Рет қаралды 952
Sermayesi Buz Olan Adam
Bağdat’ta bir Ağustos ayı. Havanın vermiş olduğu sıcaklıkla herkes serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı.
Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce onları satmalıydı. Gel görki pazardaki durgunluk sebebiyle fazla buz satılmıyordu. Öğle sıcağı bastırınca buzlar yavaş yavaş erimeye başladı. “Mal canın yongasıdır ya!”; tek sermayesi olan buzlarının gözü önünde eridiğini görmek, adamın içini de eritiyordu. Erimenin hızlanmasıyla içi yanan adam şöyle bağırmaya başladı: “Sermayesi sürekli tükenen bu fakirden buz alan yok mu?”
O sırada talebeleriyle oradan geçmekte olan büyük veli Cüneyd-i Bağdadi Hz. bu sözleri duyunca birdenbire durdu ve başını ellerinin arasına alarak olduğu yere diz çöktü. Talebeler telaşlanmaya başladılar ve “Ne oldu hocam?” bu haliniz nedir diye sordular. Cüneyd-i Bağdadi Hz: “Şu adamın söylediklerine dikkat edin” diyerek buz satıcısını işaret etti. Baksanıza şu adama: içinin yandığı sesinden belli olacak şekilde nasıl da sürekli bağırıyor. “Sermayesi tükenen buzcudan alışveriş yapan yok mu? Bu sözler beni derinden sarsmaya yetti ve Asr Suresi’nin asıl manasını şimdi anladım. Eriyenin sadece buzlar değil, aynı zamanda ömrümüzün olduğunu fark ettim. Sıcak, adamın maddi sermayesi olan buzları eritip tükettiği gibi, zaman da asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor. Saniye saniye, dakika dakika ömür buzumuz eriyor, hissedebiliyor musunuz? Adamın tek sermayesi olan buzlarının erimesi karşısında duyduğu üzüntü gibi ömürlerinin boşa tükenmesine karşı içi sızlamayanlara yazıklar olsun…”
Buz misali tükenen ömrümüzü heba olmaktan kurtaracak, bizleri hüsrana uğramaktan koruyacak olan reçeteyi de Rabbimiz bizlere Asr suresinde sunuyor.
Asra yemin olsun ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.
Bir başka değerlendirmeyi de İmam-ı Şafii Hz. Asr Suresi’ni işaret ederek şöyle yapıyor.
“Kur’an-ı Kerim’de başka hiçbir sure nazil olmasaydı, şu kısa olan Asr Sûresi bile insanların dünya ve ahiret saadetlerini temine yeterdi.”