Ne çok şeyin simgesi "Amerika"... Yani, gerçekten öyle olsun olmasın, bazı şeylerden bahsederken ilk akla gelen... Ya da bilinçaltından el sallayan kelime "Amerika". Yücelterek ya da takdir ederek demiyorum illa ki, diyorum ki sanki bazı kavramlarla iç içe geçmiş. Mesela yurtdışına gidip yerleşmek gibi, sıfırdan başlayıp zengin olmak gibi, özgürlük, büyüklük ya da yurtdışında okumak gibi...
Sevgili eniştem Yavuz Sert, uzuuun yıllar önce yerleşmiş Amerika'ya. ve sordum, var mı... Ya da hala var mı "Amerikan Rüyası" diye bir şey.. O da çok güzel anlattı.
Keyifle izleyin dilerim.
Kanalımla ilgili :
-------------------------
Amatör fotoğrafçıyım ben..
Kurgusuz, hayat nasıl denk getirdiyse öyle sabitlediğim kareleri biriktirdim uzun süre.. sonra kitaplaştılar 2018 yılında. "Bana Denk Geldi" fotoğraf albümümü tüm e-kitapevlerinde bulabilirsiniz.
Sonra.. Yine aynı bakışla, hayatı bir de, şimdiye dek bir zaman bir yerde denk geldiğim arkadaşlarımın penceresinden göstermek istedim. Kimi çocukluk arkadaşım kimi akrabam, kimi bir dernekten ya da bir eğitimden, iş hayatımdan ya da komşularım arasından.. ama hep bir şekilde denk geldiğim insanlar.
İstedim ki, ünlü olmayan, bizler gibi, göz önünde olmaksızın yaşamın içinde deneyim biriktiren insanları konuk edeyim.
Fotoğraflardaki gibi.. Burada da kurgu yok. sorulacak sorular önceden belli değil. eksik kalmasın herşeyi sorayım ya da sorulmayanları sorayım derdim de yok. gazeteci değilim ki ben.
Sonuçta ne, nasıl denk gelmişse öyle giden bir sohbet bu. o yüzden bazen akıyor, bazen tıkanıyor konuşma.. hem, ben de profesyonel bir programcı ya da sunucu değilim. Konuklarım gibi, profesyonel iş yaşamının içinde, bir yandan da hobisini elinden geldiğince iyi ve "kendi tarzında" yapmaya çalışan biriyim. Zaten, zaman ilerledikçe her şeyin nasıl bir tık daha ileriye gittiğini görüyor ve bundan müthiş keyif alıyorum.
İşin özü, biz konuğumla keyifli bir sohbet edebilmişsek eğer, siz de paylaşın bu keyfi..
basitçe, mutlulukla, doğallıkla.. olduğu gibi.
Yorumcular için not :
--------------------------------
Anlıyorum.. bu alan çok "özgür" bir alan.
Fark ediyorum ki bu özgürlüğü sınırsızca ve inanılmaz bir rahatlıkla kullanmakta tereddüt etmeyenler var. Oysa "özgürlük" dediğin, hoyratça kullanılacak bir şey değil ki.
Ya... mesele ne aslında biliyor musunuz..
Neden yazar insan ?
Katkıda bulunmak için, gelişmesini istediği için mi ? canını sıktığı, sinir olduğu için mi, kızdığı, kıl olduğu, gıcık kaptığı için mi.. ya da mutlu olduğu gurur duyduğu, huzur aldığı için mi..
Düşünmez ki insan yazarken bunu.. doğaldır da böylesi.
Bir duygu gelir, olumlu ya da olumsuz.. yazıverir işte. iyi bu zaten.
Düşünmemek lazım nedenini.
Ama.. ya kelime seçerken ?
"Nasıl" ifade edeceksiniz bütün o en doğal duygularınızı ? Hangi kelimeleri kullanacaksınız ? Hangi kelimeler var dağarcığınızda ? En keskin en yüksek yaralama kapasitesi olanları mı seçiyorsunuz.. Ancak öyle olunca mı "hah oldu" diyor içinizdeki ses?
İşte bu bir seçimdir. duygunuzu değil ama ifadenizi seçebilirsiniz.
Tam burada, bir an da olsa düşünmek gerekmez mi ?
Sonuç olarak..
Siz gene içinizden geldiği gibi yazın.. tabii ki eleştiri yapın, dalga da geçebilirsiniz, laf da çaksanız sorun değil.
Zaten eleştiri şeklinize karışmak da değil derdim. İstediğinizi yazın..
Ama küfür etmeyin !
Açıksözlülük - dobralık - kabalık hatta küstahlık arasında bir kaç tuş var sadece.
Aynı, "eleştirmek" ile "ağzının payını vermek" arasındaki ince çizgi gibi.
Hem.. söz, hep sahibini bağlar ! Sonuçta, yazdığınız yazı sizin ifadeniz oluyor..
Ve işte dediğim o ki.. kendinizi nasıl ifade edeceğinizi de sadece siz seçiyorsunuz.
*********
İşte böyle :)
Soru ve önerileriniz için;
banadenkgeldi@gmail.com
Bizi sosyal medyada da takip etmeyi unutmayınız;
/ banadenkgeldi
/ banadenkgeldi
Abone olduktan sonra sağdaki zil işaretini tuşlayın ki video yayına girdiğinde size haberi gelsin.
Çok sevgiler, selamlar ve saygılar