Yanlış anlaşılmasın Cübbeli Hocamız belli istişareler sonucu Tek konuşan durumunda... İsmail Hocamızın yeri çizgisi nettir.Sorun yok kardeşler

BİRİLERİNİN SESİ ÇOK ÇIKIYOR DİYE HAKLI OLMUYOR BU YOLUN TÜM BÜYÜKLERİ YERİNE HALİFE SEÇEREK OLUYOR NASILKİ 36. HALKA MAHMUT EFENDİYE VERİLDİYSE 37 DE HASAN EFENDİYE VERİLİMİŞTİR TEK İTİRAZ CÜBBELİDEN GELMİŞ HALİFE DEĞİL VEKİLDİR DEMİŞTİR VEKİLDE ASLIN AYNASIDIR ASIL AHİRETE GİDİNCE YERİNE VEKİL GEÇER ONUN SÖZÜNÜN ÜSSTÜNE SÖZ SÖYLENMEZ ŞİMDİDE HASAN EFENDİ FİKRİ EFENDİYİ HALİFE BIRAKMIŞTIR BİZLERE EMRE İTAAT DÜŞER

Evet Ben de bir şey demiyorum ehli sünnettir falan ama İsraille ticarete karşı değilim diyen bir hoca, Mahmut Efendi Hazretleri de dedi çok Hoca Alim yetiştirdik ama Şeyh yetiştiremedik şimdi belki sıkıntı olmaz ama İlerleyen zamanlarda Süleymancılar gibi olursunuz herhalde daha 1-2 sene bile olmadı vefat edeli darmaduman oldunuz 20-30 yıl sonra ne olur Allah bilir

Aynen oyle

Canım qardaşım Cübbəli Xocamıza güc verən Allahdır. Allah Zaman zaman yetişdirmiş əlhəmdulillah

Aminnn

hâla cubbeli diyorsunn ya efendinin halifelerini hiçe sayan adam kendine gidiyor kafasina gore vekil buluyor. cubbeli efendimizin zamanninda yasaydi bak abartmiyorum ebubekir siddiki tanimayip kafasina gore bir sahabe efendimize tabii olurdu. akilli ol uyan

Allah razı olsun. Bu yolun usulünde kafana göre devlet başkanı seçer gibi toplanıp kişi seçmek yoktur. Bilakis o yolun başındaki kişi işaret eder. İsaret edilen kişi bazen Efendi hazretleri gibi cihan şeyhi olur bazen de seçilen kişi ondan daha zayıf olur. İşaret etmeye delil olarak Kur'an' bir örnek de vardır. *"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra gelecek Ahmed adındaki bir peygamberi müjdelemek üzere geldim” demişti.* (Saf Sûresi 6. Ayet) Peygamberlerin dahi birbirinden üstünlükleri vardır. İlk gelen daha üstündür diye bir kaide de yoktur. Mesela Peygamber Efendimiz (sav) son peygamber olmasına rağmen En üstün Peygamberdir. Kafamız karışmasın. Bu yolun usulune uygun olan kime işaret edildiyse ona tabi olmaktir.

😂 yol uzmanı canım benim doğru eğri yolu biliyor madem yürü ne ona buna takılıyorsun

@@Mirdaf güzel kardeşim dalga geçme . Yazının içinde ayet var. Biraz edepli olalım.

Amin

😂 onun gibi olmazsa kabul değil öylemi

Aminn

Bizim üslubumuz budur, tarikatta Cübbeli hoca nın yaptığı gibi sokak kavgaları yoktur.ekranlardan sayıp sövmek yoktur efendi hazretlerimizin Yolunda

tövbe estağfurullah Cübbeli hoca'mız kadar kibar bir hoca ben görmedim bu yaşıma geldim...​@@kimsekim4148

Yuh yaa senin bu dediklerin resmen iftira

Merak etme kardeş,sizin safta hocada ,bizi tavlamaya çalışıyor...

@@kimsekim4148 İŞİNE BAK İŞİNE CÜBBELİ AHMET HOCA EHLİ SÜNNETİN KALESİDİR GEVŞEK DURANLAR TARAFINI BELLİ ETMEYENLER BERTARAF OLACAKLAR

Ismail Hocam lafi dondurdun durdun bende bişey soylicen sandim cubbeli hocamiz gibi acik konuşsanız ne olur sanki bu kadar kokarkak olmayın

10:32 Râbıta'ya deyindi, Lalegül TV'de program yapıyor. Bence bu 2 delil, Hocamızın nerde durduğunu ispat etmektedir.

😂 aptal değil İsmail hoca cübbeli hocanın kuyruğuna takılsın

​@@MirdafCübbeli İbrahim Hocaefendiyi seçti davulu boynuna astı. Çomağıda kendi eline aldı. Yazmışlar bir yorum da ne kadar da doğru yazmışlar..

​@@Mirdafsen nesin acaba baktın mı hiç aynaya

Vallahi bende anlayamadım

@@Ri41747 kardeş okuyana aga diyoruz , cümlenin sonunu hocam diye bitiyoruz. Biraz okuduğunu anla lütfen

@@leventdogan5519 özür abi kızgınlığa geldi

Estağfurullah bende sert çıktım kusura bakma

Amin Allahım

Ne hale düştünüz

o olmedimi nasil soyluyo?

Evet kalben ruhen

Hocam bende bişey soylicen sandim cubbeli hocamiz gibi acik konuşsanız ne olur sanki bu kadar kokarkak olmayın

Bizde onun yanındaydık tâki , yanlış yola girene kadar Hakikati görüp doğru yola döner inşaallah Kendini zayi etti

​@@muhammedyasirfan4427merak etme sizden hoca..bizi tavlamaya çalışıyor..

İsmailağa cemaatini bölmenize izin vermeyeceğiz

Rabıta hakkında, Mahmud Efendi hazretleri vefat ettikten sonra, ilk zamanlar istişare etmişler ve karar vermişlerdi. Rabıta Mahmud Efendi’ye yapılmaya devam edilecekti. Ben bunu duyunca çok şaşırmıştım. Bu durum bana yanlış gelmişti ama “Madem onlar bir heyet olarak icma etmişler saygı duymak lazım” diye düşünmüştüm. Hakikat şudur ki, tasavvuf ve tarikatta rabıta, hayatta olan mürşid-i kamile yapılır. Rabıta vefat edene yapılmaz. Şayet vefat edene yapılırsa Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e yapmak daha evladır. Diyorlar ki; “Mahmud Efendi hazretleri, İmam-ı Rabbani'den sonra makamı en yüksek insandır.” O halde neden Mahmud Efendi hazretlerine rabıta yapıyorsunuz? Makamı daha yüksek olan İmam-ı Rabbani hazretlerine neden yapmıyorsunuz? Makam olarak daha da ileriye gidelim. Peygamber Efendimize (s.a.v) neden yapmıyorsunuz? Vefat eden bir mürşide rabıta etmek, insanın aciz olduğu bir durumdur. Zira nesiller sonra vefat edeni tasavvur etmek zorlaşır. Bu nedenle tasavvufta şöyle bir kaide vardır: “Diri kedi, ölmüş aslandan daha iyidir.” Evet! Önceki mürşidlerin makamları daha yüksek olabilir ama sen hayatta olanla irtibatlısın. Senin irtibatın onunladır. Zaten rabıta da irtibattan gelir. Dolayısıyla insan hayatta olandan istifade eder. Şimdi hayatta olan Şeyh Hasan Efendi hazretlerine rabıta yapılmasını kabul etmiyorlar. Neden? Şeyh Hasan Efendi’nin (haşa) neyi eksik! Oysa bunlar, Şeyh Hasan Efendi hazretlerinin tırnağı kadar dahi olamazlar. Tırnağı derken abartmıyorum. Gerçekten o fitne çıkaranlar onun tırnağı kadar olamazlar. Geçenlerde İsmailağa Cemaati’nin bir açıklamasını gördüm. Galiba 2007 senesine aitti. 2007'de bir kağıda dökülmüş imzaya alınmış bir belge vardı. Hasan Efendi hazretlerinin, Mahmud Efendi hazretlerinden sonra, onun yerine devam edeceğine dair bir halifelik belgesiydi. Sen bunun adına ister sofilik de, ister vekillik de, ister halifelik de, ne dersen de o önemli değil. Mahmud Efendi hazretleri kendi yerine Hasan Efendi hazretlerini bırakmışsa iş bitmiştir. Bu işin mahiyeti, hakikati ve manası halifeliktir ve mürşidliktir. Mahmud Efendi hazretlerinin vefatından sonra, senin mürşidin Hasan Efendi hazretleridir. Mahmud Efendi hazretleri şu anda hiçbirisinin mürşidi değildir. O vefat etti. Bu dünya Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e kalmadı. Neden bey'at ediliyor? Resul-ü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in makamı haşa Hz. Ebubekir'den daha düşük müydü ki, sahabeler Hz. Ebu Bekir'e beyat ettiler. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den sonra Sahabelerin hepsi Hz. Ebu Bekir'e (r.anhum) beyat etmedi mi? Hz. Ebu Bekir'den sonra Hz. Ömer'e bey'at etmediler mi? Hep böyle olmadı mı? Şimdi bunlar neyi değiştiriyorlar? Neden sinsice davranıyorlar? “Biz Hasan Efendi’ye bağlıyız ama bizim mürşidimiz Mahmud Efendi’dir” diyorlar. Sen ne dediğinin farkında mısın? Senin söylediğin kelimeler birbiriyle çelişkilidir. Kime bağlıysan senin mürşidin odur. Halbuki bu fitne çıkaranlar önceden, “Tek halife Şeyh Hasan Efendi’dir” diyorlardı. Sonra, “Şeyh Hasan Efendi de bizim gibi bir vekildir” dediler. Dikkat edersek, hemen kendi vekilliğini de öne çıkarmış oldular. Sonra Şeyh Hasan Hazretlerinden "GELMESİN" fermanı çıkınca; “Ben de Mahmud Efendi’nin müridiyim, Hasan Efendi de mürididir” dediler ve “O kim oluyor ki bizi tarikattan tard edebiliyor? O bizi bu tarikattan atacak merci değildir” diyerek daha da hadlerini aştılar. Hiç kimse kusura bakmasın, merci Hasan efendi Hazretleridir. Bir mürşid tarikata zarar verdiğini düşündüğü bir kişiyi istediği zaman tard edebilir. Allah hiç kimseyi o duruma düşürmesin. Allah-u Zülcelal bu fitne çıkaranlara da hidayet versin ve ıslah etsin. Kelimeleri o kadar geveliyorlar ki, Allah-u Zülcelal onların tuzaklarını bozuyor. Ayet-i kerimede buyrulduğu gibi; “Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfal; 30) Her ne kadar İsmailağa Cemaati’ni bozmaya, bölmeye çalışsalar da Allah'ın izniyle beceremeyecekler ve başarılı olamayacaklar. Devamı aşağıda...

Sen düzgün olmadıktan sonra senin mürşidin ‘Gavs’ olsa ne olur, ‘Kutup’ olsa ne olur? Öyle değil diye itikadınız bozulacaksa, ilk önce kendi itikadınızı sorgulayın. Siz zaten mürşidinize teslim olamamışsınız. Önemli olan sizin ne yaptığınızdır. Peygamberler dünyanın en şerefli insanları oldukları halde onlara uymayanlar kurtuldu mu? Önemli olan uymaktır, tabi olmaktır. Onun makamı seni ilgilendirmez, onun makamını sorgulamak senin haddine de değildir. Hz. Musa aleyhisselam Allah-u Zülcelal ile konuştuğu için onun meşhur sıfatlarından bir tanesi de ‘Kelimullah’ idi. Bakın diğer peygamberlere o vasıf verilmemişti. Çünkü o daha farklı bir şekilde Allah azze ve celle ile Tur-i Sina'da özel, vasıtasız konuşmuştu. Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ‘Habibullah’ vasfı meşhurdur. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mirac'a çıktı ve Allah-u Zülcelal ile de konuştu ama ona ‘Kelimullah’ vasfı verilmedi. Mürşidine olur olmaz vasıflar yükleyerek fitne çıkaranların planları devam ediyor. Bu sefer Mahmud Efendi hazretlerinin yanındakileri kötülemeye başladılar. Buradaki maksat farklı. Böyle yaparak kendilerine adam devşiriyorlar ve şimdiki Mürşid-i kamil Şeyh Hasan Efendi’nin yanındakileri kötüleyip uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Mahmud Efendi hazretlerinin neredeyse bütün akrabalarına düşmanlık besliyorlar. Hatta, “Akrabalarının Mahmud Efendi hazretlerinin soy ismiyle aynı olmasına bakmayın” diyorlar. Neden bakmayalım? Sen kimsin? Sen kimsin ki, onun evlatlarını ve akrabalarını yok sayıyorsun! Sonra onların hepsini düşman ilan ediyorsun. Elli sene değil, yüz elli sene de onun dizinin dibinde kalmış olsanız ona ihanet ediyorsunuz. Onun evladına ve akrabalarına hürmet etmeyen ona da hürmet etmez. Mürşidlik konusunda Allah dostuna laf atmaya cür'et edenler ve onun makamına dil uzatanlar, vallahi, billahi, tallahi yalan söylüyorlar, kendi menfaati için çalışıyorlar ve o cemaati bozmaya yıkmaya uğraşıyorlar. Şu’cudur, bu’cudur diye insanları kötülersiniz! Peki siz ey fitne ateşini uyandıranlar, siz ne’cisin? Siz bid’at ehliyle oturup sohbet edersiniz, Kur’an-ı Kerim’e haşa “zart zurt” diyen insanla dost olursunuz. İslam’ın özel meselelerini alaya alarak konuşursunuz! Demek ki sizin farklı bir maksadınız var. Demek ki siz fesat çıkarıyorsunuz. Demek ki siz Müslümanları kötülüyorsunuz ve onların bu şekilde değerini itibarsızlaştırıyorsunuz. Siz uydurma hadisleri yayıyorsunuz. Halbuki Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerif’te şöyle buyurmuş: “Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnad ederse cehennemdeki yerine hazırlansın!” (Buhari, İlim, 38) Şimdi burada fitne çıkaranlar, hadisin mevzu olduğu bilindiği halde kendi kitaplarında naklediyor. Hatta o uydurma hadisi mevzu hadisler kitabından naklederek kendi kitabında delil gibi gösteriyor. Bu, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu hadisinin içine giriyor: “Kim, yalan olduğu bilinen bir sözü benim hadisim olarak naklederse, o da yalancıların biridir.” (Müslim, Mukaddime, 1; Tirmizî, İlim, 9/2662) Uydurma bir hadisi bilerek nakleden kimse de Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in adına yalan uyduran kimse hükmündedir. Böyle kimseler, yalancıdır, kezzabtır ve şahitliği de kabul olmaz. Bu insanlar din üzerinden, Allah'tan korkmadan yalanlarla Peygamber Efendimize iftira atarak etrafına insan topluyorlar. Gerçekten çok yazıktır. O fitne ateşinin çemberinde bulunan kardeşlerimizin hiç birisine karşı bizim kalbimizde bir düşmanlık yok. Hepsini biz kardeşimiz olarak görüyoruz ve acıyoruz. Onlara bu konularda uyanık olmalarını tavsiye ediyoruz. Sakın ha sakın fitnecilere aldanmayın, onlara aldanırsanız vallahi ahiretinizi perişan edersiniz. Şimdi; bu fitneciler bu şekilde insanları kötüledikten sonra; kalkıp şimdi ki mürşidlerini yavaş yavaş devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Devam edecek...

Şu anda İsmailağa Cemaati’nde o fitne çıkaranların şehylikle hiç alakası yoktur. Onlar adeta kendilerini şeyh ilan etmek istiyorlar. Halbuki Allah-u Zülcelal onlara öyle bir zat nasip etmiş ki, onun etrafında olup tavsiyelerine uysalar büyük huzur duyacaklar. Keşke bunun farkına varabilseler ama dinlemiyorlar. Dinlemedikleri için de o itiraz haliyle, içlerindeki kin, nefret ve hased onları bitiriyor. Şeyh Hasan Efendi hazretleri ile ilgili bir ittifak var. Bu saatten sonra bunlar Şeyh Hasan Efendi ile ilgili, “O şeyh değildir” diye bin tane delil getirseler, onların delilleri o cenazedeki ittifak kadar kuvvetli değildir. Oradaki Müslümanlar ittifak etmişken, senin onu bozmaya çalışman bir tefrikadır. O malum bazı şahıslar bize de laf attılar. O fitne çıkaranlar, babam Seyda Muhammed Konyevi rahmetullahi aleyh’e de laf attılar. Ben o zaman dahi şunu söyledim. Ben onlara bu şekilde işi kişiselleştirme korkusundan dolayı kılıç çekemem. Hz. Ali üzülür. Bana tükürdükleri zaman ben kılıcımı geri çektim. Ben o zamandan bu yana onlara tek bir laf söylememiştim. Hakikati söyleme babında, o zamanın gündemiyle alakalı bir hakikat vardı. Onlarla ilgili müminleri uyarmam gerekiyordu. Uyardım ve sonra konuyu kapattım çünkü ben şundan korktum. Hz. Ali bir kâfiri yere sermiş. Kılıcını çekip öldüreceği zaman, kâfir ona tükürmüş. Hz. Ali radıyallahu anh o kâfiri bırakmış ve öldürmemiş. Kâfir, "Neden beni öldürmedin?" diye sorunca, Hz. Ali şöyle demiş: "Seni Allah için öldürecektim fakat bana tükürdün, hiddete geldim. Nefsimin hissesi karıştığı için seni öldürmedim." Ben de İslami bir konuyu anlatırken onlar şahsileştirdiler. Direkt bana ve babama laf attılar. Baktım ki iş nefse dönecek. “Bizim işimiz bu değildir” diyerek kılıcı çekersem Hz. Ali üzülür diye düşündüm ve çekildim.

Tarihte Fitnelerin Benzerlikleri, İsmailağa Cemaatinde çıkarılmaya çalışılan FİTNE ile ilgili Allah azze ve celle ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِن۪ينَ “Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir.” (Zariyat; 55) Allah azze ve celle başka bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: “(Ey Muhammed!) Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşte onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk. Hani onlardan bir topluluk demişti ki: “Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?” Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi. Onlar kendilerine hatırlatılanı unutunca, biz de kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık. Zulmedenleri yoldan çıkmaları sebebiyle şiddetli bir azapla yakaladık. Yasaklandıkları şeylerden vazgeçmeye yanaşmayınca da onlara “aşağılık maymunlar olun” dedik.” (Araf; 163-167) İyi dikkat edelim! Ayet-i kerimede kurtuluşa erenlerden bahsediliyor ve Allah-u Zülcelal, “Kötülükten alıkoymaya çalışanları kurtardık!” buyuruyor. O tavsiyede bulunanlar yani Allah-u Zülcelal'in emir ve yasaklarını bildirenlerin kurtulduğunu beyan ediyor ama diğer salihlerden hiç bahsetmiyor. Demek ki biz, gözümüzün önünde kardeşlerimiz cehenneme doğru yol alırken; onlara hakikati hatırlatmazsak, nasihat etmezsek, uyarmazsak onlara zulmetmiş oluruz. Öyleyse hakkı anlatmak bizim görevimizdir. Üç beş günlük bir dünya hayatında hiç kimsenin ne övgüsü ne de yergisi bize fayda ya da zarar vermeyecektir. Müslüman kardeşlerimizi gerçekten sevmek; ne pahasına olursa olsun onlara dürüstçe davranmak ve onlar için nasihat edip hiç kimsenin kınamasına aldırış etmemektir. Bu dünyada bize faydalı olan ameller; ahiret gününe götürebileceğimiz güzel ameller ve iyiliklerdir. Şimdi günümüzde çok büyük bir fitne var. Allah-u Zülcelal bizi her türlü fitneden ve insanların şerrinden muhafaza etsin. Fitneler tarih boyunca birbirine çok benzemiştir. Şimdi sahabe efendilerimizin olduğu dönemden bir örnek vereceğim. Daha sonra o dönemde yaşanan bu örnek ile şu an İsmailağa Cemaati üzerinde olan fitneye değineceğiz. Günümüzde yaşanan bu fitne karşısında ne yapmamız, nasıl davranmamız gerektiğine dair tefekkür edeceğiz. Ben burada olayların işleyişi ile alakalı kıyaslama yapacağım, Yahudilik yönüyle değil. Şimdiki fitne çıkaranlar ve fitneye alet olanlar da Müslümanlardır ve onlar da bizim mümin kardeşlerimizdir. Ama bir fitneye alet olup aldanmaları bizi de üzmektedir. Allah için onları uyarıyoruz. Gittikleri fitne yolunun çok çirkin ve çirkef olduğunu hatırlatıyoruz. Şimdi ashab-ı kiram dönemine gidelim. Geçmiş ve günümüzdeki fitnelerin nasıl birbirine benzediğine iyi dikkat edelim. Abdullah bin Sebe Yemenli bir Yahudi idi. Bu kişi Müslüman görünerek Basra'ya geliyor ve diyor ki: “Hz. İsa dünyaya gelecekse Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de tekrar yer yüzüne inecek. Onun gibi büyük bir insan nasıl gelmez? Hz. Ali de O’nunla birlikte gelecek ve dünyayı küfürden kurtaracak… Ayrıca hilafet Hz. Ali’nin hakkı idi. Diğer üç halife, onun hakkını elinden zorla aldı.” Abdullah bin Sebe, bu ve buna benzer fikirlerini insanlar arasında yaymaya çalıştı fakat kabul görmedi ve Basra’dan kovuldu. Basra'dan kovulunca Kufe'ye gitti. Kufe’de de fitnelerine devam etti. Orda da kabul görmeyip kovuldu. Sonra Şam'a gitti ve ordan da kovuldu. En son Mısır'a gitti. Mısır’da, kendisini ehl-i beytin aşığı olarak tanıtarak, kendi gibi fitneci insanları etrafına topladı. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra en üstün kişi Hz. Ali'dir diyerek bu fikri insanlar arasında yaymaya başladı... Devamı yorumda

@@sinantopcu8411 bak seen, kendini böyle mi kandırıyorsun sen, kıyamam sana, kimler kandırdı seni, gel ben sana gerçekleri öğreteyim, kelime geveleyen kendin olduğun için senin gibi çorba yapmaktansa maddeler halinde yazacağım, 1. Rabıta ŞEYHE YAPILIR bidefa bunu öğren, bahsettiğin İmam Rabbani Hazretleri mektubatta hatta o şeyh mücedditse, vefat etse dahi ona yapılmaya devam edilir demiştir, 2. Şeyh vefatından önce Allahın ilhamı ile HALİFE şudur der, Şahı nahşıbend ks daha çocukken önceki şeyh dediği gibi veya Mevlananın 3 kere yüksek sesle ilan ettiği gibi. Eğer Halife işaret edilmediyse artık o yolda şeyhlik ile yürüme bitmiştir, o yol artık vekiller vasıtası ile yürür, Mahmut Efendi hz leri sizin sağır kulaklarınız duymasa da 50 kez bunu söylemiştir. 3. Rabıtada bu durumda önceki şeyhe devam eder, göremeyenler de anlatılanlardan tasavvur yoluyla Rabıtasına devam eder, senin gibi teknolojiden bihaberler de bu şekilde rabıta yapabilir, dilersen buraya yazmayı becermişsin ya, orada yukarıda büyüteç var bak ona basıp mahmut efendi yazarak dilediğin kadar izleyebilirsin 3. ASIL SİZİN bu fitneleri çıkaracağınızı bilen Mahmut Efendi hz leri, Hasan Efendiyi yanında çağırmış ve kendisine yazdırmıştır ki benden sonraki VEKİL mustafa Efendi o olmazsa Hasan Efendidir. 4. Hasan Efendi Hazretleri 2 yıl boyunca 5 dk da bir rabıtayı size yapsak diye sorulmasına rağmen HAYIR demiştir, çünkü o ks sizin gibi Mevlanın iradesini kendi iradesinin gerisinde sayanlardan değildi ama sizden mahşerde hakkını alacak! 5. Hatta kendisinin ben Rabıtayı Efendiye yqpıyorum, siz de ona yapın dediğini Abdülhalık kendisi itiraf etmiştir 6. Geçen senenin bir kaydında Salih topçu anlatıyor, hasan efendiye gittik, efendi hz lerinin vefatından hemen sonra, dedik rabıta kime devam edecek, eskisi gibi olacak dedi, orada oğlu vardı, baba yani Efendiye mi devam edecek dedi, evet anlamında başını öne salladı dedi, şimdi o Salih Topçu Rabıtayı bozanların başını çekiyor. 7. Siz hem Efendi Hz lerini hem Hasan efendiyi kendi zekanızla tartarak kendinizi önde görme gibi zehirli bir zoka yutmuşsunuz, oysaki onlar Allahın yönlendirmesi ile hareket eden velilerdir, tövbe edin, dünya çıkarı için yapıyorsanız kabri düşünün ve mahşere kalktığınızda tüm Allah dostlarını düşmanınız olarak bulmaktan korkun!

Fitneci

Siz akilli biri olarak peygamber efendimizin sünnetine uyan kisiyi bulabilirsin simalarina baksan yine anlaşılıyor

Aminnn

Kalbin körelmiş. Biraz daha içine dön düşün