"Wachowskiler dönebilirmiş."

Jagten'i izlediğimde çok sevmiştim ve filmin sonuna doğru acayip çişim gelse de şu güzel filmi bölmeyim diye 20 dk tutmuştum. Filmin İngilizce ismi The Hunt, yani bu filmde anlatılan çocuğun neden yalan söylediği falan değil, toplumun nasıl Mads Mikkelsen'e kendini açıklaması için hiçbir şans vermeden onu sertçe yargıladığı ve en yakın arkadaşlarının bile adamı dışlayıvermesi. Ha, haksızlar mı? Olmayabilirler, hepimiz belki bu durumda aynı şeyi yapardık, zaten film de bu yüzden çok iyi ya. Kendimizle yüzleştiriyor bizi. Ayrıca dünyada o durumdaki bir adamı Mads Mikkelsen kadar iyi oynayacak kişi sayısı da azdır. Adamın oğlunun gözünde dik durma çabası, sevgilisiyle yaşadığı güven sorunları falan çok iyiydi. Ben filmi çok beğeniyor ve başarılı buluyorum, yorumlarınıza da katılmadım o yüzden. Ama tabii ki keyifle takip ediyorum sizi, sevgiler.

1:05:00

48:00

CS, bir ara bu dizileri en güzel yerinde bırakmanın püf noktalarını anlatan bir video yapsan ya da yayınlarından birinde anlatsan ne güzel olur ya.

Jagten'in beni deli ettiği şey, sürekli herifin üzerine gidilmesi. Yalnız başıma, gece gece izlerken yastığı yumrukladım birkaç sahnede. İnsanların kendi küçük faşizmini yaratmasına son dönemlerde çok rastlıyoruz. Bu yüzden bununla birleşince daha da deli oldum.

1:05:00

Sabah çayımı içerken muhabbetinizi dinlemeye bayılıyorum ya iyi ki varsınız güzel insanlar.

tancan bey nuri bilge ceylanın çocuklarının youtube kanalı nerede

Bu ne saygısızlık, bu ne densizlik, bu ne terbiyesizlik, neden hala yazılmamış konuşulan konuların dakikaları

Jagten'i beğendim çok açıdan ama eksik bir şey var hissi vardı. Tancan abinin yorumlarını dinleyicince neyin eksik olduğunu anladım. Mads Mikkelsen'in karakterine bu kadar odaklanmak yerine sürenin bir kısmını çocuğun iç dünyası ve aile sorunlarına ayırsa daha çarpıcı ve etkili bir film olabilirmiş.

Uyandığında bunu görmek <3

Geçen hafta yorumumdaki isim önerimi kullandığınız için teşekkürler Sayın CS.. Böbürlenerek izledim bu hafta..

can bey konuların zamanlarını eskisi gibi video açıklamasına ekleseniz çok süper olur

Allah kahretmesin Caribou'da oturup biraz iş yapmak için kulaklıkları takıp oturdum pc başına. Son ses "Batay Yakış Batay Yakış Batay Yakış" sesini duyunca kahkaha attım kahveyi püskürttüm. Bu güncellemeyi almamıştım henüz :D

28:17

47:13

jagten filmini dün izledim ve bunun üzerine konuşmanız çok iyi oldu sevindirdin gral <3

Öğrenci-öğretmen ilişkisi hakkında kendi düşüncelerimi yazmak istiyorum. Özellikle ergenlik dönemi kişilik ve cinsellik gelişimi açısında kritik bir dönem. Ergenler açısından bu dönemde örnek alınacak bir idol arayışı sık rastlanan bir durum. Genellikle bu idol aile içerisinde sağlıklı bir iletişim varsa aile içinden biri olabilir ya da ilgilere göre bu alanda başarılı insanlara yönelim olabilir. (Özellikle bazı genç şarkıcıların hayran gruplarının bu yaş dönemindeki gençlerden oluşması da bu durumun yansımalarından birdir, ergenlikte odalarımızın duvarlarına ünlülerin posterlerini asmamız vb…) Ergen kendini sağlıklı bir şekilde ifade edebileceği bir idol bulamadığında en yakınındaki kişilere dikkatini çevirebilir, özellikle de ailede sağlıklı bir iletişim yoksa veya çevresiyle sağlıklı iletişim kuramayan asosyal bir ergense(Bu kişiler genellikle sosyal hayatta alamadıkları hazzı hayal dünyalarında farklı senaryolar oluşturarak ödünlemeye çalışır.). Bu durumda en yakın aday öğretmendir çünkü her ne kadar bir otorite figürü niteliği taşısa da ders ortamında liderlik vasıflarından kaynaklı “karizmatik” özellikleri olabilir. Derste kullanılan tek bir kelime bile öğrencinin etkilenmesine sebep olabilir. Her ne kadar öğretmen tarafından öğrenci ile kurulan ilişkinin belli çerçevede tutulması gerekse de öğrenci bu çerçeve içinde kalan bir öğretmene de fantezi dünyasında yer verebilir. Ergenlik döneminde bu ilginin cinsel ilgi olarak, romantik ilişki beklentisi olarak ortaya çıkması doğaldır çünkü bu dönemdeki çatışmalar kendini cinsellik üzerinden dışa vurmaya meyillidir. Bu durumda öğretmenin tavrı, öğrencinin bu duygularını fark ettiğinde ona bu durumdan kaynaklı “suçluluk” psikolojisi içerisine girmesine engel olarak aralarındaki ilişkiyi öğrenci-öğretmen ilişkisi olarak tekrar tanımlamaktır. Aksi taktirde suçluluk duygusu öğrencide asosyallik ya da saldırganlık gibi tepkilere neden olabilir. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak çalışmadığım için orada verilen hizmet içi eğitimleri bilmiyorum ama eğitim fakültelerinde bu konuda verilen eğitimin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Özellikle de öğretmenlerin kişisel bilgilerini öğrencilerle paylaşma konusunda(Sosyal medya vb.) kendilerini kısıtlamaları gerektiği bir gerçek çünkü ders içinde öğretmen kimliği baskın olabilir ama sosyal medyada böyle bir sınır yok. Ben psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunuyum. “Psikolojik Danışman” ve “Pedagog” unvanlarını alarak mezun oluyoruz. Okullarda okul psikolojik danışmanı ya da yaygın bilinen haliyle rehber öğretmen olarak çalıştığımız için bu gibi durumlarda öğretmen ve öğrenciye bu doğrultuda danışmanlık yapılabilir.

James McAvoy'un enteresan bir filmi var "Filth" video konusu olabilir izlemelisiniz bence