Bir zamanların kadife sesli kadınıydı Azize. İsmini haykırmak kadar kendisi de çok güzeldi. Ancak talih onu bambaşka bir hayata sürükleyecek mağaza müdürlüğünden işletmeciliğe kadar birçok iş yapacaktı. Şöyle diyecekti birgün Oyunu kuralına göre oynamadım. Sonra da müziği bıraktım ticarete atıldım. Geçinmek için Taksim'de köfteci dükkanı bile açtım... Şaibeli bir şekilde yok olup giden esengül, yüzüne kezzap atılıp hayatı söndürülen bergen, bütün varlığı elinden alınan yıldız tezcan pavyonlarda hayat mücadelesi veren biricik ve daha onlarcası... Onlar arabeskin yükselen yıldızlarıydı. Ama ne prenses oldular ne de kraliçe. Onlar kaybettikleriyle kaldırlar. Kim aldatıldı, kimi ihanete uğradı. Kimi yok edildi kimi piyasadan silindi. O günlerden bugünlere kadar gelen çok az isim kaldı hayatımızda. Onca çileli yolu yürüyüp karanlık koridorlardan korkusuzca geçmek hiç kolay değildi. İşte bunu başaran özel ve güçlü isimlerden biriydi azize gencebay. Evliliği, sanat hayatı, farklı meslekler ve orhan gencebay ile olan çalkantılı ilişkisi derken günümüze kadar ulaşmıştı onun şöhreti.
Azize gencebay ya da doğum adıyla azize atalay 1947 yılında dünyaya geldi. Müziği onun için bir yaşam biçimiydi. Vücudunun her hücresinde notalar, şarkı sözleri ve besteler vardı. Bu vazgeçilmez aşkın etkisiyle küçük yaşlarda eğitim almaya başladı. 1960 lı yıllarda 33 lük ve 45 lik plaklar doldurdu. Sesiyle ve yeteneğiyle dikkatleri üzerine çekmişti azize. Hayatının dönüm noktalarından birini bu yıllarda yaşayacaktı. Eğitim gördüğü müzik okulunda öğretmenlerden biri de usta sanatçı orhan gencebay idi. Azize'nin orhan gencebay ile olan arkadaşlığı kısa sürede aşka dönüştü ve çift 1966 yılında dünya evine girdi. İşte bu yıllarda dönemin ses getiren gruplarından olan beyaz kelebeklere katıldı. Grubun solisti ayşe sütçü evlenip müziği bırakınca yerine azize gencebay getirildi ve beyaz kelebeklerin 3 yıl boyunca solistliğini yapıp defalarca sahneye çıktı. 60 lı yılların sonu ve 70 li yılların ilk yarısı iyi gelmişti ona. Hem aşkta hem de işte başarılıydı. Bu dönemde damarımda kanımsın, sen gidince, lanet olsun bu aşka, ayrılmasak ne çıkari bütün aşklar tatlı başlar, dönemezsin bana, gönlümün feryadı, yabancıyız yabancı, kelebeğim ve sevdim de ne oldu gibi şarkıları büyük ses getirdi. Orhan Gencebay ile evlendikten kısa bir süre sonra beyaz kelebekler grubundan ayrılan azize müzikten yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Bu uzaklamada 1970 yılında dünya ya gelen oğlu Altan ın da etkisi vardı. Onunla ilgilenmek epey zamanını alıyordu. 70 lı yılların ikinci yarısındaysa azize ve orhan çiftinin evliliklerinde çatırdamalar başladı. 1977 yılındaysa 11 yıl süren evlilikleri son buldu. Azize gencebay ailesi için birçok şeyden vazgeçmişti özellikle de sahne hayatından. Orhan gencebay ile ayrıldıktan sonra yeniden müziğe dönmek hiç kolay olmayacaktı onun için. Ayrılığın ardından plak çalışmalarına tekrar başlayan azize gencebay 1980 yılında kamera karşısına da geçti. Uzun yıllar ara verdiği sanat hayatına yeninden dönmüştü onun bu dönüşü 1980 yılının hey dergisinde şöyle yer bulmuştu: Fikret Hakan Necla Soylu ve Talat Bulut ile "Beni Böyle Sev" adlı ilk filmine başlayan genç şarkıcı , bu filminden 500 bin lira aldı.Filmde kan kanserine yakalanan ünlü bir şarkıcıyı canlandırıyor. Kasım ayının 24. günü Azize Gencebay için bir başlangıç sayılır. Uzun süredir film teklifi almasına karşın sinemaya yeni "merhaba" diyen Azize Gencebay bu gecikmenin nedenlerini şöyle anlatıyor. "Orhan Gencebay ile uzun süredir ayrı yaşamamıza karşın boşanmamıştık.Boşanma işleminin tamamlanmasından sonra kendimi tamamen işlerime verdim.Film çalışmasının bitmesinden sonra stüdyoya gireceğim" Çalışmalarını hızlı bir tempo içinde planlayan ve ilk filminden 500 bin lita aldığını söyleyen şarkıcıya Metin Film Adına Işık Toraman "Hoş geldin" çikolatası verdi. Azize Gencebay için "Beni Böyle Sev" adlı filmin ilk olmanın dışında bir başka özelliği daha var.Genç şarkıcı bu filmde giyeceği giysiler için Fransa'dan bir stilist getirmiş.Ertuğrul Göktan adlı genç stilist Gencebay'a 20 kıyafet çizmiş. Yazı Bodrum'da geçiren Fikret Hakan ise bir yandan yeni evi ile uğraşırken bir yandan da bu yıl içindeki üçüncü filmini çeviriyor. Filmin konusu şöyle ::: "Azize ünlü bir şarkıcıdır.Onu amatör ses yarışmasından bulup ünlü bir şarkıcı yapan Fikret Hakan yaratıcısı olduğu Azize'ye duygusal bir yakınlıkla bağlıdır.Ancak beklenmedik bir rahatsızlıkla lösemi teşhisi konulan ünlü şarkıcı dinlenmek için bir kasabaya gider.Kasabanın baraj mühendisi olan Murat , Azize'ye ilgi gösterir.Küçük sahil kasabasının atmosferi içinde iki genç birbirine aşık olurlar : Ancak Fikret 'in Azize'yw karşı olan aşkı beklenmedik olayların gelişmesine neden olur…. Sanat hayatına devam ettiği bu yıllarda bir evlilik daha yapar ünlü isim 1984 yılında hasan çolakoğluyla evlenir fakat bu aşk da uzun ömürlü olmaz ve kısa zaman sonra boşanma kararı alırlar.