Рет қаралды 1,300
44-Evet, Allah, işlediği günahlardan dolayı kimi saptırırsa, O’ndan başka hiç kimse onu sapkınlıktan kurtaramaz! Nitekim, Hesap Günü karşılarında azâbı görünce, o zâlimlerin, “Eyvah! Tekrar dünyaya dönüş imkânı yok mu acaba?” diye feryat ettiklerini göreceksin.
45-Zillet içerisinde başlarını eğerek ateşin karşısına çıkarıldıklarında, onların göz ucuyla etraflarına ürkek ürkek baktıklarını göreceksin. İşte o anda, iman edenler şöyle haykıracaklar: “En büyük felâkete uğrayanlar, Hesap Gününde hem kendilerini, hem de yandaşlarını felâkete sürükleyen zâlimlerdir!” İyi dinleyin; o gün zâlimler, sonsuz bir azâba mahkûm edilecekler!
46-Ve Allah’a karşı kendilerine yardım edebilecek hiçbir dostları, hiçbir kurtarıcıları da olmayacaktır! Öyle ya, Allah’ın saptırdığı kimse için hiçbir kurtuluş yolu yoktur!
47-Öyleyse, ey insanlar! Allah tarafından, geriye dönüşü mümkün olmayan o müthiş Gün gelip çatmadan önce, gelin şimdiden Rabb’inizin çağrısına uyun! Çünkü o Gün ne sığınılacak bir yer bulabileceksiniz, ne de suçlarınızı inkâr edebileceksiniz.
48-Ey Peygamber! Bütün bunlara rağmen, inkârcılar yine de ayetlerimizden yüz çevirecek olurlarsa, sen hiç üzülme, onları imana getireceğim diye de kendini yiyip bitirme! Çünkü Biz seni onların başına bekçi olarak göndermedik. Dolayısıyla, sen onların yaptıklarından sorumlu değilsin. Senin görevin, yalnızca Kur’an mesajını onlara açık ve net olarak duyurmaktan ibarettir.
Eğer insana, katımızdan bir parça nîmet ve rahmet tattırsak, bunu kendi yetenek ve zekâsına bağlayarak onunla gurur duyar, şımarır. Bütün mutluluğun maddî servet ve rahatlıktan ibaret olduğunu zannederek, kendisine bu nîmetleri bahşeden Allah’ı unutur. Fakat kendi elleriyle yaptığı günahlar yüzünden başına bir kötülük gelse, hemen ümitsizliğe düşüp sızlanmaya başlar. Müthiş bir sarsıntı geçirerek yaşama ümidini tamamen kaybeder. Böylece, âhiret gerçeğini hesaba katmadan, Allah’ın adâletini sorgulamaya kalkışır. Çünkü insanoğlu, gerçekten çok nankördür.
49-Hâlbuki, göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca Allah’a aittir. O, belli bir hikmet doğrultusunda dilediğini dilediği şekilde yaratır; örneğin, dilediğine kız çocuğu bağışlar, dilediğine erkek çocuk verir.
50-Yâhut dilediğine hem kız, hem erkek çocuk verir, dilediğini de kısır yapar. Ve bütün bunları, tam bir bilgi, hikmet ve kudret çerçevesinde yapar. Çünkü O, sonsuz ilim ve kudret sahibidir.
Peki Allah, ilim ve hikmetini sizlere hangi yollarla ulaştırır?
51-Allah, Peygamber olarak seçtiği bir insanla ancak şu yollarla konuşur: Ya mesajını doğrudan onun kalbine ileterek, yani vahyederek, ya bir perde arkasından ona seslenerek, ya da dilediği şeyleri izniyle ona bildiren meleklerden bir elçi göndererek. Hiç kuşkusuz Allah,yüceler yücesidir, sonsuz hikmet sahibidir.
52-İşte sana da ey Muhammed, ölü kalplere emrimizle hayat bahşeden bu Kur’anı gönderdik. Oysa bundan önce sen, kitap nedir iman nedir bilmezdin fakat şimdi bu Kur’an’ı yürekleri aydınlatan bir ışık yaptık ki, onunla kullarımızdan dilediğimizi karanlıklardan kurtarıp doğru yola ulaştıralım. O hâlde, hiç kuşku yok ki, sen ey şanlı elçi, insanlığı dosdoğru bir yola çağırmaktasın!
53-Yani, göklerdeki ve yerdeki her şeyin yegâne sahibi olan Allah’ın yoluna.
O hâlde, ey insanlar! Bu çağrıya kulak verin! Çünkü bu iş burada bitmeyecek; sonunda Rabb’inizin huzuruna varacak ve hesaba çekileceksiniz! Unutmayın; her işin sonu Allah’a varır.
📅 Tarih: [29.01.2024]
🕒 Saat: [20.00]
Yayınlarımı duyurduğum sosyal medya hesaplarım:
✔ / muzefferceylan
✔ / muzefferceylan
✔ / muzefferceylan
#VahiySohbetleri #Tefsir #Gaziantep #MuzafferCeylan