Şener hoca dürüst adam ne dediyse çıktı bugüne kadar

Şengör ve saz arkadaşlarını dikkate almıyorum. Benim gibi 17 Ağustos 99 depremini yaşayan insanlar, bu konuda oldukça hassastırlar. 2019 yılında Silivri'de olan 5 küsürlük depremden 3 gün sonra bende ciddi korkular başladı. Bu sebeple oturdum araştırmaya başladım. İBB'nin yayınladığı zemin etüdlerini okudum, deprem ile ilgilenen bilim dallarındaki akademisyenlerin çalışmalarını ve videolarını izledim; yapı mühendisliğinde depremle ilgili konular üzerinde edinebildiğim kadar bilgi sahibi olmaya çalıştım. Bu okuma ve araştırmam yaklaşık 44-45 gün devam etti. En başta memleketin en medyatiği olan Şengör ve saz arkadaşlarına denk geldim ve kafayı yedim. Ne zaman sabit bir şekilde dursam/otursam yer sallanıyormuş gibi, deprem oluyormuş gibi hissettim. Sonra gördüm ki, Şengör ve saz arkadaşları toplumu aydınlatmaktan çok kaosa sürüklüyorlar. Benim kişisel düşünceme göre bu bilerek yapılan bir şey. Ayrıca Şengör denen kişi ayrıca jeoloji konuları dışında da birçok konuda özellikle sosyolojik/tarihi konularda çarpık görüşler ile dolaylı yoldan Türk tarihini ciddi çarpıtmaktadır. Buradan gelen bir yargıyla bu adamın sağlıklı davranmadığını düşünerek başka uzmanların çalışmalarına olabildiğince erişmeye çalıştım. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy bunlardan biridir. Şengör ve saz arkadaşlarının ilk iddialarında Marmara Fay hattı arada kesiklik olmaksızın Marmara içinden geçip Şarköy'ün hemen üstünden çıktığını savunmaları ve 8 civarı bir büyüklükte deprem olacağı, bu fayın tamamının kırılacağı yönünde idi. Sonra bu konuşulan fayın öyle dendiği gibi olmadığı kesikli şekilde olduğu ve bu fayların periodik olarak kırıldığı yönünde bilgiye eriştim. Fay tiplerinin neler olduğunu, nasıl etkiler yarattığını ve deprem büyüklüklerinin neye bağlı olarak hesaplandığını anlamaya çalıştım. Örneğin aynı uzunlukta iki fay düşünelim; biri yanal atımlı diğeri dikey atımlı bir fay. Her ikisinin kırılması sonucunda farklı etkiler oluşur. Tabii ki, yıkıcılık depremin büyüklüğüne ve diğer başka parametrelere bağlı olarak söz konusudur. Maramara'da bulunun kesikli fayların hepsi yanal atımlı faylar değil. Bundan dolayı yaratacakları etkiler de farklılık gösterir. Ayrıca, bu kesikli fayların derinlikleri de farklı düzeylerde. Şu an hangi faylar kaç km'lik derinlikteler hatırlamıyorum ama Marmara'nın içinden geçip Şarköy üstünden Yunanistan'a uzanan kesikli olarak bulunan 3 fayın derinlikleri farklı, 5-10 km, 15 ve 17 km üzerinde bulunan derinlikelre sahip bu faylar. Örneğin, 50 km'lik 2 fay düşünün biri 10 km'lik derinlikte diğeri de 20 km'lik derinlikte ikisinin kırılması sonucunda daha derinde kırılan fayın oluşturacağı büyüklük daha fazla olacaktır. Diğer parametrelere bağlı olarak da depremin şiddeti daha fazla olacaktır. Kırılan fay uzunluğu çarpı fayın derinliği size oluşacak depremin kaç km karelik alanda hissedileceğini de verir. Bu arada bu kesikli olarak bahsettiğim faylar bir noktadan başlayıp başka bir noktada bitiyor ve 6-7 km ötesindeki bir noktada ve farklı bir derinlikte başka bir fay başlayıp yine başka bir noktada bitiyor ve yine 6-7 km uzağında başka bir fay başlıyor. İşte bu tip bilgilere eriştikten sonra Şengör ve saz arkadaşlarının bir Fransız uzman heyeti ile Marmara'daki fay hatlarının haritalandırılması ile ilgili çalışmayı Şengör ve saz arkadaşlarından dinledim. Öyle anlatıyorlar ki, sıçtık (!). Elbette İstanbul'daki yapıların durumu vahim; bu başka bir gerçek bunu zaten biliyoruz ama benim anlatmaya çalıştığım şey Şengör'ün tutumu. Her neyse, bu heyetin içinde Şengör ve saz arkadaşlarının tezine karşı duran bir uzman olduğunu öğrendim; bunu da yine Üşümezsoy sayesinde öğrendim. Yani onların dediği gibi 17 Ağustos depremi gibi Türkiye için devasa sayılacak bir İstanbul depreminin olmayacağı yönünde. Bu arada Üşümezsoy dışında başka Türk bilim insanları da var İstanbul'da olabilecek bir depremin 6.5 üzerinde olmadığını savunan. 6.5'a rağmen İstanbul'da yıkılacak yapı çok bunu da unutmamak gerek! Daha sonra bu depremler periodik depremler. 2019'da Silivri'de olan depremdeki fayın ilerisindeki fay (Tekirdağ'a doğru) en son 1800'lerin sonuna doğru kırılmış (bunlar kesikli faylar unutmayın). Yanlış hatırlamıyorsam Adalar bölgesindeki fay da 1900'lerin başında kırılmış. Bu periodlar da ortalama 150 yılda bir gerçekleşmektedir (farklı durumlara göre bu süre 20-25 yıl kısalabilir de uzayabilir de...). Depremlerin yıkılıcılığı birçok parametreye bağlıdır. Zeminin sağlamlığı, yapının büyüklüğü ve sağlamlığı, deprem dalgalarına bağlı olarak oluşacak rezonansa yapının direnci vb. parametler. Başka parametreler de mevcut; şu an hatırlamıyorum. Yine örnek verirsek yumuşak zeminde yani kayalık bölgenin çok derinde olan, üst zemini balçık, kaygan zeminlerde "S" olarak adlandırılan sismik dalgalar çok daha fazla şiddetli hissedilir. Genelde de yapıların yıkılmasında bu "S" dalgalarının etkisi vardır. Sonra rezonans ayrı bir konudur. Zemin sağlam olsa bile sismik dalgalarla aynı frekansta yapı titreşirse o yapı yıkılır. Yanlış hatırlamıyorsam Şili'de 9 büyüklüğünde olan depremde 6 kat veya daha az ve 15 veya üzeri katlı binalar yıkılmazken 7 ve 14 katlar arasında olan binalar yıkılmıştı. Sebebi rezonans. Uzun lafın kısası Şengör ve saz ekibinin dediği gibi 7 üzeri deprem olmayacak İstanbul'da ama 6-6.5 arası da düşük bir deprem değil. Bununla yıkılacak binlerce bina var İstanbul'da yapabileceğiniz ilk başta en iyisi, oturduğunuz yapının mühendisliğinin ne derece sağlam ve düzgün yapıldığını öğrenmek. Temelin nasıl yapıldığı, kullanılan betonun çeşidi, binanın yapımında uygulanan donatının sıklığı ve donatıda kullanılan çelik çubukların kalınlığı, yapıda yalıtımın olup olmaması, yağmur sonucu suyun yapı temeline ve yapının hayati organlarına erişmeden düzgün bir şekilde tahliyesi, yapıda perde beton uygulaması var mı (kısacası güncel ve bilimsel deprem yönetmeliğine uygun yapı yapılmış mı) gibi konular hakkında bilgi sahibi olmak, bunun yanında da zeminin sağlamlığı üzerine de araştırma yaptıktan sonra o yapıda kalınabilirliği ölçeceksiniz. Bu kriterlerden herhangi biri sekteye uğramışsa risk taşıyorsunuz demektir.

Bu adam degisik birisi. O hakli bu hakli demek yerine. Hepsini dinlemek mantiklidir. Sener hoca da cok degerli, celal hoca da cok degerli. Onlarin bilgilerinin kirintisi bizde yokken o iyi bu kotu demek haddimize degil

Sener hocam. Sizi seviyoruz, uzun saglllikli omurler dileriz

Şener üşümezsoy’u 99 depreminden beri yakından takip eden biri olarak adam en az 30 yıl deprem olmaz fay yorgun bir insan gibi güç toplaması gerekir demişti herkes İstanbul’u konuşuyor ama İzmir daha tehlikeli demişti İzmir De sağlam bir deprem oldu ben Şener bey’e inanıyorum

Önce allaha sonra sana güvenıyoruz ne dedıysen cikdı Başarılar dilerım saolasın 🤲🏼👍👏

Güney Marmara yı neden anlatmıyor madem risk var?

Ulan gemlik erdemit kirilirsa ayvayi yedik demekki.

Inanmak isteyen inansin ben gidiyorum bu ülkeden