Şey var, sessizce izleyip yorum yapmadan ayrılan insanlar. Aytuğ'u yeraltından notlar'dan beridir takip ederim. Ve her videonun sonunda yorumlara şöyle bir göz gezdirip kaçmadan aklıma o insanlar gelir. Yorum okumaya veya yapmaya tahammülü olmayan insanlar. Sadece dinleyen, izleyen ve gözleyen. Hani bu yorumu görürseniz şayet, size güzelinden bir tebessüm yolluyorum. Esenlikler.

Dertleşme kısmı belki de KZfaq da izlediğim en anlamlı kısımdı. İçimi, dışımı, zihnimi yansıtan müthiş bir sekans. İyi ki varsın. İyi ki yazar değilsin yazmak zorundasın. Emeklerinize sağlık. Harikasınız.

Aytuğ bey anlattığınız çoğu şey maalesef tamamen yanlış. Hatta doğrulardan çok ama çok uzaktalar. Ülkemizde sanat tarihi ilkokul ve lisede öğretilmediği için yanlış bilginin yayılma hızı da akıl almaz oluyor. Özel olarak bir yıl boyunca Michelangelo çalışmış, üzerinde bir kitap yazmış biri olarak sizi doğru kaynakları okumaya ve doğru bilgileri yaymaya davet ediyorum. Bu videonun gerçekten büyük orada düzeltilmesi gerekiyor. 116 bin kişinin izlediği bir videoda bu kadar yanlış bilgi verilmesi beni inanılmaz şaşırttı. Bu videolar yüzünden bizim çalışmalarımız, meslek saygınlığımız da görmezden geliniyor. Ben doğrusunu anlattığımda sizin anlattığınız mitleri önererek ve videolarınızı tavsiye kaynak gösteriyor, bizi ciddiye almıyorlar. Bu arada Michelangelo bağnaz derecesinde dindar bir insandı, inançları gereği yıkanmazdı ama siz onu ateist gibi göstermişsiniz. Michelangelo'nun tanrıyı bir beynin içine yerleştirme nedeni asla böyle açıklanamaz. Daire formlarının altı, üstü, sağı solu yoktur. bu yüzden en eski inançlardan Rönesans dönemine gelene kadar dairesel ve yuvarlak semboller tanrıyı ve öte alemleri anlatmak için kullanılır. Bunun da temeli güneş ve ay dinine dayanır. Michelangelo'nun bunu bir beyinden model alarak yaptığına dair hiçbir yazılı kaynak bulamazsınız. Akademide, Üniversitelerde asla böyle bir bilgi verilmez çünkü yoktur. Bir efsanedir, asla kanıtlanmamıştır. Daha düzeltilmesi gereken çok fazla şey var. Sanat tarihini sanat tarihçilere bırakın demiyorum böyle içerikler sanat tarihine merakı elbette arttıracaktır. Ancak Prof. Dr. Nilüfer Öndin gibi, Bruno Nardini gibi, Daniel Aresse gibi, Özkan Eroğlu gibi sanat tarihçilerinin kitaplarından yola çıkılarak araştırmalar yapılır ve bu yönde videolar hazırlanırsa çok daha iyi olur. Sağdan soldan uydurma hikayeler zaten bu konuda fazlasıyla eksiği olan gençlerimizi yanlış yönlendirmekten başka bir işe yaramaz. Dikkate alırsanız çok sevinirim. Selamlar.

Ben hayatta özgürlüğün kendimizi neler uğruna kısıtlayacağımızı seçebilmekten geçtiğini düşünüyorum. Anlamlı bulduğum bir şey uğruna kendimi kısıtlamak beni daha da özgür kılabilir.

14 dakika çok az :(

İnsan ailesinden görmediği şeyi başkasına gösteremiyor... Bir şekilde gösterirse de kendini sahtekar gibi hissediyor...

İnsan her şeyden çok ait olmak istiyor. bir yere, bir şeye ya da bir kişiye. Aslında dünyada çok az insan buna sahip. çoğumuz kurum tutmuş toz gibi bi yerlere yapışık, kimimiz rüzgardaki kum tanesi gibi. Gerçekten ait olan insanın merak eden insan olduğunu düşünüyorum. Bir insan bir şeyden ne kadar uzaklaşır ne kadar koparsa onu o kadar az merak ediyor, tıpkı sizin hiçbir şeyi merak etmiyorum demeniz gibi. Umarım merak duygusunu kaybetmiş olan herkes onu tekrar bulur

Giyinip dışarı çıkmak istiyorum. Sinemaya gitmek. Ordan bir kahve dükkanına oturup kahve içip yarınki hasta dosyası sunumumu hazırlamak. Ama bu kadar basit zevkleri bile ay sonunu düşünerek lüks gibi görüp vazgeçiyorum. 21 yaşındayım ben.. 21.. Bu kadar berbat ve sığ bir hayatı hak etmeyecek yaşta..

Yaşayamıyor, ölemiyor ve bilemiyoruz. Açıp seni izliyoruz…

samimiyetiniz çok kıymetli... insan insanın ilacıdır derler, biz sizi dinliyoruz "yalnız değilmişim " diyoruz... siz yorumları okuyor "yalnız değilmişim" diyorsunuz... kirpiler gibi hem uzak hem yakınız...

Bilmezler yalnız yaşamayanlar,

Kalbime koca bir taş oturdu sanki bölüm bittikten sonra.

Kimse planlamadı gelişini dünyaya, sen niye kafa yoruyorsun varoluşuna. İşin gücün yaşamak, hepsi bu..

ben de İskender'le tanışmamı anlatayım.

Tesadüfe bak. 2 gün önce canımın sıkkın olduğu bir sabah, Aytuğ Ağabey'in de sunucusu olduğu Ali Ata Bak isimli video serisini ilk kez gördüm. Hemen rastgele bir bölüm seçtim. Seçtiğim bölümde ise Küçük İskender Bey vardı. Onu dinlemekten çok keyif almıştım. Yaşı genç diye hayatta mıdır diye bile sormamıştım. Allah rahmet eylesin, ışıklar içinde uyusun.

"Yüreğini kolla, Aurelino" dedi,

İzlerken, içimdeki beni hiç terk etmeyen yalnızlığı benim bile yapamayacağım kadar iyi anlatması belki o kadar da yalnız değilimdir, değilizdir dedirtti. Teşekkürler.

Aytuğ hocam harikasınız. Sizi dinlerken ufkum 5 katına çıkıyor.

Sana sarılasım geldi, besbelli acıdığımdandı bu… hiçbir şey başaramamış biri olarak hayranlıkla izlediğim kişiye acıdım sonra, sonra kendime kızdım bre densiz sen kim oluyorsun da acıyorsun birilerine acınacak halinle… sonra kendime sarılasım geldi kendime acıdım. Acımakla geçecek bu ömür ve bu acımaklar galiba benim tepeye bir türlü vardırmadığım yüküm.

‘İnsan ailesinde görmediği şeyi bir başkasına veremiyor’ wowwwww ne güzel bir sözmüş