Hava'yı seviyorum.. Özledim.. Tekrar program yapsanıza..

En can alıcı soruyu programın sonunda Yaren Hanım sormuş: “Elon Musk vb adamların zengin olmaları bizi fakirleştiriyor mu?” “Ürettiğim arabanın piline malzeme bulmak için gerekirse (Bolivya’da) darbe de yaptırırım, hazmedin bunu artık!” diyen bir insan SADECE müşterisi OLABİLECEK insanların zenginleşmesini ister…

Benim anladığım: Duygu diyor ki; - Hocam Berkcan Güven'le aynı olmamak benim suçum evet ama aynı şekilde Norveç'de suçlu olsam bu durumda olmazdım daha iyi bir durumda olurdum. Hoca da diyor ki; - Evet olmazdın ama o da toplum olarak Norveç toplumunun elde ettiği bir kazanım bu da bizimki. Yani Türkiye toplumu gibi davranıp Norveç gibi muamele mi görmek istiyorsun?

Benim de not aldığım bir sürü ilker hoca sözü var... top3 ümü paylaşıyorum: Cover çalan gruptan ne olur? Çok iyi cover çalarlardı der birileri. Olmaz! Kendi şarkını söyleyeceksin. Sen yap, kötü olsun, senin olsun. Her gün mesaj geliyor daha bir tane bile "Ben şu işi çok iyi yaparım." diyen görmedim. Çayınızı bile getiririm diyorlar. -İlker Canikligil (s.a.v.)

İlker hoca, hangi şartta yaşarsan yaşa referansın oraya kayıyor ve yaşadığın mutluluk-mutsuzluk pek değişmiyor demeye çalıştı kanımca. Sistemsel olarak Türkiye'de dünyadakinden ekstra olarak daha önceye kıyasla kötüleşen şey şu: Altyapıların, kimsenin yapmak istemediği zor ve pis sayılabilecek işlerin yapılmasını sağlayan toplumun en alt kesiminde diyebileceğimiz ucu ucuna yaşayan insanlar, şuan ucu ucuna da yaşayamıyor. Kanalizasyonu temizleyen adam evine ekmek götüremiyorsa ve başka kimse o kanalizasyonu temizlemek istemiyorsa, sistem çatırdıyor demektir. Burada dünyadan ayrışıyoruz. Almanya enflasyon var diye 9 euroya 1 aylık ulaşım bileti çıkarttı, belli gelirin altındakilere para dağıtma kararı aldı vs vs. Biz dünya parasal genişleme yaşarken inşaat gibi katma değersiz ve rantla yürüyen şeyler yerine birkaç Baykar daha çıkarabilseydik, şuan onların ihracatından gelen vergiyle devlet de daha güçlü olurdu ve böyle kimsenin swap için kapı kapı gezmesine gerek kalmazdı.

Hocam, münazaralardaki manipulasyon tekniklerinin neredeyse hepsini kullandiniz tebrikler. Disclaimer: Sizi ve kanali cok seviyorum, sosyalist ve Z kusagi degilim, sosyal demokrasiye inaniyorum. Ama o kadar safsata yaptiniz ki nasil ayiklanir, Havva'yi cirpinirken görmekten icim daraldi :) Önce arastirmalarla sabit bazi gercekler: Z kusagi tarihteki bir önceki kusaktan gelir düzeyi düsük, borcu yüksek, ancak egitim düzeyi daha yüksek ilk jenerasyon. Yani dünya hep iyiye gider diye birsey yok. Türkiye hep kötüydü, ancak enflasyon, gelir esitsizligi, borcluluk ve kisi basi gelir düzeyinde son 10 yilin en kötü durumunda. Periyodik olarak yapilan mutluluk arastirmalarinda (ölcmek zor ancak belli bir sistematikle raporlaniyor), Türkiye her zaman en sonlardayken, Baltik ülkeleri her zaman ilk 5'te, yani Norvec'te de öyle degil. Ayrica poker vs. hayat benzetmesi tam bir safsata (poker biliyorum). Cünkü poker gelen elin her tur yenilendigi bir istatistik ve yetenek oyunu. Sansin etkisi ise kisa vade icin gecerli, yani kazanma olasiligi en yüksek hamleleri düzenli olarak yaparsan uzun vadede kazanirsin. Ayrica, elin kötüyse ancak yetenekliysen de blöf yapabilirsin. Hayatta tabiiki böyle bir durum yok, el her tur yenilenmez. Ayrica hayatta, gelir esitsizligi arttikca (Bknz. Thomas Piketty), oyun zenginlerin hep kazandigi bir sisteme evriliyor ve adi konmamis bir cast sistemine dönüsebiliyor. Yani fakirlik bir tercih degil. Ayrica "babam isci" diyen birinin yaninda bunu demeyi samimiyet sinirini biraz asmak olarak görüyorum. Bilmem kim sifirdan milyarder olmus örnekleri de cok komik. Örnegin 330 milyonluk Amerika'da 600 küsür milyarder var, orani hesaplayabilirsiniz. Peki ne yapalim? Cevabi cok uzun, ama Daron Acemoglu kitaplarini okumanizi öneririm. Yani kapsayici, adil, fikir özgürlügünün garanti altinda oldugu ve devletlerin belli oranda kural koyucu olarak sivil toplumla beraber denetledigi bir düzene yönelmek. Savundugunuz vahsi kapitalizmin sorun yaratmaya basladigini ve revize edilmesi gerektigini, World Economic Forum kurucularindan Klaus Schwab dahi belirtti. Artan gelir esitsizliginin ve dogal kaynaklarin sömürüsünün sistemi sekteye ugratan faktörlerden oldugunu söyledi. (Stakeholder Capitalism diye aratilabilir). Sevgiler! :)

- Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler. Marie Antoinette - Ekmek bulamıyorlarsa yemesinler. İlker Canikligil Not: Sözün aslı "Qu’ils mangent de la brioche” dir. Pasta değil de tereyağlı yumurtalı başka bir ekmek çeşidiymiş. Aynı kapıya çıkıyor.

<a href="#" class="seekto" data-time="112">1:52</a>:35 tartışmada İlker hocanın battığı nokta tam olarak burası sanırım. İlker hoca kendisi belki de n miktar net para kazandığı (Bakın brüt değil net diyorum. Cebine bütün masrafları düştüğünde kalan kâr olan paradan bahsediyorum) ve bu paranın n/2 kadarını çalışanlarına dağıttığı için ve bir gün batarsa belki insanların parasını verip kanalı kapatıp yoluns bakacağı için bütün patronları böyle yapıyor sanıyor olabilir. Ancak o iş öyle değil işte. N para kazanıp kazandığının N/10 kadarını çalışanlarına veren, çalışanının yemek parasına, yol parasına, sigortasına göz diken patronların varlığını; bu patronların sayılarının sizin gibilerden çok daha fazla olduğunu anlamanız lazım. Benim babam emekli, 60 yaşında hala çalışmak zorunda kaldığı son işinden 5 ay maaş alamayıp üzerine işten çıkarılıp tazminat alamayıp, çalıştığı süre boyunca her gün fazla mesai yapmış, haftasonu bayram mesaileri yapmış yine de parasını alamamış, dalga geçer gibi 6 yıllık tazminat için 11 bin lira vereceğiz deyip onu dahi vermeyen şerefsizlere emeğini gasp ettirmiş bir insan. Bahsettiğim iş yeri hala çalışıyor. O patron hala para kazanıyor. Onlarca bu şekilde mağdur ettiği insan var, bir sürü davası var. Şimdi bu patron risk mi alıyor yani? Risk alıp kazanıyor öyle mi? Yüksek paralar kazandığı dönem bir tane çalışanına prim mi vermiş de işleri kötü gittiğinde "iş yapamıyoruz nasıl vereyim, kazandıkça vereceğim" diyebiliyor? Evet kağıt üzerinde, hukuğun doğru düzgün işlediği ülkelerde vs patron risk alır dolayısıyla daha fazla kazanmayı hak eder argümanı doğrudur. Ama hukukun ağır işlediği, insanının hakkını savunmadığı, yalnızca kendi çıkarlarını düşündüğü ve bunun için her türlü ahlaksızlığı yaptığı ve suçu işlediği bir ülkede sizce hangi patron risk alarak para kazanıyor? Bugün size en tipik patron profilini çizeyim; asgari ücretten fazla para verilmez, sigorta yapmasak daha iyi, yol parası eğer evin yakınsa almak ne haddine vermem, uzaksa yarı yarıya olsun. Yemek parası vermem çünkü 51 lira çok fazla, onun yerine merdiven altı bir lokantada 20 liraya dünyanın en kötü yemeğini yersiniz ben öderim. Günlük çalışma saatin de molalar dahil 10-11 saat olmalıdır. Ve en önemlisi bütün bu sikik koşullara rağmen işini severek yapman lazım, işine büyük bir aidiyet beslemen lazım bla bla bla. Hocam Atatürk'ün dönemin aydınlarını eleştirdiği çok sevdiğim bir sözü vardır. Aydınların halktan koptuğunu, iki tarafın birbirini kötülediğini söyler ve bunu eleştirir. Sizi her nr kadar çok sevsem de bu konu özelinde sizin de toplumun genelinde kopmak gafletindr olduğunuzu söylemek zorundayım. Türkiye 100 kişi olsaydı sizin gibi patronlar kaç kişi olurdu, benim anlattığım gibi patronlar kaç kişi olurdu bi düşünmenizi rica edeceğim. Evet gerçekten risk alan bunun karşılığında zengin olan herkese saygım sonsuz. Onlar ülke için ciddi bir katma değer üretiyor. Ancak para kazanırken ben patronum risk alıyorum elbette ben kazanacağım deyip, para kaybettiğinde aynı gemideyiz deyip ilk kesintiyi çalışan maaşlarından yapıp son model arabasına binmeye devam edip hayat standartlarına asla dokundurmayan emek hırsızı simsarlara da saygı duyacak değiliz kimse kusura bakmasın.

hava tek başına sırtlamış resmen programı, helal olsun... ara sıra böyle girlz night yapınız...

Hava, insanlar gerçekten mutlu olsunlar istiyor. İlker ise yalandan da olsa yüzüne gülümsesinler istiyor.

<a href="#" class="seekto" data-time="70">1:10</a>:00 Şu işçi patron probleminde iki tarafın da birbirini hiç bir şekilde anlamaması sorunsalı gkfkfkdkdkdjjd İlker hocanın anlamadığı, Hava'nın bahsettiği patron şımarıklığı; asgari ücret verip 16 saat çalıştırmak istemesi, kalifiye elemana asgari ücret verilmesi, dışarıdaki gereksiz iş gücünü kendi çıkarlarına kullanıp işçi rekabeti sayesinde daha düşük ücretlere çalıştırması, bütün bunlara rağmen işçiden yaptığı işe yüksek bir özveri vermesini beklemesi gibi sorunlar. İlker hocanın bahsedip kızların hiç birinin anlamadığı ise; hoca bunları görmüyor değil, insanların kendisini her şeyin en iyisine layık görmesini eleştiriyor. Çabalamadan, en iyinin kendisine sunulmamış olmasına şikayet eden insanları eleştiriyor. Bir insan ucuza çalıştırılıyor olabilir ama bu kendi sorunlarını üçüncü bir kişiye yansıtamaz diyor. Ayrıca bütün sorunların çözümünün, ELİNDE OLMAYAN, başkalarının hatalarını suçlayarak değil; ELİNDE OLAN, kendi çaba ve katma değerin ile oluşacağını söylüyor. Özetle mızmızlanıp başkasını suçlamak yerine sorumluluk al ve harekete geç. Rasyonel bakıyor adam. Aslında iki taraf da haklı ama başka şeylerden bahsediyorlar glflfkfkdkkd

Hava haklı ve destekliyorum, İlker çarpıtıyor. Hava, mevcut çalışan maaşı üzerinden patronu eleştirmedi. Yasal ücretler ve haklar ile çalışanı çalıştırıyorsa şikayet edilecek nokta patron/iş veren değil. Ancak iş veren asgari ücretle çalıştırmakla haklı olsa bile işçisinin asgari düzeyde müşteriyi memnun edecek yaklaşımın üzerinde beklentiye de girmemeli. Kasiyer örneğinden gidersek müşteriyle iletişimi sağlıklı olduktan sonra kendi işini yaparken etrafa bedavadan gülücükler dağıtmak zorunda değil. Hava; Lİnked-in 'de işverenin tavrını samimi bulmuyor, çalışan asgari düzeyde müştiri ilişkisi kurup işini sürdürüyorsa onu çalıştırdığın asgari ücreti verdiğin müddetçe fazlasını bekleyemezsin. İşini koruyacak kadar, aldığı paranın karşılığı kadar çalışıyor. Fazlasını istemye hakkı yok. Öyle Linked-in den süslü tatlı, öğütler işçinin 3-4 kartı kazanan patronların diline kolay tabi... Asgari ücretle geçinmek nedir bir bok bilmeyen herif beni diğer çalışanla kıyaslacak öyle mi yok öyle dünya. Diğer çalışanın kazandığı maaşla kaç kişiyi geçindirdiği önemli.. Bekar, ailesiyle kalan, belki öğrenci biri çalışırken şu an için asgari ücretli de olsa hayat ona kolay gelip fazladan bedavadan gülücükler saçabilir. Diğer yandan birden fazda işte çalışan, evin geçimiyle uğraşan bir iki çocuk babasının aynı maaşı alırken çektiği çile bedavadan gülücüklere değmeyecek olabilir. 300 euro karşılığı (euro 18tl) 5500 TL maaşla artık kıyafet alışverişi, telefon alırken değil yemek yerken düşünecek, yemek yemekten vazgeçecek duruma gelmiş insanlar. Kimse 1000 euro karşılığı maaşı da birden beklemiyor. Fiyatlar her ay artmasın, alınan maaşlar 400-500 euronun karşılığı kadar TL olsun istiyor. Kiralık ev bulabilmek istiyor. Ürünler karaborsaya düşmesin istiyor. Piyasaya bir ürün giriyor, fiyatı artacak diye zenginler toplamış piyasadan, satıcıda bitmiş ikinci ele %40 fiyatı şişirip karaborsada satıyorlar. Dar gelirliye hayat, yaşamak, ürüne ulaşmak çok zor. Ayrıca popülist söylemler beni de rahatsız ediyor. Hemen ilk yıldan ucuz araba satılacakmış, ötv kalkacakmış, ötv kalkacak oradan kaybedilen başka bir şeyin ötvsi olarak yine bizden çıkacak. Hiçbir şey bir anda olmaz. Millete mevcut koşullarda ve vergilerde ürünleri alabilecek kazançlar sağlamaya çabalayın. Bir kere ucuz araba vermeyin, bir kereliğine KYK ödemelerini/faizleri silmeyin. Eee iki sene sonra ödeyecekler paşa paşa kredi/faiz ödeyecek. Zaten kredi aldıysa ödesin bir zahmet krediyi. Çözüm affetmek değil, silmek değil. Herkesin başka şehre gitsin kredileri çeksin paraları harcasın öğrenciler borçlansın şehrin esnafı para kazansın ekonomi kısır döngüye girip çarkları dönsün anlayışı değişsin. Öğrenci 4 yıl krediyi yiyor. Yahu bölümü binlerce mezun vermiş sonra bir de o mezun olup işe yaramayan diplomasıyla şehrine dönüyor. (mesela ben) krediyi ödemek için bim-a101 ve avm mağazalarında çalışıyor. 4 yıl üniversite boşa gitti, eğitim boşa gitti, zaman, emek, yıllar,, hayatlar çalındı.. Milyonlarca insan gereği olmayan bölümlere yerleşmesin zaman kaybı için kontenjanları arttırıp öğrencileri uyutmayın, öğrenci hata yapıyor işte, umut dünyası, yönetenler bu bölümlere mezunlara gerek yok deyip kontenjanları bölümleri, üniversiteleri kapasın. Herkese krediler dağıtılmasın, gençler borçlu hayata başlamasın. Borçlu olanların borçlarını silmeyin, BORÇLU olanlara borçlarını ödeyebilecekleri kazançları sağlayın, maaşları yükseltin, geliri arttırın. Kendi emeğiyle kazanıp ödeyebilecek güçte olsun. İnsanlara kendi kendilerine yetecek maddi olanakları sağlamadıkça işte sömürmek daha kolay oluyor. İNSANLARA İSTEDİKLERİNİ vermedikçe, sana istediğini veririm bana oy ver, bir kez daha oy ver deyip suistimal edebiliyorsun, faiz sileyip, borç sileyim, öğrenci affı getireyim. Bedelli getireyim. Yok vatandaş kendi meğiyle hiçbir şeye yetecek güce ulaşmayacak ki bir şey istesin de bize muhtaç olsun peşimizden koşsun. Millet ekonomik olarak kendi kendine yeterse daha fazlasını ister, özgürlük ister, kültür ister, dünya ile eş olmak işter.. İlker'in haklı olduğu konu sözleşmenin koruduğu yasal hakları sonuna kadar Duygu'nun kullanması gerektiğiydi. Ancak ev sahibi kendisi ve ilk derecen akrabası için evi kiracının sözleşmesini yenilemeden evden çıkartabiliyor olmalı. Kalan sözleşme süresince en azından oturabilirdi evde. Sonrasında kendisi veya çocuğu/anası babası taşınacaksa eğer sözleşmeyi yenilemeyebilir. (yanıldığım nokta var ise güncel doğru bilgiyi yazarsınız.) Hava haklısın be! İlker de kötü polisi oynadı yayında çatışma olsun, izlenme getirsin istedi. İlker öyle konuşmasa bu kadar gaza gelip yazmayacaktım. Gıcıksın İlker :) Yayını iyi satıyorsun :)

Hava'nın engin sinema bilgisi 21 gram düzeltmesinde yine ortaya çıktı... 🧿

İlker Bey'i 3 yıldır izlemenin bir yan etkisi oldu : Herhangi bir aptallıkla karşılaşınca gülmek. Ne kadar aptalca olursa olsun ne üzülüyorum ne sinirleniyorum ne de utanıyorum sadece kahkaha atıyorum. Fark etmeden de olsa aptallıkları kabullenmeme neden olup bu güzel tutumu bana kazandırdığınız için teşekkürler Sayın Canikligil, darısı ülkemin güzide insanlarının başına.

İlker hocanın hayat tecrübesini baz alarak mesela, acaba ne demek istiyor demek yerine, çok kendi çerçevenize göre düşünüyorsunuza bağlanması tilt etti.

Konuş Havva :) İlker canikligil ait olduğu sınıfa ait konuşuyor ve o sınıfın varlığını devam ettirebileceği bir düzen için konuşuyor

Zamanında gelen sıcak parayı kendi paramız gibi harcadık. Zenginleştik sandık. Oysa bu fırsatı üretime çevirmeliydik.

Z kuşağının düştüğü durum şundan ibaret: Bolluk içine doğdular ve bunun eriyişini gördüler. Alışkanlıklarından da vazgeçmek veya geçim sıkıntısı çekmek zor geldi. Hele ki internet çağında sadece çevrendeki değil herkesin ne hayatlar yaşadığını görünce hayatın adil olmaması daha da ağır geldi onlara. Biri de yazmış ülkeyi 40 yıl öncesi ile karşılaştırmak saçma diye. Asıl 10 yıl öncesi ile karşılaştırmak saçma. Parasal genişlemenin olduğu 2001-2010 yıllarında tüm dünya refah içindeydi. Para gidince Türkiye gerçekte olduğu yere geri döndü. 90lara hoşgeldiniz. Z kuşağı sadece umutsuzluk görüyor ufukta, Çabalamadıkları için bu güne kadar. Dünyada düzen hep aynı. Şu an kriz var sonra savaşalar olur sonra da refah ve kalkınma gelir. Bkz. Olmaz öyle saçma ekonomi son bölüm.

Hava'nın şanlı direnişini destekliyoruz

Spontane gelişen sohbet çok keyifliydi. Bana kalırsa bu doğal akış bölüme ayrı bir *Hava* getirmiş. 10/10

aceba İlker ve Havva sonradan videoyu izleyince aralarındaki anlam boşluğunu fark ettiler mi? şöyle; İlker çözümün 'Sen' / 'Self' olduğunu söylediğinde Havva aşŞırı net bir çıkarım yapıyor. "Siz kendi koşullarınıza biraz saplanmış olabilirsiniz." İlker hoca şu konuda haklı, eğer bir sorumlu arıyorsan sensin, evet oy vermedin belki ama kötü muhalefet ettin, arkanı döndün, umursamadın. potansiyelini tam olarak kullanmıyorsun diyor, anlıyoruz. katılıyoruz. fakat Havva da şunu söylüyor; şu an öyle dandik bir evredeyiz ki artık insanların %50'sinden fazlası potansiyel sahibi değil, bugün sizler gibi kendi başının çaresine bakabilmişler arkasını çok rahat döndüğü için olabilecek en kötü cenah hat safhada yükseldi ve cehalet bir hastalık gibi yayılıyor. bunun sorumlu sizsiniz sevgili İlker, iktidar değiştiğinde bir şey çözülmeyecek evet ama sorumluluğu yalnızca her bireyin tek tek üstlendiği bir hikaye çözecekse de siz sorumluluk almıyorsunuz sevgili İlker, nasıl olacak bu? elbette daha anlamlı çalışacak bir iktidar seçilip onların ensesinden halkın sopasını indirmeden yürütmeleri durumunda seviye değişecek. o zaman 3.nesil bir kahveci ya da Starbucksta çalışan kardeşimin bir pırıltı tetikleyecek potansiyeli olacak, o potansiyeli kinetiğe çevirmek için devletin desteği ya da bir haksızlığa uğradığında adalet mekanizmasına güvenerek var olacak. ondan sonra konuşursunuz sevgili İlker şey dersiniz bakın size koşulları sağlamak için hep birlikte çalıştık ve siz boksunuz. gençlere ve çocuklara 20 yıl borçlusunuz. 35 yaş üstü herkes suçludur!

Müthiş bir yayındı. En iyi Aptal Herifler programı oldu.

Ay bi İlker Hoca'ya bi Havva'ya hak veriyodum sonra çalışanlarının(Hepiniz) ne kadar akıllı ve dinlediklerini anlayan ve yorumlayan insanlar olduğunu fark ettiğim için oyum tartışmaya.

Ilker hoca Havaya katılıyor da Havayı konuşturmak için karşı düşüncede konuşuyor gibi bir münazara gerçekleştiriyor sanki ben mi öyle anladım🤷‍♀️

Hava’cım harikasın! Anlattıklarını o kadar iyi anlıyoruz ki…

Asgari ücretle alt sınıf seviye bir işte çalışanların mutsuzluğu ile ilgili konuda hava'yı destekliyorum. Çalışanın mutsuz olması ile işini kötü yapıyor olması farklı şeylerdir. Önünüze yemek fırlatan garsonu tabi ki eleştirebilirsiniz ancak suratı asık diye linkedin'de post atmak şımarıklıktır. Asgari ücret gelişmiş ülkelerde işe başlangıç maaşıdır ve türkiye gibi %50-%60lı oranlarda asgari ücret almaz çalışan insanlar. Yani işe girdiğinizde alacağınız ücretle o işi 5 yıl yaptıktan sonra alacağınız ücretin bir farkı olması lazım ancak bu ülkede böyle bir şey mümkün değil. İlker Hoca bana ne diyor ya, o çalışan da güler yüz beklemeniz için aynı şeyi diyor. Her etkinin bir tepkisi olur, bunu yok sayıp her şey normalmiş gibi davranmak yerine değiştirmeye çalışmak gerekir.

havanın haksız olduğu tek cümle yok

Bu tartışmada kötü polis İlker Bey, iyi polis Hava. Kötü polis her zaman önce çuvaldızı kendine batırır, özeleştiri yapar; iyi polis sizlanmakla yetinir. Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir. Fakat kurunun yanında yaş da yanar. Sanırım Hava'nin kabullenemedigi durum bu. Türkiye yine makus kaderini yaşıyor. Bu döngüden nasıl çıkar ayrı bir tartışma konusu. Mutsuzluk salt para ile ilgili birşey değildir. Mesela Japonya zengin bir ülke ama dünyanın en mutsuz insanları orada, intihar oranı çok fazla. Bir kasiyerin, garsonun, reyon görevlisinin v.s. asık suratlı olmasının sebibi tek başına para olamaz. Olaya başka açıdan yaklaşmak istiyorum. Onların mutsuzluğunun bir sebebi de bizlerin onlara karşı olan tutumu olduğunu düşünüyorum. İnsanların onlara kaba davranması, en iyi ihtimal ile onlara yokmus gibi davranılmasıdir. Asıl bizler onlara bir selamı ve güler yüzü esirgemezsek onlar da kompleksli insanlar haline gelmez. Maalesef nezaketten yoksun bir topluma donustuk. Sevgiler....

Bakü'den selamlar qardaşlarim çok kalpden isdiyorum bu ekonomik düzelir (sizləri sevirəm) ❤️❤️❤️

İlker hoca nın doğruculuk üzerinden gitmesi çok kıymetli. Hayalperest solcuların anlamadığı bir çok nokta var ama ilker hocam çok doğru noktalara parmak bastı.

Ilker bəy o qədər haqlısınız ki mən də bu uşaqlarla eyni yaşdayam amma sizin nə diyinizi çox yaxşı başa düşürəm

From day 1, Mr Canikligil has provided a platform for all who appear to speak freely, it’s an almost impossible task, but he does it perfectly… 🙏🏽

<a href="#" class="seekto" data-time="97">1:37</a>:43 türkiye'de sağlık hizmeti bedava değil. prim borcunu ödemeyenler sağlık hizmetinden yararlanamıyor. bunun yanında, bazı işlemler için ücret alınıyor.

Nazımla veysiyi görmek aşırı duygulandırdı hiç beklemiyordum...

İlker Bey' in en beğendiğim yönünü özetleyen cümle "dünyanın size bir borcu yok" Tüm tartışma sırasında yanında durup omuz omuza savaşmak geldi içimden :) Türk Solu gazetesinde Elon Musk' tan Jet Fadıl başlıklı makale ile bahsetmişlerdi Hocam. Kendi ürettiği otomobili, kendi ürettiği batarya ile, kendi ürettiği yeniden kullanılabilir roketle mars yörüngesine gönderen adama ben olsam Jet Fadıl demezdim en fazla görgüsüz derdim. Hani kendinizi çok yormasanız mı diye söylüyorum. Keşke bu ülkedeki her insana belli bir süre bakkal işletmeciliği yaptırılsa, maliyet ne demek öğrenseler her şeyden önce. Devlet tekeli olan bir işletme alınıp tek bir özel şirkete verilerek özel sektör tekeli yaratıldığında papağan gibi işte kapitalizm demekten vazgeçerler belki. Terbiyesizce bir tavır görmediğim sürece sorun yok, hizmet aldığım hiçbir insandan güler yüzlü olmasını beklemiyorum. Her şeyin bir maliyeti vardır, kahvenin ortalama 50 tl olduğu bir piyasada 100 tl ye satan bir işletmeye giderseniz inanın oradaki garson sizi güler yüzle karşılayacaktır. 200 tl olan bir yere giderseniz yan masadaki adamda gülüyor olacaktır :))) Devlet piyasaya müdahale eder mi ? Pandemi de nasıl ki olağanüstü bir durum nedeniyle evimizden dışarı çıkma hakkımıza müdahale ettiyse öyle eder, bu durum sürdürülebilir mi ? Hayır, kalıcı çözüm aşı ile olacaktır. Olağanüstü bir durum nedeniyle konut kiraları arttıysa geçici bir müdahale olabilir ama konut üretimi artmadıkça sorun çözülmez. Konut üretimi artınca da her yer beton oldu diyoruz 20 milyon insan küçücük bir alanda yaşıyoruz ve her şeyin yolunda gitmesini bekliyoruz. Sadece nüfus bile bir ülkenin şartlarını korkunç etkileyen bir faktör, TR yi 3-4 milyon nüfuslu refah ülkeleri ile kıyaslamanın da mevcut sermayesini nesillerce yağmacılık/kölelikle kazanmış ülkelerle kıyaslamanın da bir anlamı yok. Petrol geliri olduğu halde halkın süründüğü ülkeler varken bir yanda, Suudi Arabistan petrol geliri sayesinde vergi toplama ihtiyacı duymuyor vatandaşına bedava petrol hakkı veriyor vs. Norveç petrol gelirini bir fonda toplayıp halkın refahına katkı sağlayacak işlerde kullanıyor. İşte zar meselesi burada devreye giriyor, kişiler bazında değil. İsveç' te insanların fakirlikten çalışmak için İngiltere/ABD ye göç ettiği bir dönemde var. Beni asıl üzen ekstrem ülkeler değil maalesef ki bizimle çok benzer şartlara sahip ülkelerden de gerideyiz. Bu durumu sevgi ve kardeşlik temennileri değiştiremez. Bir gün toplamda dişe değer bir ilerleme kaydedeceksek işleyen bir hukuk ve yaptığımız işlerde teknik yeterlilik sağlayabilirsek olacak. Kendisinden hiç hazzetmesem de bu tablonun sebebi o bir tane adam değil tek başına, toplamımız bu. ABD' de güneyli mısır üreten çiftçinin NASA bütçesini sorgulaması burada kendini daha açık fikirli olarak tanımlayan insan tarafından cahillik olarak algılanıyor, adam vergiyi veren kişi olarak nereye harcandığını soruyor, hiçbir demokrat partili de çıkıp sus cahil sen ne diyorsun demiyor. O adamın o soruyu sorma hakkı var ve cevap verilmeyi hak eden bir soru, bu dünya ekonomisinin tepesinde oturan toplumla bizim farkımız.

İlker hocanın yanlış söylediği bir kelime yok çünkü herhangi bir yorum yapmıyor sadece olan olayları ve yapılabilcek bir şeyin olmadığından bahsediyor ayrıca poker örneği gerçekten çok doğru bir örnek doğduktan sonra kartlar dağıtılmaya başlıyor ve her seferinde yeni kartlar açıldığında senin yeni bir şansın var bu kapitalist dünyada elindeki kartları ve fırsatları değendirmekle alakalı ama nedense insanlar inatla sanki hükümeti savunuyormuş gibi İlker hocanın realist konuşmalarını anlamak istemediler :(

Konuşulan konu şuna indirgenebilir diye düşünüyorum. Elbette herkese başlangıçta random bi el dağıtılıyor. Kimileri bu eli alıp köşede oturuyor. Kimileri de sefasını sürüyor. Kilit nokta şu ki refah seviyesi yüksek olan ülkelerde eli kötü gelen insanlar savaşmak için bizim kadar çaba sarfetmiyor. Hayat seviyesini daha da yukarı çıkarmaya ihtiyaç duymuyor. Zaten elinde olan imkanların yaşam kalitesi olarak gayet yeterli. Bu yüzden tembel insalar bile mutlu olabiliyor, şikayet etmiyor. Çalışkan olanları ise her şekilde belli bir düzeyine üstüne erişiyor. Bizde ise eli kötü gelen herkes kendi hayatının kahramanı olmak zorunda kalıyor. Tembel olanlar ise savaşmak istemediği için şikayet ederek başka şeyleri suçluyor. Ama diğer ülkelerdeki temebelleri görünce bizim tembeller de aynısını istiyor haklı olarak. Çünkü başkaları bunu yapabilmiş. Part time çalışıp istediği her hobiyi yapabiliyorlar. Bizimkiler için ise hobi yapmak için saatlerce çalışması gerekiyor. İndirgenmiş hali buysa uzun hali 1.30 saat video oluyor demek ki. Kimsenin bu kadar uzun bi yorumu okuyacağını da düşünmüyorum zaten. Ben de okumazdım. Hep birlikte bomboş yorumları okumaya gidelim.

İlker hocayı Z'yi anlayan empati yapabilen biri diye düşünmüştüm ta ki bu videoya kadar. Hocam Z'yi siz hiç anlayamamışsınız ya da bilerek bu şekilde konuşuyorsunuz tam anlayamadım ama ciddiyseniz eğer gerçekten bizi tam olarak anlayamamışsınız. Çok şaşırdım gerçekten bu videoda size.

Hava hanım konuşurken İlker hocamız ve diğer arkadaşlar çok güzelce dinliyor, sözünü kesmiyor ama İlker hocamız veya diğer arkadaşlar konuşurken Hava hanım sürekli olarak onların sözünü kesti. Hoş değil!

Hocam Avukat abinin olduğu seri vardı nerede o,unutmadık !

'bir şey olmuşsa doğrudur' demediniz ki 'bir iş tutmuşsa çok doğru görünür' dediniz ve bence şahane bir tespitti. O esnada konuşulan şey geriye dönük olarak yapılan yorumlamalardı, yani ilk kez denenen bir iş tutmuş, yapılıp tuttuktan sonra o işin matematiğinin ne kadar doğru olduğunu söylemenin anlamsız olduğunu söylüyordunuz, buna yakın bir şeydi. Yapılırken ya da proje esnasında görse bu kadar net konuşamayacak hatta 'bu iş olmaz, böyle bir örnek yok' diyebilecek kimselerin, iş denenip tutunca, şöyle doğru böyle doğru demesinin saçmalığı.

Varoluşçu insanların bu olguyu ve içeriklerini genç dimağlara yayması ne hoş, ne güzel pratik ediyorsunuz. Belki farkedecek olursunuz ki İlker Bey'in algı aşamasına gelmeden önce diğer arkadaşların geçtiği sorgulamadan geçmek gerekiyor. Daha çok anın yaşandığı günlere.

Gerekirse simit yenecek. -İlker Canikligil

Bence Havva artık İlker Canikligil le evlenmek istemiyordur.

Bu nasıl program kardeşim. Ne hakkınız var beni bilgilendirmeye, kültürlendirmeye. Ben bu kadar farkındalığı kaldıramam.

Aptal Herifler başlığına çok yaraşır bir performans sergiledi bu hafta İ.C..

Güler yüz konusunda Hava haklı🙃 ilker hocanın argümanları saygınlık ve latte level'ında kaldı😂 (şaka) bu arada kölelik düzeninde yaşiyrz evt🥲 Parayla şöyle alakası var, bazı insanlar mizaç olark daha güleçtir bazıları daha az. Asgari ucrete overtime çalıştırılan birilerini yaptığı iş üzerinden değil de mizacından/o anki duygudurumundan bağımsız bir mimik takınmadigi için eleştirmek/şikayet etmek modern time kölelikdir, bir de kırbaçlatın bari (kırbaç=kurumsalda tutanak) tam olsun. Ki hizmet sektöründeki bir çok çalışanın duygudurumu ekonomik durumu ile yakından bağlantılı. Orda çalışmak zorunda değilsine karşılık da çoğu için maaşsiz 1 ay =evsizlik olduğu için boyle bir riski almaya toplumsal bazda çok azı kalkışabiliyor; ayrıca %90 işletmede aşağı yukari benzer şartlar söz konusu zaten. Neyse sonuç olarak kabalık yapılmadigi sürece bu çalışan bana gülümsemedi triplerine girilmesini asla haklı bulmam.

Nasıl? Değil. Ne için yaşadığımızı unutmamamız gerekir. Saygılar

İlker hoca söyledikleri kendi içinde doğru ama sorunların etkenlerinin en en dolaylı olanlarından bahsediyor. Havva da baştan sona haklı. İlker Hoca gerçekten sınıfından dolayı doğru tespit yapamıyor.

Ucuza kurgu yapılır, beş dakikada teslim edilir. Jump cut yapmak için 900 lira çok hocam, kendi kendine jump cut yapan uygulamalar var artık. Kurgucuyu gönül rahatlığıyla kovabilirsiniz.

Çok iyiydi 👍🙂

CANLI YAYINLAR GERİ GELSİN

<a href="#" class="seekto" data-time="64">1:04</a>:20 mutsuzluk anlamsızca çoğu zaman. Herşeye karşı bir negatiflik ve mutsuz olmak için sebep bulmak bence içinde bulunulan durumdan değil de bozuk psikolojisiyle alakalı kişinin. Şimdi bu yorumun altına da "içşnde bulunulan durum psikolojiyi bozmuştur da ondan mutsuzdur napsınlar" diyenler çıkacaktır. Ama mutsuz olup , sızlanıp, etrafa da agresiflik saçmak sorunu çözmez . Esas enerjiyi durumu düzeltmek yönünde harcanırsa hem meşguliyet olduğundan mutsuz olmak ve mutsuzluğu yaymaya zaman ve enerji kalmaz, hemde sorunu çözmek bişeyler yapılır ve başarma olasılığı doğar

razi abi ile bir program bekliyoruz

hava'yı çok özledik yaaa, nerelerdesin sen kuzum?

ılker hocama bır devletın 500 bın resmı arac olması normal mıdır dıye sormak lazım bunuda hep bır sonrakı secım ıcın artarak surmesı mesele calmayı engellemek degıl mı

İlker hoca hayal aleminde ama uyanmaya başlamış biraz :))))))))))))))))))))))))

kızlar kızlar gelemmi yanağınızdan öpemmi...

çok iyi program olmuş... bence bu konuyu hakan özerol hocanın da katılacağı murat yerdekalmazer falan hep beraber konusun :)))

Havva ‘sinemaya gidemiyorum’ diyor. Millet Havva haksız yazıyor. Bu cümle bile tek başına haklılığının kanıtı. Birde Amerika’da da insanlar zorluk yaşıyor demeyin hocam. Yaşamıyor 😼

Hava'ya yazık ya kızcağız çırpınıp durdu orda hocam kusura bakmayın ama öyle böyle gevelemediniz ya. Genel olarak liberallerin tamamında görülen ve bütünüyle safsata olan her argümanı kullandınız. Özellikle bir noktaya parmak basmak istiyorum, yemeğe gittiğiniz bir yerde garson size NEDEN GÜLMEK ZORUNDA OLSUN? 2 saat boyunca her koyun kendi bacağından asılır yok efendim onun içinde bulunduğu durumdan ben sorumlu değilim falan deyip durdunuz peki garsonun neden size gülmek ya da modunuzu yükseltmek gibi bir görevi olsun? Birebir ilişkiden bahsetmiyorum, bütün mesai boyunca istisnasız herkese gülmekten bahsediyorum. Yoksa müşteri gelir kibar tatlı yüze gülerek konuşur aa ne tatlı insan der sen de gülersin. Başka türlü bir çalışan niye müşteriye gülmek zorunda olsun? Müsteriye gülerse patron da kendisi de daha çok kazanır gibi akıllara zarar bir argüman var bir de. Nerede yaşıyorsunuz ya? Hangi patron kazancı arttıkça bundan hakkaniyetli bir şekilde çalışanlarına pay veriyor? Onu yapacak insan zaten iş ilanından başlayarak her kademede zorla güldürmeye çalışmaz işçisini, işçisi güler o söylemeden. Pes valla, yani çok saygı duyduğum çok aklı başında insanlar böyle liberal zırvalara düşüyor hayret ediyorum. İnsan nasıl Elon Musk hayranı olur ya? Bundan daha üzücü olan çok az şey vardır :D Neyse emeği geçen herkese teşekkürler, ağlar zırlar sonunda like'ımı basarım :) Umarım Hava fenalık falan geçirmemiştir yayından sonra, sıkı dur kardeşim yiyeceiz bu zenginleri :D

ilker hocam çocukların derdi geliceklerinden umutlu değiller , ve bunun bir nedeni yönetim , çunku gözleri ile görüyorlar yancı olmadığın zaman herşey çok daha zor , halbuki hükümete yakın olduğun zaman birden başarılı oluyorsun , birde siz üretin diyorsun böyle bir eksi ve negatıf bir ortamda insanlar üretemiyorlar

Yaren gibi ya boşverin derin mevzuları diyenlere önceden kıl olurdum. Ama düşünmek kadar insanı mutsuz edecek başka bir eylem yok. Ve geri dönüş de yok. Bu hayatta haz aramaktan başka bir şey peşinde koşmak beyhude galiba. Seviliyorsunuz.

Elon musk when child labor in cobalt mines 🏇🏇

İlker hoca bisey görmüş haklıda sonuna kadar amaaa hocam yine gördüğünüzü dediğiniz halk aynı halk. Sizi anlamazlar😢😢

Aldığınız maaş işinizin gerekliliğinizi yerinize getirmemenizin ya da işinizi kötü yapmanızın bahanesi olamaz. Bu ülkede maaşlar düşük mü? Çok düşük ama bu insanlara kötü davranmamızın sebebi olursa o zaman yarın ev yapan mühendisin evi çöker. "Aldığım para bu kadar ben ne yapayım. Ay sonunu zor getiriyorum der." yarın doktor umursamaz hastası ölür "bekçiden az maaş alıyorum hayat kurtaramam." der. Polis hırsızı kovalamaz vs. İşini iyi yapmamak karakter sorunudur. Maaşların yükseltilmesini sonuna kadar destekliyorum ama bence maaşım düşük diye bilerek işini kötü yapan kişilerin savunulacak yanı yok.

İlker Canikligil kendisi de bir patron olduğu için durumu biraz kişisel algıladı. LinkedIn'deki patronlar diyormuş ki 'gelin beraber kazanalım' ya bu çok komik :D

ne güzel yayınmış be

Herşey *DEĞER* üretmeyle ile alakalıdır

Havanur tek başına program yapsın

<a href="#" class="seekto" data-time="66">01:06</a>:00 İlker Bey harika açıklamalar bunlar. En güzel yorumunuz da <a href="#" class="seekto" data-time="76">01:16</a>:10 da başlıyor. Ayrıca toplum ticari ahlakı kaybetti. Kimse dürüst değil...

<a href="#" class="seekto" data-time="80">1:20</a>:15 "daha az tüketmek değil midir yolu?" bütün tartışmayı çözecek şey bu aslında. Çin'de "lying flat" diye bir hareket ortaya çıktı. Bütün bu sorunlar, iklim değişikliği, gelir eşitsizliği, vs. aslında ot gibi yaşamayı öğrenirsek çözülebilir problemler. İnsanların her sene yeni iPhone almaya ihtiyacı yok, ama et yemeye ihtiyacı var. İlker "uygulanabilir başka bir yönetim şekli yok" demeye getiriyor sürekli ama denemediğimiz için yok. Bu gidişle deneyemeyeceğiz de zaten. Peak oil, orta sınıfın çöküşü, iklim değişikliği ile gelen kuraklık, vs. bi ton olay sayesinde bu sistemin içinden çıkamayacağız. late-stage capitalism aslında kapitalizmin yıkılışına değil tamamen kök salmasına yol açacak. Üretken, eğitimli, parası olan bir orta sınıf olmadan çok zor olacak bu sistemin çarklarını döndürmek.

Hocam sonuna kadar haklısınız doğanın ve dünyanın bir kanunu var. Rekabet, ilkellik, hayatta kalma iç güdüsü ve seçilim. Birileri oturup doğada karşılığı olmayan soyut ilke ve öğretiler buldu diye bu değişmez. Ağlamak isteyen ve bunu göz ardı etmek isteyen insanların sığınağı olmuşlar.

Hoca: Oğlum bak sana doğuştan 5 benzemez gelecek, dünyaya gelmek istiyor musun. Cengiz Aytmatov: Kassandra Damgası

İlker hoca haklı gençler herşeyi hak ettiğini düşünüyor. Mesela Havva Duygu ev bulamamayı hak etmiyor diye örnek veriyor ama Duygu hayatı boyunca bir ev yapacak katma değeri üretti mi? Bu hepimiz için geçerli herşeyi hak etmiyoruz.

Doğru, sırf doğdun diye ya da okudun diye iş sahibi olma mecburiyetin yok. Ama devlet ya da bu toplum da umut ve imkan vermek zorunda. Bizim ülkemizde bu yok işte. Kızımızı destekliyorum

Helal be Hava

zülfü çok iyi hocam ahah

hava sonda gayet durmu net anlatiyor bu bloklamayi anlamiyorum.. super zeki kiz, soyledige=igi herey dogru buna niye karsi pozisyon aliyorsun...

Hocam oyunun böyle olduğunu bazılarına iyi zarlar bazılarına kötü zarlar geldiğinin farkındayız. Kötü zar gelene oyunun sıkıcı gelmesi kadar doğal bir şey olabilir mi? Tarabya’da 4 villanız var diye size güler yüzle kahve getirmek zorunda mı mesela garson? Bence değil. Madem hepimiz aynı oyundayız madem bu oyun böyle bırakın oyunun sıkıcı geldiği oyuncular sıkıntılarını yaşasın :) nasıl 4 villanız var ve mutlusunuz diye size karışan yoksa siz de kötü zarlı oyunculara karışmayın rica ediciiiim. Kötü polisi oynayan sizin nezdinizde bu şekilde düşünenlere cevap vermiş olayım. En çok bu fedakarlığınızı unutmayacağım. Kötü polisle başa çıkamayan Hava’yı da en solundan öperim :) Aptal herifleri seviyoruuuuz 💃🏻🕺🏻

ilker hocanın kısaca demek istediği şu bence :" Bak mertcan 'a. 17 yaşında . o neden kahvecide 16 saat çalışmak zorunda değil?"

Havva tam kampüs solcusu büyüyünce gecer

<a href="#" class="seekto" data-time="87">1:27</a>:13 hocam Gültepede hiç göremiyorum sizi, yalan söylemeyin fkdkfkdjjdjd Bu arada 10 liraya tavuk döner yiyen arkadaş bomba ya da bana dönerden yemiş, dikkat etsin zehirlenmesin glrkfkrkfkdkdkkd

8 aydır amerika da yaşıyorum Türkiye de görmediğim mobing görüyorum sağlık problemleri yaşıyorum. Sadece popülizm için batı güzellemesi yapıldığını düşünüyorum.

sanki oscar filmi çekiyosun. sevdiğiöden yazıyorum bunu ama altı üstü ses bu ses

Havanuru dinlemek hem çok keyifli hem çok umut verici. Keşke düzenli program yapsa.

"f5'liyorum çekiliyorum aradan". Hava acaba MTGO oyuncusu mu yoksa (:

Hava olmuyor ya gerçekçi olalım. Realizmden uzak ve çok toy burada ama ileri de bu ortama girip çıkmak bile ona yetecektir diye düşünüyorum. Twitter zehirlenmesi yaşamış herhangi bi'insanı alıp, konuşsaydınız aynı cümleleri ondan da duyabilirdiniz. Yaşına veriyorum

hava ile asrın tok kapışması istiyoruz ahgfhwaf

Mina net bir şekilde uzaklaştırıyor

anaplıyız anaplı biz farklıyız çok farklı tadında 1. sezonu hatırladık

Çocuklar size helal olsun. Buraya paragraflarca yazardım ama siz, size verilen imkanlar çerçevesinde söyleyebileceğiniz her şeyi söylediniz zaten.

<a href="#" class="seekto" data-time="79">1:19</a>:00 ilker hoca gitme o zaman sinemaya diyor. Belki sadece burada haklı olabilir:) üniversitedeyim yıl 2014, sinema 10 liraydı ve bu bana yine pahalı gelirdi çünkü benim bir öğünümden fazla bi paraydı bu yüzden gereksizdi bence. Bi filmi sinemada izlemek çok da değerli bi şey değildi. Sinemadaki film üç sonra kaçak sitelere düşer zaten:)Bu demek değil ki para harcamıyoruz ama kültürsüz yaşayacağız. Tiyatrolara en son boş bilet kalırsa kaçak girerdi öğrenciler ya da görevli göz yumardı:) ücretsiz bissürü halk eğitim kursu açılır çinisinden yabancı diline kadar istediğine katıl, İF istanbulun gönüllüsü olup üç gün bissürü film izlenir, ne bileyim işte üniversitede araştırma gezileri olur bedava gezersin. En kralı da Erasmus değişim öğrencisi olursun miss gibi avrupa gezisi. Hani bunlar sınırlı kontenjanla yapılan şeyler ama hayat üniversitede başlıyor. O zamanlar bir şeyleri yapmanın yolunu paran az dahi olsa bulabiliyosun. Öğrenci iken böyleysen yetişkin olunca bunun iyisini yaparsın herhalde değil mi.. Hocanın serzenişi bu bence. Hayatını iyileştirmek senin yapabileceğin bir şey. Bi sektörde sömürülüyorsan o işin patronu ol o zaman sömürülmene göz yumma. Kendin için değiştirdiğin bir şey düzeni de değiştirir..

Programın 1.5 saatinden fazlasını "şu an Havva'yı konuşturmak için kasıtlı mı bu kadar sığ konuşuyor" diyerek bekledim. Garip

Izlediğim Aptal Herifler bölümleri içerisinde en keyiflisi. İlker hocanın ölüm şakaları güldürdü lol. Havanur'u ilk kez tanıdım, kendisini dinlemek eğlenceli. Bir olumsuz comment ekleyeyim; Mertcanin oldukça kötü bir estetik anlayışı var..

Havva' ya mutlaka bir program yaptırılması lazım. Bu arada üzülerek söylüyorum İlker hocanın söylediklerine ilk kez bu kadar kızdım. Bu saatten sonra flu TV ye nasıl devam edebileceğim bilmiyorum. Birden ciddi bir soğuk hissettim. O kadar sevdiğim bir kanal bu bakış açısıyla nasıl beni büyülemiş bilemedim.

<a href="#" class="seekto" data-time="124">2:04</a>:00 Bu son konuya ilk baslarda ben de Ilker Hoca gibi bakiyordum, ama daha sonra girecegim kavganin, toplamda sarfedecegim efora ve kaybedeceklerime degip degmedigini olcmeyi, ve ona gore karar vermeyi ogrendim. Dogada vahsi bi hayvanla karsi karsiya geldigin zaman, nasil bi tepki verecegini bilemezsin. Bi Aslan'la karsilastiginda, sirf sana kukredi diye arkadaslarindan ve silahindan cesaret alip saldirmana gerek yok. Kendin de yaralanabilirsin, o yuzden yolunu degistir. Ama Aslan cocuklarinin icinde oldugu evin bahcesine girmisse, orada arkadaslarin veya silahin olmasa bile, Aslana saldirirsin, olmeyi goze alirsin, cunku kazanmaya calistigin sey, kaybedeceklerine deger...

Ben de Duygu gibi ayrı eve çıkmak istiyorum maaş yetmiyor, ekonomi kötü gerçekten

İlker hocayı hiç bu kadar haklı görmemiştim :)

Sondaki kuşak çatışması hakkında söylemek istediğim bir kaç şey var. Öncelikle "iyi yaşamak" diye süslenen her örnek referanslar üzerinden verildi. Ve bu referanslar genelde kuzey Avrupa ülkeleri ya da Avrupa'nın bize yakın olmayan yerlerine aitti. Es geçilen nokta şu; bu ülkelerin refah seviyelerinin temelleri başka ülkelerin mutsuzluğu üzerine kurulu. O yüzden örneğin geçerli olması için ortak yayılmacı politikaları izlemiş olmamız gerek. Eğer isyan buna ise, "biz neden daha yayılmacı bi anlayışla bu ülkeyi yönetmiyoruz" demek, bizim gibi başka ülkelerdeki gençlerin mutsuzluğudan neden faydalanmıyoruz demektir. Katıldığım çok nokta var tabi. Ülke ekonomisi leş. Yaşamak içinden çıkmaz bi hal aldı. Tüm bunları bi işsiz olarak söylüyorum üstelik. Fakat kimsenin bana para verip beni yönetmesini de istemiyorum. Ülkede 50-60 yıldır birileri paramızı verip bizi yönetti. Yine yapacaklar. Bu kadar özgürlüğü satılık olan bi toplumun, bu kadar çok eşit hak ve hürriyet üzerine fikir üretmesi riyakarlıktır. İlker hocama şurada katılmıyorum. Ben gülmenin, eğlenmenin bu kadar çok kutsal görülmesine karşıyım. Çalışırken birinin gülmemesi insanları rahatsız etmemeli. Bu sizin sürekli komedi filmi yapıp neden bizi tek bi kitle izliyo diye yakarmanız gibi. Ama haklı olduğunuz nokta şu. Bı uçurumdan aşağıya düşerken, bağırmanın, isyan etmenin hiç faydası yoktur. Bi kerede kollarımızı çırpmayı deneyelim.