S.a hangi Türkçe meali dinliyorsunuz acaba. İndirme linki verirmisiniz

Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh Elhamdulillah, ve'salatu ve'Selamu 'ala Rasulillah “ﷺ". Degerli Mehmet hoca nin yaptigin da ben sahsen dogruluk gormuyorum. Yorumumu buraya yaziyorum ki daha fazla insan gorsun ve nedenini aciklayayim diye in sa Allahu Te'ala. 1.- Degerli Mehmet hocamiz bahsediyor ki ben Kur'an-i Kerim'e ters olan hicbir hadise inanmam ve haklida. Hicbirimiz boyle birseye inanmamaliyiz ve desteklememeliyiz. Sorun suradadir ki; bu bahsedilen hadisler 'Isa ('aleyhisSelam) in yeryuzune tekrar inmesi olsun, ve bazi diger hadisler olsun arab colunun yesermesi gibi ( ve yakin zamanda gerceklesti ki bu, bu hadisin dogruluguna bir kanittir) , cogu Sahih hadis kaynaklarindan gelmektedir. Hocanin dogru saydigi Cibril ('aleyhisSelam) hadisi denilen hadiste dahi peygamber efendimiz (ﷺ) "Cevap veren, soru sorandan daha iyi bir bilgiye sahip değildir." diye aciklamasindan sonra "Ama ben sana onun alametlerinden haber vereceğim." diyerek kiyametin alametleri ile alakali bilgi vermektedir. Eger Mehmet hoca bu hadisi dogru olarak kabul ediyor ise, ki ornek gostermesi kabul ettigi anlamina gelir, bir kismini inkar etmesi cok aykiri ve anlamsiz bir gorus olur. 2.- Insanimizin cogunun bilmedigi ve benim de Allah Subhanehu ve Ta'ala bana Lutfundan bulunmadan once bilmedigim ama Elhamdulillah zamanla ogrendigim bazi konulara sizle paylasmam gerekiyor. Gunumuzden bugune gelen hadislerin degerlendirilmesi peygamberimizin “ﷺ" vefatindan sonra Hz. Omer'den "r.a" sonraki doneme kadar sahabeden sahabeye aktarilarak ogreniliyordu. Sahabeler yazili hadisi ve Kur'an-i Kerim'i yakmistir ve bunun nedeni insanlarin bunlari kotu amacla kullanip degistirmeye yonelik olan korkularidir. Hz. Osman (r.a) doneminde ortaya cikan fitneden sonra bu sikinti iyice ciddiye binmistir. Bunlarin sonucunda zaten peygamber efendimiz “ﷺ" tarafindan ezberletilen hadisler, ileriki zamanlarda ciddi bir titizlikle alimler tarafindan hadis ilmi denilen, cok saglam bir ilim ortaya koyarak bunlari dokuman haline getirmislerdir. Eger hadislerin degistirilmesi ile ilgili suphesi olanlar varsa, savaslar gibi veya, Yezid'in Medine'yi isgalinden veya ondan once ortaya cikan buyuk fitnelerden dolayi olsun, bu olaylarin kitaplarimizda gecen ve sahih diye nitelendirilen hadislerin dogruluguna zarar verme olasaligi cok dusuktur. Soyleki; Hadis ilmi o kadar onemli ve titizlikle calisilmis bir emektir ki, bir hadisin sahih veya hasen veya zayid diye degerlendirilmeden once cok buyuku bir arastirmaya tabi tutulmasi gerekir. Bunlardan en onemlileri; • Her bir hadisin doğuşunu çevreleyen koşulların incelenmesi", yani hadisin neden söylendiği; • Hadislerde bulunan alışılmadık kelimelerin "bir tür hadis sözlüğü" sağlayan eserleri olan gharib al-hadith'in incelenmesi; • Bir hadisin metnindeki ve/veya zincirindeki eksiklikleri inceleyen ilel-i hadis çalışması; • Hadis çelişkilerini uzlaştırmaya çalışan el-hadis-i muhtelif çalışması; • Hadislerdeki çelişkileri uzlaştırmaya çalışan, ancak çelişen hadislerden hangisinin diğerini nesh ettiğini belirleyerek, hadislerde nesih veya nasih ve mensuh çalışması; • "Peygamber efendimizin “ﷺ" (onu) söylemedeki niyetini açıklamaya" çalışan hadislerin tefsiri olan şerh-i hadis çalışması; • ʿIlm cerḥ wa taʿdīl (yaralama ve düzeltme) çalışması, hadis râvilerinin güvenilirliğini, eksikliklerini ve faziletlerini tasdik etmeye çalışan; • Hadis râvilerinin incelenmesi, râvilerin biyografilerini ve altına düştükleri farklı kategorileri sağlayan ilm-i ricâl (insan bilimi ki bunun cok onemli olup, hakkinda ciltlerce kitap vardir). Belirtmek istedigim nokta sudur ki, yuzyillardir gelip gecen, yuzbinlerce alimin ihtilaflida olsa genel olarak ortak bir gorus gosterdigi sahih diye belirlenen bu hadislerin, Mehmet hoca tarafindan Kur'an-i Kerim'e uymuyor diye nitelendirilmesi dogru ile ortusmez. Bahsedilen ayetlerin hicbiri kiyamet alametlerinin olmadigi hakkinda bir kanit niteliginde degildir. Mehmet hoca sadece bir Tefsir profosoru olarak kendi yorumunu yapmistir. Bir ayetin tefsirini normal bir insanin kendine gore yapmasi dogru degildir, bunun arkasinda yatan onemli bir ilim vardir ve Allah Subhanehu ve Te'ala 'nin de Kur'an-i Kerim de belirttigi gibi bilinmiyor ise ehline sormak gerekir. Bilinmesi gereken sudur ki Allah Subhanehu ve Te'ala soyle buyurmustur; Yolun doğrusu kendine apaçık belli olduktan sonra Resûlullah’a karşı çıkan ve müminlerin yolundan başkasını izleyen kimseyi saptığı yönde bırakırız ve onu cehenneme atarız. Orası varılacak ne kötü bir yerdir! 4, 115 Ve Genellikle Islam alimlerinin fikir birliginde oldugu bir seyi inkar etmek dogru degildir. Sadece denilebilir ki ben buna katilmiyorum. Degerli Mustafa Hocamizin aciklamasi sadece kendi bir gorusudur ve bunca titizlikle bize ulasan cogu sahih hadisi Kur'an-i Kerim'e ters oldugunu idda ederek dogru olmadigini dusunmesidir. Halbuki bu hadisler de Kur'an-i Kerim'e aykiri bir sey yoktur. Peygamber efendimizin “ﷺ" bize bu alametleri bildirmesinin hikmetlerinden birincisi, onun peygamberliginin bizlere ve Musluman olmayanlara bir kanittir. Ikincisi, bazi ummeti sikintiya sokabilecek olan Deccalin gelmesi gibi veya benzeri fitnelere karsi, gerceklestikleri zaman tedbirli olunup yanlis yola dusulmemesidir. Peygamber efendimiz “ﷺ" hicbir zaman kiyametin vaktini bildigini idda etmemis, zamanini bilmedigini soylemistir. Bir seyin yakin veya uzak oldugunu bilmemek, onun alametlerini bilmemek anlamina gelemez. Bir insan arabasi ile bir noktaya dogru yola cikmis ise, hangi yollardan gececegini bilmesi ile o noktaya ne zaman varacagini bilmesi cok ayri seylerdir. Peygamber efendimiz “ﷺ" bize sadece trafik isaretlerinden bahsetmis ve bunlarin dikkate alinmasi gerektigini soylemistir. Ayrica, Allah Subhanehi ve Te'ala ' nin peygamber efendimize “ﷺ" tek vahyi veya gaybdan haberi Kur'an-i Kerim degildir. Peygamber efendimizin “ﷺ" dedigi gibi; Ben sizin gormediklerinizi gorur, isitmediklerinizi isitirim. Gök gıcırdamaktadır ve gıcırdamalıdır çünkü onda dört parmak kadar boşluk yoktur ki orada Allah'a secde eden bir melek olmasin. Allah'a yemin olsun ki, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlar, yataklarınızda kadınlardan hoşlanmaz, sokaklara çıkıp Allah'tan yalvarırdınız. 3.- Zuhruf suresinde 61. ayetinde; Ve şüphesiz O, kıyâmetin kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol da budur. Buradaki ""o zamiri cogu tefsiciler tarafindan Hz. 'Isa (AleyhisSelam) in gelisi olarak tefsir edilmistir ki kiyamet alemetlerinden biridir. Bunu destekleyen cokca sahih hadis vardir ama Mehmet hoca sahih hadisleri, Ibni Kesir gibi unlu tefsircilerin yorumlarini, sahabenin tefsirlerini red ederek kendi gorusunu ileri surmustur. Ikinici olarak Allah Subhanehu ve Te'ala Kehf suresinde soyle buyurmustur; 93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. 94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?"(12) 95. Zülkarneyn, "Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım" dedi. 96. "Bana (yeterince) demir madeni(13) getirin" dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, "körükleyin!" dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, "Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım" dedi. (13) Kur'an'da "zübera'l-hadîd" şeklinde geçen ibare "demir parçaları", "demir kütleleri" diye çevirilmiş ise de biz "demir madeni" diye çevirmeyi tercih ettik. 97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler. 98. Zülkarneyn, "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir" dedi. 99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz. Mehmet hoca buradaki Ye'cuc ve Me'cuc'un yeryuzunde fesad cikaran insanlar icin bir genel terim oldugundan bahsetmistir. Halbuki bu ayetlerde ve sahih hadislerde o kadar aciktir ki, Ye'cuc ve Me'cuc bir kavimdir ve Hz. Zulkarneyn tarafindan onlerine duvar insa edilmistir, ve kiyamet gunu bu duvari yikacaklardir. Enbiya suresinde Allah Subhanehu ve Te'ala kiyametin kopmasi ile ile ilgili yaklasmak olan ٱقْتَرَبَ kelimesini kullanmistir ki, bu kiyametin daha kopmadigi, ve bu kavmin onunun acilmasinin bir alamet oldugunu anlamina gelir. Bu gorusde sahih hadislere uygundur. 96. Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. 97. Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler. devami assagida karakter sayisi yetmedi.

Sonuc olarak degerli kardeslerim demem odur ki, Mehmet Hoca kiymetli bir hocamizdir ve niyetinin temiz oldugunu dusunuyorum. Ama gercek su ki, onun suphe duydugu konular coktan ele alinmistir. Bu hadisleri toplayan buyuk Buhari, Muslim, Tirmizi ve nicesi gibi buyuk alimlerin bu hadisleri toplarken ve bunlari zayif, iyi ve sahih diye degerlendirken, peygamber efendimizden “ﷺ" ve sahabelerden ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) ve tabiinden sozler aktarirken Mehmet hocanin edindigi Kur'an-i Kerim'e aykiri olma dusuncesini gozden gecirmemis olmalari soylenebilecek bir soz degildir. Bizim namazdan zekatina, hacdan genel hayat konularina kadar edindigimiz bir cok bilgi Kur'an-i Kerim'in yani sira bu hadislerden bize ulasmaktadir. Hadis ilmi cidden Musluman olmayanlarin bile ovgude bulundugu buyuk bir ilimdir. 4 buyuk imamin ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) yuzbinlerce alimi icine alan kurdugu 4 Islamik dusunce okulunun arkasinda Kur'an Kerim ile beraber hadisler cok onemli bir rol oynamaktadir. Bu hadisler ve mezhebler ummet icin bir ayrilik ve bolunme degil, bir Allah Subhanehu ve Ta'ala tarafindan bir rahmet ve yol gostericidir. In sa Allahu Te'ala yazim duruma netlik kazandirmis, ve size ve bana faydali olmus, Allah Subhanehu ve Te'ala ya bizi daha cok yaklastirmistir. Allah Te'ala bizleri affetsin ve bizlerden razi olsun. Amin Ve Allah Subhanehu ve Te'ala her durumu en iyi bilendir. Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh Elhamdulillah, ve'salatu ve'Selamu 'ala Rasulillah “ﷺ". Degerli Mehmet hoca nin yaptigin da ben sahsen dogruluk gormuyorum. Yorumumu buraya yaziyorum ki daha fazla insan gorsun ve nedenini aciklayayim diye in sa Allahu Te'ala. 1.- Degerli Mehmet hocamiz bahsediyor ki ben Kur'an-i Kerim'e ters olan hicbir hadise inanmam ve haklida. Hicbirimiz boyle birseye inanmamaliyiz ve desteklememeliyiz. Sorun suradadir ki; bu bahsedilen hadisler 'Isa ('aleyhisSelam) in yeryuzune tekrar inmesi olsun, ve bazi diger hadisler olsun arab colunun yesermesi gibi ( ve yakin zamanda gerceklesti ki bu, bu hadisin dogruluguna bir kanittir) , cogu Sahih hadis kaynaklarindan gelmektedir. Hocanin dogru saydigi Cibril ('aleyhisSelam) hadisi denilen hadiste dahi peygamber efendimiz (ﷺ) "Cevap veren, soru sorandan daha iyi bir bilgiye sahip değildir." diye aciklamasindan sonra "Ama ben sana onun alametlerinden haber vereceğim." diyerek kiyametin alametleri ile alakali bilgi vermektedir. Eger Mehmet hoca bu hadisi dogru olarak kabul ediyor ise, ki ornek gostermesi kabul ettigi anlamina gelir, bir kismini inkar etmesi cok aykiri ve anlamsiz bir gorus olur. 2.- Insanimizin cogunun bilmedigi ve benim de Allah Subhanehu ve Ta'ala bana Lutfundan bulunmadan once bilmedigim ama Elhamdulillah zamanla ogrendigim bazi konulara sizle paylasmam gerekiyor. Gunumuzden bugune gelen hadislerin degerlendirilmesi peygamberimizin “ﷺ" vefatindan sonra Hz. Omer'den "r.a" sonraki doneme kadar sahabeden sahabeye aktarilarak ogreniliyordu. Sahabeler yazili hadisi ve Kur'an-i Kerim'i yakmistir ve bunun nedeni insanlarin bunlari kotu amacla kullanip degistirmeye yonelik olan korkularidir. Hz. Osman (r.a) doneminde ortaya cikan fitneden sonra bu sikinti iyice ciddiye binmistir. Bunlarin sonucunda zaten peygamber efendimiz “ﷺ" tarafindan ezberletilen hadisler, ileriki zamanlarda ciddi bir titizlikle alimler tarafindan hadis ilmi denilen, cok saglam bir ilim ortaya koyarak bunlari dokuman haline getirmislerdir. Eger hadislerin degistirilmesi ile ilgili suphesi olanlar varsa, savaslar gibi veya, Yezid'in Medine'yi isgalinden veya ondan once ortaya cikan buyuk fitnelerden dolayi olsun, bu olaylarin kitaplarimizda gecen ve sahih diye nitelendirilen hadislerin dogruluguna zarar verme olasaligi cok dusuktur. Soyleki; Hadis ilmi o kadar onemli ve titizlikle calisilmis bir emektir ki, bir hadisin sahih veya hasen veya zayid diye degerlendirilmeden once cok buyuku bir arastirmaya tabi tutulmasi gerekir. Bunlardan en onemlileri; • Her bir hadisin doğuşunu çevreleyen koşulların incelenmesi", yani hadisin neden söylendiği; • Hadislerde bulunan alışılmadık kelimelerin "bir tür hadis sözlüğü" sağlayan eserleri olan gharib al-hadith'in incelenmesi; • Bir hadisin metnindeki ve/veya zincirindeki eksiklikleri inceleyen ilel-i hadis çalışması; • Hadis çelişkilerini uzlaştırmaya çalışan el-hadis-i muhtelif çalışması; • Hadislerdeki çelişkileri uzlaştırmaya çalışan, ancak çelişen hadislerden hangisinin diğerini nesh ettiğini belirleyerek, hadislerde nesih veya nasih ve mensuh çalışması; • "Peygamber efendimizin “ﷺ" (onu) söylemedeki niyetini açıklamaya" çalışan hadislerin tefsiri olan şerh-i hadis çalışması; • ʿIlm cerḥ wa taʿdīl (yaralama ve düzeltme) çalışması, hadis râvilerinin güvenilirliğini, eksikliklerini ve faziletlerini tasdik etmeye çalışan; • Hadis râvilerinin incelenmesi, râvilerin biyografilerini ve altına düştükleri farklı kategorileri sağlayan ilm-i ricâl (insan bilimi ki bunun cok onemli olup, hakkinda ciltlerce kitap vardir). Belirtmek istedigim nokta sudur ki, yuzyillardir gelip gecen, yuzbinlerce alimin ihtilaflida olsa genel olarak ortak bir gorus gosterdigi sahih diye belirlenen bu hadislerin, Mehmet hoca tarafindan Kur'an-i Kerim'e uymuyor diye nitelendirilmesi dogru ile ortusmez. Bahsedilen ayetlerin hicbiri kiyamet alametlerinin olmadigi hakkinda bir kanit niteliginde degildir. Mehmet hoca sadece bir Tefsir profosoru olarak kendi yorumunu yapmistir. Bir ayetin tefsirini normal bir insanin kendine gore yapmasi dogru degildir, bunun arkasinda yatan onemli bir ilim vardir ve Allah Subhanehu ve Te'ala 'nin de Kur'an-i Kerim de belirttigi gibi bilinmiyor ise ehline sormak gerekir. Bilinmesi gereken sudur ki Allah Subhanehu ve Te'ala soyle buyurmustur; Yolun doğrusu kendine apaçık belli olduktan sonra Resûlullah’a karşı çıkan ve müminlerin yolundan başkasını izleyen kimseyi saptığı yönde bırakırız ve onu cehenneme atarız. Orası varılacak ne kötü bir yerdir! 4, 115 Ve Genellikle Islam alimlerinin fikir birliginde oldugu bir seyi inkar etmek dogru degildir. Sadece denilebilir ki ben buna katilmiyorum. Degerli Mustafa Hocamizin aciklamasi sadece kendi bir gorusudur ve bunca titizlikle bize ulasan cogu sahih hadisi Kur'an-i Kerim'e ters oldugunu idda ederek dogru olmadigini dusunmesidir. Halbuki bu hadisler de Kur'an-i Kerim'e aykiri bir sey yoktur. Peygamber efendimizin “ﷺ" bize bu alametleri bildirmesinin hikmetlerinden birincisi, onun peygamberliginin bizlere ve Musluman olmayanlara bir kanittir. Ikincisi, bazi ummeti sikintiya sokabilecek olan Deccalin gelmesi gibi veya benzeri fitnelere karsi, gerceklestikleri zaman tedbirli olunup yanlis yola dusulmemesidir. Peygamber efendimiz “ﷺ" hicbir zaman kiyametin vaktini bildigini idda etmemis, zamanini bilmedigini soylemistir. Bir seyin yakin veya uzak oldugunu bilmemek, onun alametlerini bilmemek anlamina gelemez. Bir insan arabasi ile bir noktaya dogru yola cikmis ise, hangi yollardan gececegini bilmesi ile o noktaya ne zaman varacagini bilmesi cok ayri seylerdir. Peygamber efendimiz “ﷺ" bize sadece trafik isaretlerinden bahsetmis ve bunlarin dikkate alinmasi gerektigini soylemistir. Ayrica, Allah Subhanehi ve Te'ala ' nin peygamber efendimize “ﷺ" tek vahyi veya gaybdan haberi Kur'an-i Kerim degildir. Peygamber efendimizin “ﷺ" dedigi gibi; Ben sizin gormediklerinizi gorur, isitmediklerinizi isitirim. Gök gıcırdamaktadır ve gıcırdamalıdır çünkü onda dört parmak kadar boşluk yoktur ki orada Allah'a secde eden bir melek olmasin. Allah'a yemin olsun ki, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlar, yataklarınızda kadınlardan hoşlanmaz, sokaklara çıkıp Allah'tan yalvarırdınız. 3.- Zuhruf suresinde 61. ayetinde; Ve şüphesiz O, kıyâmetin kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol da budur. Buradaki ""o zamiri cogu tefsiciler tarafindan Hz. 'Isa (AleyhisSelam) in gelisi olarak tefsir edilmistir ki kiyamet alemetlerinden biridir. Bunu destekleyen cokca sahih hadis vardir ama Mehmet hoca sahih hadisleri, Ibni Kesir gibi unlu tefsircilerin yorumlarini, sahabenin tefsirlerini red ederek kendi gorusunu ileri surmustur. Ikinici olarak Allah Subhanehu ve Te'ala Kehf suresinde soyle buyurmustur; 93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. 94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?"(12) 95. Zülkarneyn, "Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım" dedi. 96. "Bana (yeterince) demir madeni(13) getirin" dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, "körükleyin!" dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, "Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım" dedi. (13) Kur'an'da "zübera'l-hadîd" şeklinde geçen ibare "demir parçaları", "demir kütleleri" diye çevirilmiş ise de biz "demir madeni" diye çevirmeyi tercih ettik. 97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler. 98. Zülkarneyn, "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir" dedi. 99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz. Mehmet hoca buradaki Ye'cuc ve Me'cuc'un yeryuzunde fesad cikaran insanlar icin bir genel terim oldugundan bahsetmistir. Halbuki bu ayetlerde ve sahih hadislerde o kadar aciktir ki, Ye'cuc ve Me'cuc bir kavimdir ve Hz. Zulkarneyn tarafindan onlerine duvar insa edilmistir, ve kiyamet gunu bu duvari yikacaklardir. Enbiya suresinde Allah Subhanehu ve Te'ala kiyametin kopmasi ile ile ilgili yaklasmak olan ٱقْتَرَبَ kelimesini kullanmistir ki, bu kiyametin daha kopmadigi, ve bu kavmin onunun acilmasinin bir alamet oldugunu anlamina gelir. Bu gorusde sahih hadislere uygundur. 96. Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. 97. Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler. devami assagida karakter sayisi yetmedi.

Sonuc olarak degerli kardeslerim demem odur ki, Mehmet Hoca kiymetli bir hocamizdir ve niyetinin temiz oldugunu dusunuyorum. Ama gercek su ki, onun suphe duydugu konular coktan ele alinmistir. Bu hadisleri toplayan buyuk Buhari, Muslim, Tirmizi ve nicesi gibi buyuk alimlerin bu hadisleri toplarken ve bunlari zayif, iyi ve sahih diye degerlendirken, peygamber efendimizden “ﷺ" ve sahabelerden ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) ve tabiinden sozler aktarirken Mehmet hocanin edindigi Kur'an-i Kerim'e aykiri olma dusuncesini gozden gecirmemis olmalari soylenebilecek bir soz degildir. Bizim namazdan zekatina, hacdan genel hayat konularina kadar edindigimiz bir cok bilgi Kur'an-i Kerim'in yani sira bu hadislerden bize ulasmaktadir. Hadis ilmi cidden Musluman olmayanlarin bile ovgude bulundugu buyuk bir ilimdir. 4 buyuk imamin ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) yuzbinlerce alimi icine alan kurdugu 4 Islamik dusunce okulunun arkasinda Kur'an Kerim ile beraber hadisler cok onemli bir rol oynamaktadir. Bu hadisler ve mezhebler ummet icin bir ayrilik ve bolunme degil, bir Allah Subhanehu ve Ta'ala tarafindan bir rahmet ve yol gostericidir. In sa Allahu Te'ala yazim duruma netlik kazandirmis, ve size ve bana faydali olmus, Allah Subhanehu ve Te'ala ya bizi daha cok yaklastirmistir. Allah Te'ala bizleri affetsin ve bizlerden razi olsun. Amin Ve Allah Subhanehu ve Te'ala her durumu en iyi bilendir. Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Bende çok yanlış biliyormusum.Kuran Kerim bakıp daha çok bilinçleniyorum.Allah'a şükür.Ayetleri çarpıtıp ve Kıyamet alametleri ile ilgili şunlar olucak.Çok çeşit bilgiler var yok mehdi çıkıcak dünya düzene girecekmiş.Mahşer hesap günü Allah nasıl hesap vericekler.

Gerçekten bizim dinimiz sevgi dini

Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh Elhamdulillah, ve'salatu ve'Selamu 'ala Rasulillah “ﷺ". Degerli Mehmet hoca nin yaptigin da ben sahsen dogruluk gormuyorum. Yorumumu buraya yaziyorum ki daha fazla insan gorsun ve nedenini aciklayayim diye in sa Allahu Te'ala. 1.- Degerli Mehmet hocamiz bahsediyor ki ben Kur'an-i Kerim'e ters olan hicbir hadise inanmam ve haklida. Hicbirimiz boyle birseye inanmamaliyiz ve desteklememeliyiz. Sorun suradadir ki; bu bahsedilen hadisler 'Isa ('aleyhisSelam) in yeryuzune tekrar inmesi olsun, ve bazi diger hadisler olsun arab colunun yesermesi gibi ( ve yakin zamanda gerceklesti ki bu, bu hadisin dogruluguna bir kanittir) , cogu Sahih hadis kaynaklarindan gelmektedir. Hocanin dogru saydigi Cibril ('aleyhisSelam) hadisi denilen hadiste dahi peygamber efendimiz (ﷺ) "Cevap veren, soru sorandan daha iyi bir bilgiye sahip değildir." diye aciklamasindan sonra "Ama ben sana onun alametlerinden haber vereceğim." diyerek kiyametin alametleri ile alakali bilgi vermektedir. Eger Mehmet hoca bu hadisi dogru olarak kabul ediyor ise, ki ornek gostermesi kabul ettigi anlamina gelir, bir kismini inkar etmesi cok aykiri ve anlamsiz bir gorus olur. 2.- Insanimizin cogunun bilmedigi ve benim de Allah Subhanehu ve Ta'ala bana Lutfundan bulunmadan once bilmedigim ama Elhamdulillah zamanla ogrendigim bazi konulara sizle paylasmam gerekiyor. Gunumuzden bugune gelen hadislerin degerlendirilmesi peygamberimizin “ﷺ" vefatindan sonra Hz. Omer'den "r.a" sonraki doneme kadar sahabeden sahabeye aktarilarak ogreniliyordu. Sahabeler yazili hadisi ve Kur'an-i Kerim'i yakmistir ve bunun nedeni insanlarin bunlari kotu amacla kullanip degistirmeye yonelik olan korkularidir. Hz. Osman (r.a) doneminde ortaya cikan fitneden sonra bu sikinti iyice ciddiye binmistir. Bunlarin sonucunda zaten peygamber efendimiz “ﷺ" tarafindan ezberletilen hadisler, ileriki zamanlarda ciddi bir titizlikle alimler tarafindan hadis ilmi denilen, cok saglam bir ilim ortaya koyarak bunlari dokuman haline getirmislerdir. Eger hadislerin degistirilmesi ile ilgili suphesi olanlar varsa, savaslar gibi veya, Yezid'in Medine'yi isgalinden veya ondan once ortaya cikan buyuk fitnelerden dolayi olsun, bu olaylarin kitaplarimizda gecen ve sahih diye nitelendirilen hadislerin dogruluguna zarar verme olasaligi cok dusuktur. Soyleki; Hadis ilmi o kadar onemli ve titizlikle calisilmis bir emektir ki, bir hadisin sahih veya hasen veya zayid diye degerlendirilmeden once cok buyuku bir arastirmaya tabi tutulmasi gerekir. Bunlardan en onemlileri; • Her bir hadisin doğuşunu çevreleyen koşulların incelenmesi", yani hadisin neden söylendiği; • Hadislerde bulunan alışılmadık kelimelerin "bir tür hadis sözlüğü" sağlayan eserleri olan gharib al-hadith'in incelenmesi; • Bir hadisin metnindeki ve/veya zincirindeki eksiklikleri inceleyen ilel-i hadis çalışması; • Hadis çelişkilerini uzlaştırmaya çalışan el-hadis-i muhtelif çalışması; • Hadislerdeki çelişkileri uzlaştırmaya çalışan, ancak çelişen hadislerden hangisinin diğerini nesh ettiğini belirleyerek, hadislerde nesih veya nasih ve mensuh çalışması; • "Peygamber efendimizin “ﷺ" (onu) söylemedeki niyetini açıklamaya" çalışan hadislerin tefsiri olan şerh-i hadis çalışması; • ʿIlm cerḥ wa taʿdīl (yaralama ve düzeltme) çalışması, hadis râvilerinin güvenilirliğini, eksikliklerini ve faziletlerini tasdik etmeye çalışan; • Hadis râvilerinin incelenmesi, râvilerin biyografilerini ve altına düştükleri farklı kategorileri sağlayan ilm-i ricâl (insan bilimi ki bunun cok onemli olup, hakkinda ciltlerce kitap vardir). Belirtmek istedigim nokta sudur ki, yuzyillardir gelip gecen, yuzbinlerce alimin ihtilaflida olsa genel olarak ortak bir gorus gosterdigi sahih diye belirlenen bu hadislerin, Mehmet hoca tarafindan Kur'an-i Kerim'e uymuyor diye nitelendirilmesi dogru ile ortusmez. Bahsedilen ayetlerin hicbiri kiyamet alametlerinin olmadigi hakkinda bir kanit niteliginde degildir. Mehmet hoca sadece bir Tefsir profosoru olarak kendi yorumunu yapmistir. Bir ayetin tefsirini normal bir insanin kendine gore yapmasi dogru degildir, bunun arkasinda yatan onemli bir ilim vardir ve Allah Subhanehu ve Te'ala 'nin de Kur'an-i Kerim de belirttigi gibi bilinmiyor ise ehline sormak gerekir. Bilinmesi gereken sudur ki Allah Subhanehu ve Te'ala soyle buyurmustur; Yolun doğrusu kendine apaçık belli olduktan sonra Resûlullah’a karşı çıkan ve müminlerin yolundan başkasını izleyen kimseyi saptığı yönde bırakırız ve onu cehenneme atarız. Orası varılacak ne kötü bir yerdir! 4, 115 Ve Genellikle Islam alimlerinin fikir birliginde oldugu bir seyi inkar etmek dogru degildir. Sadece denilebilir ki ben buna katilmiyorum. Degerli Mustafa Hocamizin aciklamasi sadece kendi bir gorusudur ve bunca titizlikle bize ulasan cogu sahih hadisi Kur'an-i Kerim'e ters oldugunu idda ederek dogru olmadigini dusunmesidir. Halbuki bu hadisler de Kur'an-i Kerim'e aykiri bir sey yoktur. Peygamber efendimizin “ﷺ" bize bu alametleri bildirmesinin hikmetlerinden birincisi, onun peygamberliginin bizlere ve Musluman olmayanlara bir kanittir. Ikincisi, bazi ummeti sikintiya sokabilecek olan Deccalin gelmesi gibi veya benzeri fitnelere karsi, gerceklestikleri zaman tedbirli olunup yanlis yola dusulmemesidir. Peygamber efendimiz “ﷺ" hicbir zaman kiyametin vaktini bildigini idda etmemis, zamanini bilmedigini soylemistir. Bir seyin yakin veya uzak oldugunu bilmemek, onun alametlerini bilmemek anlamina gelemez. Bir insan arabasi ile bir noktaya dogru yola cikmis ise, hangi yollardan gececegini bilmesi ile o noktaya ne zaman varacagini bilmesi cok ayri seylerdir. Peygamber efendimiz “ﷺ" bize sadece trafik isaretlerinden bahsetmis ve bunlarin dikkate alinmasi gerektigini soylemistir. Ayrica, Allah Subhanehi ve Te'ala ' nin peygamber efendimize “ﷺ" tek vahyi veya gaybdan haberi Kur'an-i Kerim degildir. Peygamber efendimizin “ﷺ" dedigi gibi; Ben sizin gormediklerinizi gorur, isitmediklerinizi isitirim. Gök gıcırdamaktadır ve gıcırdamalıdır çünkü onda dört parmak kadar boşluk yoktur ki orada Allah'a secde eden bir melek olmasin. Allah'a yemin olsun ki, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlar, yataklarınızda kadınlardan hoşlanmaz, sokaklara çıkıp Allah'tan yalvarırdınız. 3.- Zuhruf suresinde 61. ayetinde; Ve şüphesiz O, kıyâmetin kopuş saati için bir bilgidir. Artık siz, o saat hakkında şüphe etmeyin; bana uyun. Dosdoğru yol da budur. Buradaki ""o zamiri cogu tefsiciler tarafindan Hz. 'Isa (AleyhisSelam) in gelisi olarak tefsir edilmistir ki kiyamet alemetlerinden biridir. Bunu destekleyen cokca sahih hadis vardir ama Mehmet hoca sahih hadisleri, Ibni Kesir gibi unlu tefsircilerin yorumlarini, sahabenin tefsirlerini red ederek kendi gorusunu ileri surmustur. Ikinici olarak Allah Subhanehu ve Te'ala Kehf suresinde soyle buyurmustur; 93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. 94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?"(12) 95. Zülkarneyn, "Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım" dedi. 96. "Bana (yeterince) demir madeni(13) getirin" dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, "körükleyin!" dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, "Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım" dedi. (13) Kur'an'da "zübera'l-hadîd" şeklinde geçen ibare "demir parçaları", "demir kütleleri" diye çevirilmiş ise de biz "demir madeni" diye çevirmeyi tercih ettik. 97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler. 98. Zülkarneyn, "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir" dedi. 99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz. Mehmet hoca buradaki Ye'cuc ve Me'cuc'un yeryuzunde fesad cikaran insanlar icin bir genel terim oldugundan bahsetmistir. Halbuki bu ayetlerde ve sahih hadislerde o kadar aciktir ki, Ye'cuc ve Me'cuc bir kavimdir ve Hz. Zulkarneyn tarafindan onlerine duvar insa edilmistir, ve kiyamet gunu bu duvari yikacaklardir. Enbiya suresinde Allah Subhanehu ve Te'ala kiyametin kopmasi ile ile ilgili yaklasmak olan ٱقْتَرَبَ kelimesini kullanmistir ki, bu kiyametin daha kopmadigi, ve bu kavmin onunun acilmasinin bir alamet oldugunu anlamina gelir. Bu gorusde sahih hadislere uygundur. 96. Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler. 97. Gerçek vaad (kıyametin kopması) yaklaşır, bir de bakarsın inkâr edenlerin gözleri açılıp donakalmıştır. "Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gafildik. Hatta biz zalim kimselermişiz" derler. devami assagida karakter sayisi yetmedi.

Sonuc olarak degerli kardeslerim demem odur ki, Mehmet Hoca kiymetli bir hocamizdir ve niyetinin temiz oldugunu dusunuyorum. Ama gercek su ki, onun suphe duydugu konular coktan ele alinmistir. Bu hadisleri toplayan buyuk Buhari, Muslim, Tirmizi ve nicesi gibi buyuk alimlerin bu hadisleri toplarken ve bunlari zayif, iyi ve sahih diye degerlendirken, peygamber efendimizden “ﷺ" ve sahabelerden ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) ve tabiinden sozler aktarirken Mehmet hocanin edindigi Kur'an-i Kerim'e aykiri olma dusuncesini gozden gecirmemis olmalari soylenebilecek bir soz degildir. Bizim namazdan zekatina, hacdan genel hayat konularina kadar edindigimiz bir cok bilgi Kur'an-i Kerim'in yani sira bu hadislerden bize ulasmaktadir. Hadis ilmi cidden Musluman olmayanlarin bile ovgude bulundugu buyuk bir ilimdir. 4 buyuk imamin ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) yuzbinlerce alimi icine alan kurdugu 4 Islamik dusunce okulunun arkasinda Kur'an Kerim ile beraber hadisler cok onemli bir rol oynamaktadir. Bu hadisler ve mezhebler ummet icin bir ayrilik ve bolunme degil, bir Allah Subhanehu ve Ta'ala tarafindan bir rahmet ve yol gostericidir. In sa Allahu Te'ala yazim duruma netlik kazandirmis, ve size ve bana faydali olmus, Allah Subhanehu ve Te'ala ya bizi daha cok yaklastirmistir. Allah Te'ala bizleri affetsin ve bizlerden razi olsun. Amin Ve Allah Subhanehu ve Te'ala her durumu en iyi bilendir. Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

men siye messeviyem amma hocani 7-8 ildir dinleyirem yasadigim yerde mollalarin coxusuna bu kisini dinlemelerini meslehet gormusem ve siye olsalarda dinleyenleri var cunki bilgi almagin siyeliye dexli yoxdur

Mehmet aybek haymanadan selamlar hocam sena vaazlarini seyrediyorum orucun delili ayin hilalin dogusune gore diger kutuplarda kiyametin kopusuaksam oldugune diyer uzak memleketler gunduzdur onuda anlatirsaniz cok memnun olurum selamlar size

Bu adamı dinləyən həmvətənlərimin olduğunu görmək sevindirir məni.) 👍

Zaten var o dediğiniz meal kitabı .. Hatta mobil versiyonu bile var kuran okuyan diye bir uygulama

Rasûlüllah (s.a.v), Ebu Said (r.a)’e Kur’an’daki sürelerin en büyüğünü açıklarken, “O sure Fatiha Suresi’dir ki tekrar olunan yedi âyet (seb’ul-mesani) ve bana verilen Kur’an’dır” buyurmuşlardır. (Buhari, Tirmizi, Nesâi, Muvatta, Ahmed b. Hanbel).

​@@aligrosa2039 Bu konuda tek bir görüş yok. Hatalı veya güncel anlamı göstermeyen görüşlerden diğer bir kaçı da şunlardır. a. Fatiha suresidir. b. En uzun yedi suredir. c. Ha.Mim. harfleriyle başlayan yedi suredir. d. Yedi cennettir. e. Yedi mucizedir. vs. Fakat Kuran'dan çıkan bir görüşü halkın çoğu kişi sevmediği için aşağıda konuyla alakalı bir hadis ekledim. Hadis Kuran'ı açıklamaya muhtaç değildir, Allah ve elçi adına yalanlar içerebilir, ki gördüğünüz üzere senin attığında Fatiha demiş, alttakinde ise saatin zamanını aradıkları halde itiraz etmemiş, başlamış hesaba, ikisinden birisi doğru olmamalı veya en azından çok hatalı aktarılmalı, demek ki elçiye iftira edebiliyor. ''Bu harflerin, kısaltılmış bir hesabı ifade ettiğini söyleyenler ise şunu diyorlar: Biz, Mukatta’a harflerin, kısaltılmış bir hesabı ifade etme dışında bir mânâ taşıdıklarını bilmiyoruz. Allah tealanm, kullarına, anlayamadıkları ve düşünemedikleri şeylerle hitap etmesi caiz değildir. Abdullah b. Abbas’ın, Cabir b. Abdullah’tan naklettiği şu hadisi de delil olarak göstermişlerdir. ''Cabir diyor ki: “Resulullah Bakara suresinin girişi olan Zalikelkitabü Lareybe fin” âyetlerini okurken Ebu Yasir b. Ahtab onun yanından geçti ve Yahudilerle beraber bulunan kardeşi Huyey b. Ahtab’ın yanma vardı ve onlara “Biliyormusunuz, vallahi Muhammed’in, Aziz ve Celil olan Allah’ın, ona indirdiklerinden zali-kel kitabü âyetlerini okuduğunu işittim. Onlar, “Bizzat işittin mi?” diye sordular, Ebu Yasir “Evet” dedi. Bunun üzerine Huyey b. Ahtab, oradaki Yahudilerle birlikte Resulullah’a gitti ve ona: “Ey Muhammed, sana indirilenler içinde zalikel kitabü, okuduğun anlatılıyor doğru mu?” diye sordular. Resulullah: . “Evet.” dedi. Onlar: “Bunu sana Allah katından Cebrail mi getirdi?” dediler. Resulullah: “Evet.” dedi. Onlar: “Allah, senden önce de Peygamberler gönderdi. Allah, onlardan herhangi bir Peygambere, iktidarının ve ümmetinin ecelinin ne kadar olacağını beyan ettiğini bilmiyoruz. Bunu ancak sana bildirmiş.” dediler. Huyey b. Ahtab, arkadaşlarına yönelerek: “Elif (1) Lam (30) Mim ise (40) demektir. Bunlann hepsi (71) senedir. Şimdi sizler kendi iktidarı ve ümmetinin eceli yetmiş bir yıl sürecek olan bir Peygambaerin dinine mi gireceksiniz?” diye sordu. Sonra da Resulullah’a dönerek: “Ey Muhammed, bu zamana ilave olarak başka bir şey var mı?” diye sordu. Resuluilah: “Evet.” diye cevap verdi. Huyey: “O nedir?” dedi. Resulullah: “Elif, Lam, Mim, sa’dir” dedi. Huvey: “Bu daha uzun.” dedi. Elif (1) Lam (30) Mim (40) Sa’d (90)’dır. Hepsi (161) senedir. Bunun dışında başka bir şey var mıdır?” dedi. Resulullah: “Evet” dedi. Huyey: “Bu daha uzundur. Elif (1) Lam (30) Râ (200)dür. Bunlann hepsi, (231) senedir. “Ey Muhammed, bundan başka bir şey yar mıdır?” dedi. Resulullah: “Evet” (,jı ) Elif, Lam, mim, Râ’dır.” dedi. Huyey :” Bu daha uzundur. Elif (1) Lam (30) Mim (40) Ra (200) dür. Bunların hepsi (271) yıldır.” dedi. Sonra şunları söyIedi: “Ey Muhammed, senin işin bize karışık geldi. Öyle ki, sana çok şey mi yoksa az şey mi verildi bilemiyoruz.” Bundan sonra Huyey kalkıp gitti. Ebu Yasir, kardeşi Huyey b. Ahtab ve onunla birlikte olan Yahudi hahamlarına şöyle dedi: “Ne biliyorsunuz, belki de Muhammed’e, bunlann toplamı verilmiştir. Bunlar: 71 + 161+231+271= 734 yıl eder.” Onlar da şu cevabı verdiler: “Onun durumu bize karışık geldi.”

Değerli kardeşim inşaattan düşmenin, elektiriğe çarpışmanın, uçağın düşmesinin, düşen bombanın patlamasından vs vs kaynaklanan ölümlerin alameti var mı acaba? Saygılarımla

Sonuc olarak degerli kardeslerim demem odur ki, Mehmet Hoca kiymetli bir hocamizdir ve niyetinin temiz oldugunu dusunuyorum. Ama gercek su ki, onun suphe duydugu konular coktan ele alinmistir. Bu hadisleri toplayan buyuk Buhari, Muslim, Tirmizi ve nicesi gibi buyuk alimlerin bu hadisleri toplarken ve bunlari zayif, iyi ve sahih diye degerlendirken, peygamber efendimizden “ﷺ" ve sahabelerden ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) ve tabiinden sozler aktarirken Mehmet hocanin edindigi Kur'an-i Kerim'e aykiri olma dusuncesini gozden gecirmemis olmalari soylenebilecek bir soz degildir. Bizim namazdan zekatina, hacdan genel hayat konularina kadar edindigimiz bir cok bilgi Kur'an-i Kerim'in yani sira bu hadislerden bize ulasmaktadir. Hadis ilmi cidden Musluman olmayanlarin bile ovgude bulundugu buyuk bir ilimdir. 4 buyuk imamin ( Allah Subhanehu ve Ta'ala hepsinden razi olsun) yuzbinlerce alimi icine alan kurdugu 4 Islamik dusunce okulunun arkasinda Kur'an Kerim ile beraber hadisler cok onemli bir rol oynamaktadir. Bu hadisler ve mezhebler ummet icin bir ayrilik ve bolunme degil, bir Allah Subhanehu ve Ta'ala tarafindan bir rahmet ve yol gostericidir. In sa Allahu Te'ala yazim duruma netlik kazandirmis, ve size ve bana faydali olmus, Allah Subhanehu ve Te'ala ya bizi daha cok yaklastirmistir. Allah Te'ala bizleri affetsin ve bizlerden razi olsun. Amin Ve Allah Subhanehu ve Te'ala her durumu en iyi bilendir. Es-Selamu aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

davut okuduğunu anlayamıyomusun

Davut hocaya sallıyorsunda 86- 90 ayetlerin kyametle ne alakası var bir daha okuda dogruyu anla ve ondan sonra yaz

davut nisa 93 apaçık bir ayet neyi anlamadın da hoca açıklasın nifak çıkarma derdindesin tartışma olsun diye saçmalamışsın

Emir kipiyle yazma. Sen kimsin? Hadsiz… Git cübbeliyi dinle sen.

@@tunagorgulu5133 ben cübbelilerden nefret ederim.hurafe rivayet bize din olamaz.haddimi bilerek yazıyorum.

@@tunagorgulu5133 hoca benim derdimi anlıyor ama konuşamıyor doğruları söyleyemiyor.biliyorki linç aderler

allahım razı olsun hocam