Рет қаралды 40,951
Engin Günaydın… O doğduğunda takvim yaprakları 29 Ocak 1972’yi gösteriyordu.
Devlet demiryollarında memur bir baba ile ev hanımı bir annenin 5 çocuğunun en küçüğü olarak Tokat Erbaa’da dünyaya geldi.
Kalabalık bir ailede büyüyen Engin Günaydın’ın çocukluğu kasabada geçti. Ailenin en küçüğü olduğu için herkes onu koruyup kollardı.
Güneş doğar doğmaz kendini sokağa atan Engin, akşam hava kararana kadar eve dönmezdi. Yemek yemeyi seven, tombul bir çocuktu.
Kasabada geçirdiği çocukluk yılları en keyifli zamanlarıydı. Ta ki 12 Eylül 1980 darbesine kadar… Henüz 8 yaşında bir çocuktu ama, 12 Eylül’ün üzerindeki etkisini bir röportajında şöyle anlatmıştı;
“12 Eylül gelene dek bahar gibi bir çocukluk yaşıyordum. Bir günde bütün Türkiye dayak yedi. Sırf bana değil, hepimize musallat oldu korku denen lanet duygu. Artık onsuz yaşayamıyoruz.”
Ünlü oyuncu Habertürk’te Balçiçek İlter’e verdiği röportajında ise şunları söylemişti;
“12 Eylül’ün bıraktığı korku hala üzerimde. Hiçbir zaman zaten ben bu ülkenin vatandaşı olarak göremedim kendimi. Dışlanmış biri gibiyim. Sanki bir süre sonra kovulacağım. 'Hadi sen burda ne duruyosun, toparlan git.' dediklerinde şaşırmayacağım gibi geliyor bana. Belki de çocukluğumdan beri rahatsız eden bir ülke olduğu için heralde vakti geldi gitmenin diye düşünüyorum. Çünkü benim çocukken oynadığım bahçeye bombalar atıldı, kurşunlar atıldı. Onlar sonrasında biz yer değiştirdik. Başka bir yere gittik.”
12 Eylül darbesinden sonra her aile gibi onun da ailesi “Okuyup hem kendini hem de bizi kurtaracaksın” sorumluluğunu yüklemişti omuzlarına. Ders kitaplarının neredeyse tamamı ezberindeydi.
Ortaokuldan sonra ailesi meslek edinmesi için ablasının yanına İzmit’e göndermişti.
Lise yıllarında tiyatro sahnesinin tozunu yutmaya başlasa da, oyunculuk meslek olarak aklının ucundan bile geçmiyordu. Zaten ailesi de “Bu işin parası yok” diye istemiyordu. Asıl amacı, ailesi elektrikçi olduğu için o da elektrik elektronik mühendisi olmayı düşünüyordu. Engin Günaydın bir röportajında şunları söylemişti;
"Ailem elektrikçi olduğu için elektrik-elektronik mühendisi olmak istiyordum. Hep söylüyorlardı, imza yetkimiz yok, projeyi tamamlayamıyoruz diye. Ben de imza atacaktım işte."
Fakat liselerarası tiyatro yarışmasında ödül aldığı jüri, ona konservatuvar okumasını tavsiye etti.
Engin Günaydın, “Devlet memuru” olacağını söyleyerek ailesini ikna etmeyi başardı ve Ankara Devlet Konservatuvarına girdi.
Hem Ankara’ya hem de Hacettepe’ye uyum sağlayamayan Engin Günaydın, eğitiminin ikinci yılında Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar bölümüne yatay geçiş yaptı.
Genç Engin için artık zorlu İstanbul günleri başlamıştı.
İstanbul’a ilk geldiğinde şehir gözünde çok korkutucuydu. Uzun süre evden çıkmadı.
Bir röportajında İstanbul’la ilgili şunları söylemişti;
“İstanbul’a ilk geldiğinde gözümde çok korkutucuydu. Uzun süre evden çıkamadım. Korkuyla ilgili değil ama çıkmak istemiyordum. Sonra geze geze, sevgilin ola ola alışıyorsun ve öğreniyorsun İstanbul’u. Benim en büyük mücadelem burada evimi aramak oldu. Burası bana ait diyemedim hiç.”
1996’da mezun olur olmasına ama, kendine uygun roller çıkmayınca başka işlerde çalışmaya başladı. Hatta bir dönem elektrik süpürgesi bile pazarladı… Fakat bu işin ömrü çok uzun sürmedi.
İlker Aksum, Timuçin Esen, Devin Özgür Çınar ve Binnur Kaya ile birlikte Fulya’da komün hayatı yaşadıkları bir eve çıktılar. Toplam 5 kişilerdi ama aynı zamanda 5 parasızlardı. O ay kim para kazanıyorsa, kirayı ödeyip evin masraflarını karşılıyordu. Hatta Binnur Kaya Hülya Avşar’da çalışmaya başlayınca kazandığı parayı eve getirip havaya fırlattığında deliler gibi dans etmişlerdi.
En nihayetinde Yılmaz Erdoğan Beşiktaş Kültür Merkezi’ni açınca, bu 5 kafadar BKM’nin kapısına dayandı.
BKM kulislerinde kendi kendine komiklikler yapan Engin Günaydın’ın keşfedilmesi çok uzun sürmedi. Otogargara oyununda küçük rollerle izleyicinin karşısına çıkan Engin Günaydın BKM’nin tozunu yutmuştu.
Cüzdanı tam takır kuru bakır olan Engin Günaydın, para kazanabilmek için bir şeyler karalıyordu. Nihayetinde şehirde tutunmaya çalışan apartman sakinlerinin yaşadığı olayları anlatan bir hikaye kaleme aldı. Yazdıkları, 1998’de Dış Kapının Mandalları dizisiyle ekranlara geldi. Fakat senaristlik para kazandırmadığı gibi, Engin Günaydın da artık tıkanmıştı. Dizinin ömrü 5 bölüm sürdü ve sonra da yayından kaldırıldı.
#EnginGünaydın #BurhanAltıntop #EnginGünaydınKimdir