Рет қаралды 5,935
HAREKET HALİNDE EKİBİ GÖKÇEADA’DA
00:00 Gökçeada Feribotu
02:40 Ada'da Gün Batımı, Hareket Halinde ekibi adaya ayak bastı.
03:12 Gökçeada'da sabah sürüşü
03:51 Zeytinliköy'e Giriş
04:51 Zeytinliköy'de mini bir tur
06:48 Madam Paraskevi ile tanışma
08:57 Madam Paraskevi ile Söyleşi
13:15 Zeytinliköy'den Dereköy'e doğru
13:59 Köy Çocukları ve Çamaşırhane
16:20 Dereköy
18:58 Aya Marina Mezarlığı
19:53 Gökçeada Gün Batımı Sürüşü
20:53 Dönüş Yolu
Yeni bir akşam, biten bir yol ve başlayan yeni bir bölüm… Süleymanköy’den sonra sırada Gökçeada var… Bütün bölümlerimizde hem farklı hikâyeleri aradık hem de güneşi kovaladık. Özellikle gün batımlarını…
Kabatepe’den hareket eden Gökçeada feribotunda içimizde kıpır kıpır bir heyecan var… Hareket Halinde ekibi Türkiye’nin en batı ucunda keşfedecekleri hikayeleri düşünerek ve ada gezi planını tamamlayarak gün batımının tadını çıkarıyor.
Turistik anlamda da bir çekim merkezi olan Gökçeada Sonbahar’da bile ziyaretçi akınına uğruyor.
İlk durağımız adanın eşsiz günbatımı manzarasını izleyeceğimiz Kaleköy oluyor…
Merhaba Gökçeada… Hareket Halinde ekibi adaya ayak bastı.
El değmemiş Gökçeada yollarında motosikletler özgürce doğa turu yaparak kişisel tarihe yeni bir sayfa ekliyor. Ada, yolları, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz doğası, içinde bulunan konaklama ve yeme-içme seçenekleri ile bir motosiklet gezgini için çok değerli bir destinasyon. Burası gezginlerin rota planlarına hem kültürel hem de sürüş deneyimi anlamında uzun yıllar silinmeyecek anılar katacak.
Adayı ada yapan özelliklerinden biri de her köyündeki ayrı hikayedir. İşte Zeytinli de o köylerden biri… Otantik lezzetleri ve mimarisiyle tipik bir Rum köyü… Köyün kaldırımı taşları ve kedileri yüzyılların kokusunu ada meltemiyle bize doğru getiriyor…
Madam Pareskavi, onun doğduğu zamandaki adıyla İmroz’da, şimdiki adıyla Gökçeada’da, Zeytinli Köyü’ndeki kafeteryada bize adanın tarihi ile ilgili ayrıntıları anlatıyor… Anlatamadığı çok şey var aslında.
60’lı yıllarda Türkiye’nin en büyük köyü olan Dereköy, okulları, sinemaları, 20’den fazla kafeteryası ile hayat dolu bir yerdi. Ta ki o karanlık geceye kadar… 1964 yılında yaşanan olaylar adanın Rum vatandaşları için hala taze… Anakara’dan adaya getirilen hükümlülerin serbestçe gezmeleri ve bir süre sonra adalılara karşı gerçekleştirdikleri şiddet olayları bir gecede adadan büyük ve yıkıcı bir göçün yaşanmasına neden olmuş… Dereköy’deki okullar kapatılmış. Adanın yerlileri İstanbul’a, Yunanistan’a ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerine dağılarak göç etmişler. İnsanlık dramı denebilecek olaylardan biri olan bu yaşananlar hafızalarda yer etmiş…
Binlerce yıldır kardeşçe yaşayan halkların kısa sürede nasıl düşmanlaştırıldığının acı hikayesi ancak siyasal hamlelerle açıklanabilir. Bu ötekileştirmenin izlerini adalı Rumların ve adalı Türklerin yüzlerinde okumak hala mümkün… Ege kültürünün köklendiği ve tarih boyunca sürekli yeniden yeşerdiği Gökçeada’daki hüznün kokusunu duyabiliyoruz.
Tarihin asıl şahidi mezarlıklardır. Dereköy’ün girişindeki Aya Marina kilisesi ile birlikte bulunan Rum Mezarlığı restore edildikten sonra daha düzenli görünüyor. 19. Yüzyılda inşa edilen bu kilise ve mezarlıkta tarihin seslerini duymak mümkün…
Eşsiz koylarda Ege Deniziyle kucaklaşmak, akşam yürüyüşleri yapmak, Gökçeada’nın yerel lezzetlerini tatmak harika birer anı olarak zihnimizde ve kalbimizde saklanacak… Kaleköy, Aydıncık, Kapıkaya Sahili, Dereköy, Kuzu Limanı, Şirinköy, Zeytinli ve İmroz’un ayakta kalan kiliseleri… Her biri bambaşka tarih mirası…
Sohbet eden adalılar yavaş yaşamanın canlı tanıkları… Doğup yaşadıkları bu topraklarda kalan son madamlar ve beyler selamlıyor bizleri…
Motosikletlerle bir adaya geçmek ve o adada gezintiler yapmak aslında hikayenin ta kendisidir ancak bizim hikayemizin kahramanı adalı olmalıydı. Madam Parsekavi’ye ve İmroz halkına minnetlerimizi sunuyoruz.
Adaya, sabahın erken saatlerindeki feribot ile veda edeceğiz… Arkamızda Gökçeada’nın puslu silüeti bizi yolcu ederken, önümüzde Çanakkale semalarında yükselen GÜNEŞ bizden şu sözü almak ister gibiydi: “Tekrar adaya geleceğiz…”
Kuzey Ege yolculuğumuzda katkılarıyla destek olan Blue Motor’un değerli yetkililerine teşekkürlerimizle. Macera devam ediyor…