Рет қаралды 171,075
Yine önemli bir videoyla karşınızdayım! Ne yazık ki, son günlerde insanların hafızası bil hayli körelmeye ve kurumaya başladı. İnsanlar yirmi kere okudukları çok kısa metinleri dahi ezberleyemez veya herhangi bir eşyasını nereye koyduğunu da hatırlayamaz hale geldiler. Öyle ki, günümüzde hafızasından şikâyet etmeyen ve unutkanlıktan dert yanmayan insan bulmak adeta imkânsızlaştı. İşte bu videomda hafızamızı güçlendiren ve beynimizi geliştirip aktif hale getiren bir takım davranışlardan ve peygamberimizin tavsiye ettiği namaz ve dualardan bahsetmek istiyorum.
Hâfıza; öğrenilen şeyleri zihinde koruma ve gerektiğinde hatırlama kabiliyetidir. Tıbbî araştırmalara göre, insan beynine milyonlarca sinir hücresi yerleştirilmiştir. Cenâb-ı Allah, birer vasıta olarak yarattığı bu sinir hücreleri sayesinde insana kütüphaneler dolusu malumâtı öğrenme ve zihinde depolama kuvveti lütfetmiştir.
Hafızayı zayıf düşüren sebepler olduğu gibi, onu kuvvetlendirecek ameller de mevcuttur. Uzmanlara göre, "Beyin çok çalışırsa yorulur" kanaati kesinlikle yanlıştır. Beynin yorulmasının sebebi onu çok çalıştırmak değil, yanlış kullanmak ya da onu âtıl bırakmaktır. Beyin çok çalışmaktan dolayı yorulmaz; aksine çalıştıkça gelişir ve daha verimli hale gelir. Beyni yoran ve körelten çalışmak değil, boş durmak, düşünmemek, tefekkür etmemek ve iş yapmamaktır. Kullanılmayan organların köreldiği gibi hâfıza da doğru bir şekilde sürekli işletilmezse körelmeye başlar.
Hafızayı kuvvetlendirecek amellerin başında düzenli bir hayat, prensipli bir çalışma, boş işlerden uzak kalma, sadece yetecek kadar uyuma, gözlerin haramlardan uzak kalması, dağarcıktaki manevi tıkanıklıkları istiğfar ve zikirle açma, sistemli bir düşünce ve zihni devamlı çalıştırma gibi hususlar gelir. Diğer taraftan, uzmanlar, bazı besinlerin beynin çalışmasını doğrudan etkilediği üzerinde de dururlar. Sabah kahvaltısının beynin performansını artırdığını ve kahvaltı alışkanlığı olmayan kimselerde konsantrasyon kaybı olduğunu belirtirler. Unutkanlığı yenmek ve hâfızayı güçlendirmek için kuru üzüm gibi içinde beynin ana yakıt maddesi olan glikoz barındıran gıdaları da tavsiye ederler.
Mesela; Selef-i salihînden bazıları da hâfızayı güçlendirip unutkanlığı azaltma adına şu hadis-i şerifte tarif edilen dört rekâtlık namaza ve arkasından yapılan şu duaya yönlendirmişlerdir:
Bir gün Hazreti Ali (r.a), Allah Rasûlü'ne gelip Kur'an'ı hâfızasında tutamamaktan yakınır; "Kur'an göğsümden uçup gidiyor. Onu ezberimde tutamıyorum Ya Rasulallah!" der. Bunun üzerine Efendimiz ona, "Cuma gecesinde teheccüd namazına kalk; o vakit, meleklerin şahit olduğu vakittir ve onda yapılan dualar kabul edilir. Şayet o saatte kalkamazsan, gecenin evvelinde veya ortasında kalk ve dört rek'at namaz kıl. Birinci rek'atında Fatiha ile Yasin'i, ikinci rek'atında Fatiha ile Duhan'ı, üçüncü rek'atında Fatiha ile Secde suresini, dördüncü rek'atında ise Fatiha ile Mülk suresini oku. (Bu namaz ikişer rekât ayrı ayrı kılınır) Namazı bitirdiğin zaman Cenâb-ı Hakk'a güzelce hamd ü senâda bulun. Bana ve diğer peygamberlere de salavât getir. Erkek-kadın bütün mü'minler için Allah'tan mağfiret dile. Bu okuduklarının akabinde de şu duayı söyle!”
Allah’ım! Hayatta kaldığım müddetçe bana günahları terk ettirerek merhamet eyle. Faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden razı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi nasip et. Ey göklerin ve yerlerin yaratıcısı olan Yüce Allah’ım! Ey Allah! Ey Rahmân! Celalin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi zorla. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasip et. Ey göklerin ve yerin Yaratıcısı! Celalin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi ve kalbimi açmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasip edersin. Her şeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah’tandır. Ey Ali! Bu söylediğimi üç veya yedi cuma gecesi yap. Allah’ın izniyle duan kabul edilecektir. Beni hak üzere gönderen Allah’a yemin olsun ki, bu duayı yapan hiçbir mümin, duasının kabulünden mahrum kalmadı.”
İbn Abbas (r.a.) der ki: “Allah’a yemin olsun, Hz. Ali (r.a.) beş veya yedi cuma geçtikten sonra tekrar Resûlullah’a (a.s.) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resulü! Önceleri dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onları da unutuyordum. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra istediğimde bir başkasına ondan tek bir harfi kaçırmadan dahi anlatabiliyorum.’ Resûlullah (a.s.) bu söz üzerine Hz. Ali’ye, (r.a.) ‘Ey Ali! Kâbe’nin Rabbine yemin olsun ki sen müminsin!’ dedi.”