#folk #folkmusic #folksong #music
28 NİSAN 2013
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
TÜRK MUSIKİSİ DEVLET KONSERVATUARI
BAĞLAMA TAKIMI KONSERİ
saz sanatçıları
arif sağ, yücel pağmakçı, erdal erzincan, orhan hakalmaz, erol parlak, cengiz özkan,
cihan orhan, çetin akdeniz, kudret dağlı, nedim çiçek, engin şafak gürler, arif yanmaz,
cihangir terzi, yiğit altı, mustafa hisarlı, mehmet erenler, irfan kurt, afşin emiralioğlu,
asım kırca, şendoğan karadeli, hüseyin akpınar, uğur kaya, hamdi özbay
İCRA EDİLEN ESERİN NOTASI
evlerinde bir ipekten halı var (arif sağ açış)
www.repertukul....
TÜRKÜNÜN HİKAYESİ
Evlerinde Bir İpekten Halı Var Türküsünün Hikayesi (Ali Zihni Kutlar Beyefendi tarafından aktarılmıştır... Kendisine sonsuz teşekkürler)
Gaziantep Harbi öncesi Gaziantep'te Türkler, Ermeniler, Yahudiler kısacası müslüman ve gayrimüslimler bir arada yaşarmış. Fransız işgali sonrası gayrimüslimler çoğunlukla Gaziantep'i terketmek zorunda kalmışlar. İşgal öncesi devirlerde Akyol/Kayacık/Bey Mahallesi civarında genellikle Ermeniler yaşarmış ve çoğunlukla da içkili mekanlar buralarda bulunurmuş. Müslüman gençler de Ermeni arkadaşlarıyla buralarda yer içer, sazlı sözlü eğlenirlermiş. Hikaye bu çerçevede cereyan ediyor.
Babam Vedat Kutlar bir gün Gaziantep'in ünlü simalarından, belki de Türkiye'ye sinemayı ilk getirenlerden olan Nakip Ali ile sohbetleri sırasında radyoda bu türkü çalmaya başlamış. Nakip Ali'nin gözleri dolup "Ah! Bizim rahmetlik Ahmet'in türküsü." deyip iç geçirmiş. Bunun üzerine babam hikayeyi sorunca anlatmış;
Ahmet sesi güzel, güzel de saz çalan bir gençtir. Arkadaşlarıyla zaman zaman yukarıda bahsettiğimiz mekanlarda yiyip, içip muhabbet eden bir grupları var. Grupta kemancı Ermeni Zadik de var. Ahmet bir süre sonra durgunlaşıyor ve gruba pek katılmamaya başlıyor. Nakip Ali sorduğunda ise "Aman Ali ağam hiç sorma. Başımda bir hal var ki..." diyor ve devam ediyor: "Bir süre önce meyhaneye gelirken cumbalı bir evin önünden geçiyordum. Pencere açıldı ve dünya güzeli bir kız duvar halısı silkeledi. Sadece 10-15 saniye görmeme rağmen yüreğime ateş düştü. O günden beri o evin önünden gelip geçerim ama bir daha O'nu görmek nasip olmadı. Ama yüreğimdeki ateş de dinmedi. Sizden uzak kalmamın nedeni budur."
O günden sonra seyrek de olsa Ahmet gruba katılır. Bu arada gruba Müslim adında sesi güzel genç biri daha katılır. O da güzel çalıp söyleyen biridir. Ahmet'le de aralarındaki samimiyet zamanla artar. Bir gün Müslim "Arkadaşlar. Benim bir adağım vardı. Gerçekleşti. Yarın adak kurban edeceğim. Akşamına da sizlerle birlikte burada toplanıp bizim evde muhabbet etmek üzere sizleri davet ediyorum der. Ertesi gün meyhanede toplanılır. Bazıları beklerken altlık yaparak bir iki tek atarlar meyhanede. Daha sonra Müslim'in peşinden evine gitmek üzere yola çıkarlar. Gide gide o cumbalı evin kapısına dayanırlar. Kapıyı Ahmet'in vurulduğu dünya güzeli kız açar ve buyur eder içeriye gelenleri. Müslim "Buyrun. Çekinmeyin benim ev şendiğidir." diye tanıtır eşini arkadaşlarına. Eve girer toprak haytta kurulmuş sofranın çevresinde serilmiş hasırlara ve yastıklara kurulup yemeye, içmeye, çalıp söylemeye başlarlar.
Ahmet'in sesi soluğu çıkmaz olur. Hem aşk ateşi, hem bilmeden de olsa arkadaşının eşine aşık olmanın utancından ne yapacağını bilemez haldedir. Sonunda arkadaşları "Ahmet ne oldu sana? Bu akşam çalıp söylemeyecek misin?" deyip ısrar edince sazı alıp bir iki gezinir. Sonra kimsenin bilmediği, duymadığı bir türküye başlar Evlerinde Bir İpekten Halı Var! Herkes türküyü çok beğeniyor. Akşamın sonunda herkes Müslim'e teşekkür edip evinin yolunu tutuyor. Nakip Ali yolda "Ahmet ne güzel bir türküydü. Daha önce hiç duymamıştım." deyince Ahmet "Ali ağam içimden geldi, aktı. O an, irticalen çaldım söyledim." der.
Ahmet o günden sonra toplantılara neredeyse hiç katılmaz olur. İlerleyen zamanda ailesi Ahmet'i evlendirir ama çocuğu olmaz ve genç yaşta vefat eder.
İşte bu türkünün hikayesi böyle. Anlatan ve aktaranın toprağı bol olsun...
Ali Zihni Kutlar
Lütfen Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın
/ @engindengurler