Şaşıracaksınız ama artık gençlerimiz çalışmaya sadece Batı’ya değil Katar’a da gidiyor. Toraklarından dolar pardon petrol fışkıran Katar, Türkiye’nin de en yakın dostlarından birisi. Bizde yaptığı yatırımların, satın aldıkları şirketlerin haddi hesabı yok.
Sadece bizde mi?
Şeyler gaz ve petrol zengini olmanın aslında bir şey ifade etmediğinin farkında.
İngiltere’deki, Fransa’daki en büyük futbol kulüplerini bile onlar satın almış durumda… 2,9 milyon nüfuslu, 11 bin km alana sahip küçücük bir coğrafya aslında.
Hani İzmir’in yüz ölçümüyle aynı bir yerde.
Petrol rezervlerinin keşfedilmesinden önce; Osmanlı’nı bir ilçesi konumunda olan, İngiliz mandası altına giren, balıkçılık ve inci avcılığıyla geçinen, aşiretler tarafından yönetilen bu göçebe ülke şimdilerde zengin, ihtişamlı, gösterişi seven yerli Katarlılarla dolu. Ama onlar nüfusun yüzde 15’ini oluşturuyor.
Geri kalanı bin bir umutla zor koşullar altında çalışmaya gelen göçmen işçiler. Onların ülkede hiçbir hakkı yok tabii.
Orta Doğu coğrafyasında herkes birbiri ile kavga ederken, böyle bir ülke oluşumu üzerinde anlaşılmış.
İnsanlığın değil, paranın satın alabileceği her şeyin önemli olduğu bir ülke yani. Nasıl mı?
1995 yılında iktidarı sessiz bir darbeyle ele geçiren Katar Emiri Şeyh Hamad bin Halife Al Sani iktidara gelince Katar’da hızlı bir modernleşme başladı.
Sözde şeriatla yönetilen ülke Batılı bir hayat sürmeye başladı. Zengin kadın ve erkekler lüks arabalarının içinde, Chanel marka kıyafetleriyle Avrupa ve Amerika’da cirit atarken; yoksul kadın ve çocuklar, göçmen işçiler, LGBTİQ+ bireyler köleden farksız bir hayat sürüyor.
Sözde Dünya’nın en güvenli ülkesi olarak biliniyor.
Özellikle 2010 yılında, Dünya Kupası’nın Katar’da oynanacağı duyulduğundan beri dedikodu kazanı kaynıyor.
Tüm dünya; insan hakları ihlalleri, rüşvet, sahte taraftar iddiaları, Katar hükümetinin yaptığı cinsiyetçi açıklamalar ve FIFA’ya verilen rüşvet iddiaları, Dünya Kupası için 229 milyon doları bulan harcamaları; 1,7 milyon izleyici için oteller, restoranlar, metro hattı, golf sahaları, plajlar inşa etmesiyle yine kendinden söz ettirdi.
Bu inşaatlarda 6.500’den fazla işçi sıcaktan, hastalıktan, kötü koşullardan ve haksızlıklardan dolayı yaşamını yitirdi.
Turnuvaya yeterli ilginin gösterilmemesi nedeniyle Avrupa’dan ve Pakistan’dan 10 dolar, 3 öğün yemek ve ücretsiz konaklama karşılığında sahte taraftarların geldiğinin iddia edilmesi ise ayrı bir olaydı.
Peki, tüm bu iddialar doğru mu?
İngiltere’nin Katar’dan ayrıldığı 1971 yılına kadar hiçbir gelişim göstermeyen bu ülke, bugün nasıl Dünya Kupasına ev sahipliği yapıyor?
Rüşvet, yolsuzluk, insan hakları ihlali ile gündemden düşmeyen Katar, bugün nasıl Türkiye’nin en büyük dostu ve Volkswagen’ne yatırım yapacak kadar güçlü bir konumda?
Katar hükümeti holding mantığıyla tüm ülkeleri ele mi geçiriyor yoksa?
Katar hakkında bilinmeyenler aslında ne?