1:18:33 memento

Abi şu adamda çay içsin lütfen içim parçalanıyo sana kalmadı diyince lütfen ya ben gelir yaparım gerekirse çok üzülüyom burda

Öncelikle bu keyifli ve algı arttırıcı program için teşekkürler Sevgili Cs ve Sevgili Tancan. Birkaç bölüm önce The Ballad of Buster Scruggs’dan detaylıca ve doyurucu bir şekilde bahsettiniz fakat son bölüm olan “The Mortal Remains” i değerlendirmediniz. Gerçekten kaliteli, insanı derinden etkileyen bir bölüm. Özellikle ışık kullanımı ve üstü kapalı olarak aktarılan hikayenin akışı hoşunuza gidebilir diye düşünüyorum.İzleyip yorumlarsanız hepimiz için keyifli olabilir. Sevgiler.

Intro nerde yatay bakış yatay bakış

Yine geç kalmış yorumlardan birini yapıyorum. Az önce Memento'yu izledim. Film boyunca takıldığım ayrıntılardan biri mavi renk oldu. Lenny'nin mavi gömleği, otel odalarının mavi kapısı, uyuşturucu kuryesini öldürmeye gittiği mavi aracı, haritadaki ok işaretleri bile maviydi. (Aklıma Vertigo filmindeki yeşil renk kullanımı geldi) "Mavi"yi "gerçek" olarak düşündüm ve filmi böyle izlemeye devam ettim. Olayları çözerken mavi kalem kullanıyordu (harita), olayları çözdüğü yerin kapısı maviydi. Ancak filmin sonunda anladım ki, aslında "mavi" renk yalanın kendisiymiş. Lenny kendisini bir yalana kapatmış, ordan oraya çizdiği mavi ok işaretleriyle yalandan yalana koşmuş. Filmin son sahnesinde fark ettim ki, Lenny'nin gözleri de maviymiş. Yalanın bir vücut bulmuş hali gibi geldi bana. Bütün hayatı yalandan ibaret.

Her Salı sabahı çalışırken arkada açıyorum programı çok iyi geliyor. Teşekkürler CS ve Tancan.

Sohbet harika konsept harika CS abimiz ve Tancan zaten harika! Umarım çok uzun süre bu konsept kendi içinde gelişerek devam eder. Ayrıca bir programda Alejandro Jodorowsky ve filmleri hakkında olan yorumlarınızı çok dinlemek isterdim. Seviyoruz sizi

Oğuzhan uğurun yapamadığını yapmışsın be abi. adeta farklı formatlar ve çok başarılı insanlarla, bizi büyülüyorsunuz gral.

Abilerim Nolan’ın Memento öncesi filmi olan Following’i inceleme şansınız var mı? İnanılmaz düşük bütçeyle bence Memento’ya göre daha demlenmiş bir çapraz kurguya sahip. Görüntü yönetmenliği de harikaydı

Bu arada Red Letter Media'daki bir benzer hadise, Edgar Wright'ın Spaced dizisinde yaşanıyordu. Simon Pegg'in canlandirdiği Tim karakteri, Episode 1 Phantom Menace'i izledikten sonra tüm Star Wars'a dair biriktirdiklerini yakıyordu. Çok acı çok!

Baştaki yatay bakış müziğinden strike atmışlar sanırım ama çok eksik hissettim, bir yandan da zaten konuşulan bir Discord kanalına girmiş gibi oldum samimi oldu ama garip oldu. Biliyorsun programın asıl olayı sizin bize ya da bizim size bakışlarımızı anlatmamız ve belki hiç görmediğimiz belki de tekrardan gördüğümüz eserlerin "Ha bi de bu yanı var kafayı yatırıp olaya bakınca resim bambaşka bişi oluyormuş abi!" tarzında değerlendirilmesi falan değil. Senin sunarken Tancan abinin de arkadan verdiği *pilot sesi* "Yatay bakishh" x3. Siz yatay bakışın felsefesini hiç anla-

27:30'da Tancan ile CS'nin ortasında bir detay var. Boyutlama yaparsanız oradaki detayın Örümböcekçocuk olduğu belli oluyor. Siz farketmediniz ama biz farkettik.

2 şişe bira uzunluğundaki videolarınızı seviyorum, 🤟🤟

CS gözlükleri Satoshi Nakamoto dan aldın galiba

Sanırım Velvet Buzzsaw'ı fena bulmayan azınlıktayım ancak ben finalde verilmek istenen mesajın tam da Tancan Fümen'in dediği sanatın topluma mal olduğu, onun özgürleştirilme olduğu kanısındayım. Çünkü orada intikamı alınan kişilerin, bu işten rant sağlayanlar olarak gördüm. Ama ne yalan söyleyeyim siz de filmi konuşurken film bende bir tık düşmeye başladı :) Ağzınıza sağlık her hafta keyifle, zihnimi açarak izliyorum programı.

Ben koyu Türkçüydüm, homofobiktim. Şimdi ne ırk kavramım kaldı, ne de cinsiyet. İnsanlar bi kendine bakmadan hep böyle bi başlığı kafasına yapıştırıp diğer başlıklardan nefret ediyor, maalesef buna itiliyoruz. Bi başlıkları kenara atıp şöyle sarılsak hep beraber icici bicici ugucugubucugugugu

Aldım kahvemi witcherın kitaplarına başladjm açtım arkaya da sizi ohh. Kaliteli zaman. Bu arada efsane bir seriymiş. Okumayı düşünen varsa başlasın hemen.

gelecek bölümlerde shutter islandı da konuşur musunuz? Geçen gün tekrar izledim, bu seneki oscar adaylarını gördükten sonra, bu filmin herhangi bir oscar alamaması skandal cidden ya.

Kediyi videolara çıkartmayın fazla tatlı :)

Merhabalar, nacizane sanatın algılanışı, modern sanatın içinde bulunduğu durum ile ilgili trajikomik bir belgesel önerim var. Bansky'in kendi belgeseli olan "exit through the gift shop". İzlerken baya eğleneceinizi aynı zamanda beğeneceğinizi düşünüyorum. bir de geçen yıl gösterime giren yine ana temalarından biri sanat eleştirisi olan bir o kadar da izlerken bir önceki belgeselden farklı olarak insanı bilinçli olarak rahatsız eden "The Square" filmine göz atabilirsiniz. Belki ilginizi çekerse siz de üzerine bu eserlerle programınızda bir iki fikir beyan edebilirseniz pek hoşuma gidecektir.

1:18:50 de birisi bulaşık makinesi diziyor herhalde

dakika 25:00 deki çığlıklar ve arkasından gelen yorumlar..resmen benim düşüncelerimi seslendirmişler. teşekkürler.

CS ne zaman Celal Şengör konusu açsa ardlar tutuşuyor🔥🔥 Sunulan argümanlar da hep "Abi Şengör, şu şu şu ödülleri aldı, şu şu cemiyetlerde kabul gördü, şu ülkede saygı görüyor." şeklinde. Tamam helal olsun da bu özellikleri adama özel bir kutsiyet mi yüklüyor, eleştirilemez hale mi getiriyor? Yeşilyurt Köyü bok yedirme davası hakkında "bok yedirmek işkence değildir, ağlamasınlar" benzeri laflar eden biri Celal Şengör. Ha bu söylemleri neden kaynaklanıyor konusuna gelirsek kendisi geçmişte hafif aspergerli olduğunu, buna bağlı olarak empati duygularının köreldiğini, evde de eşinden sürekli laf işittiğini, empati yapamadığı için ağzına geleni söylediğini belirtmişti. Artık Fatih Altaylı aracılığıyla popülist tarafa yerleştiğinden söylemleri daha büyük yankı uyandırıyor toplum arasında.

Madem konu popüler bilime ve genel olarak onun bilimle olan ilişkisine geldi, şöyle bir alıntı bırakayım Isaac Asimov dan; "The saddest aspect of life right now is that science gathers knowledge faster than society gathers wisdom". Popüler bilim alıntıda bahsedildiği gibi toplumun bilimin çok gerisinde kalmasını engellemek için ortaya çıkmış güzel bir konsepttir. Aradaki bilgi uçurumunun kapatılamaması iki taraf için de kötü sonuçlanır. Vakıf serilerinde buna güzelce değinmişti Asimov abimiz, tam olarak uygarlıkların adını hatırlamıyorum şu anda fakat şöyle bir örnek vardı ilk Vakıf kitabında: Kehaneti bekleyen ve sürekli bilgiyi döküme eden o vakıf(adı gerçekten aklımda değil fakat galaksinin ucunda duran bizim o kitap boyunca konuştuğumuz topluluk işte), toplumun merkezine doğru gittikçe ve teknolojilerini de onlara götürünce oradaki insanlar böyle bir şeyin varlığına inanamamışlardı. Kitabın sonlarında bizim vakıftan bir mühendis imparatorluğun makinelerini incelemeye gidip kendi aletlerini oradaki bir mühendise gösterince o plebin aklı çıkmıştı böyle bir teknoloji nasıl var olup gelişebilir gibi vs vs. Zaten kitapta ilerledikçe vakıfın aslında ne kadar geliştiğini, fakat topluma bu bilgiyi entegre edemeyecek bir öğe eksikliği göze çarpıyordu(Ben bunu gördüm kitapta). Burada toplum dediğim sadece bakkal mehmet amca değil yine bilimin alt sectionlarında bile bir eksiklik vardı. Sonuçta popüler bilim olmasa çoğu bilim insanı bile farklı bilim dallarından bir haber yaşardı. Popüler bilim insanlara işin tekniğine girmeden bir anlatım yapabilen çok eşsiz bir türdür. Hakkında uzun uzun yazılabilecek bir konu, daha uzun yazmak da istemiyorum bu sefer okunamayacak bir hale gelebilir youtube yorum bölümü burası. Witcher 3 çok güzel abi iyi yayınlar

Ben azıcık şeytanın avukatlığını yapacağım. BvS'ye çoğu şey yüzünden gömüyoruz, iyi hoş ama, gerçekten şimdi geldiğimiz nokta daha mı iyi DC konusunda, ben bundan emin değilim. Ben BvS'yi izlerken şunu hissetmiştim, "film çok karman çorman ama bir noktada toparlanacak gibi." Aceleyle yaptığı işi kurtarabilirmiş gibi duruyordu. Ubisoft mesela işlerine, kötü de olsa ikinci şansı veriyor. WB'da aynı sabrı azıcık gösterip, bir sonraki filmi de aynı vizyondan doğru ilerletmeye çalışsaydı da keşke ona bakarak gömseydik şu işleri. BvS'ye sallarken çünkü hep böyle bitmemiş bir ürüne sallıyormuşum hissiyatını yaşıyorum. Buna şimdi hislenme sebebim de Ben Affleck'in gitmesi. Çok güzel oturmuştu role yahu. Nolan filmiyle geek olmuş, hayatında Kevin Conroy'u bile bilmeyen kitlenin gömmesiyle adamı uğurladık. Şimdi daha mı iyi oldu, Aquaman filmi falan geliyor saçma sapan. Hayatta izlemeyeceğim bir iş. "Snyder vizyonu devam etseydi DC daha bize göre bir yer mi olurdu" sorusunun cidden bu programda tartışılmaya değer olduğunu düşünüyorum ben. Ekstra olarak American Gods sezon 2 geliyor. Yine burada tartışılmaya değer bir iş olduğunu düşünüyorum. Bir kaç hafta daha var, bence yer bulabilecek bir iş. Yine üzerine konuşulabilecek ve Netflixlere yeni gelmiş bir iş olan Er Ist Wieder Da. Bu kitlenin gerçekten sevebileceği işler.

Cümleten selamlar. Şu 'italyadaki heykel' üzerine bir iki bişey yazayım dedim bende, öncesinde bu konu hakkında yorumlarda yazan var mı çok incelemedim. Neysa, sizin de dediğiniz gibi 'ben görünce etkileniyorum.' Bu ben görünce etkileniyorum klasik sanatta çok önemli bir nokta hatta tam olarak da istenen nokta. Şöyle ki biliyorsunuzdur diye tahmin ediyorum klasik dönem sanatçıların çok büyük bölümü 17.yüzyılın ortalarına kadar (ki o zaman da tam olarak bağımsız değiller) kiliseye çalışırlar. 'İş' siparişleri kiliseden gelir. Ve kilisenin o yıllarda kendine üstlendiği önemli bir misyon var, haklın dine ulaşabileceği tek ve yegane kaynak. Aynı zamanda sosyal hayatın merkezi konumunda. (ne biliyim paristeki notre damne katedrali döneminde tam şehrin ortasında ve halk pazarları katedral duvarlarına parelel kuruluyor hatta katedralin içinde de zanaatkarlar tüccarlar falan var vs. vs.) Burdan nereye bağlıycam, şuraya bağlıycam kilise dinin halka ulaştığı kaynak, ve yine kurumsallaşmış katolik hristiyanlık bağlamında bu 'din' hikayeleri ve mitosları kullanarak halkın 'istenilen hristiyan vatandaş' olması sağlanma amacında. Ve halk okuma yazma bilmediğinden sanatı kullanıyorlar. Zaten istenilen tam olarak bu. Kişi gelsin görsün okumasa da resimlere heykellere baksın ve zaten bildiği hristiyan tarihi hikayeleri ile bağdaştırsın. Örneğin st pietro bazilikasının önünde insan kendini gerçekten önemsiz ve küçük hissediyor. İçine giriyosun daha bir eziliyosun. Düz vatandaş olarak 'vay be nasıl yapmışlar bunu. bu taşları buraya nasıl çıkardılar balıklar suyun altında nasıl nefes alıyor' falan diyosun da o dönemin hristiyanı görünce ' O HOLİ CİİZIS GÖKLERDEKİ BABAMIZ SEN BİZİ KUTSA' diye iman doluyordu. Hani bu etkilendiğimiz klasik sanat eserlerinin çoğu(rokoko dönemine kadar) din ekseninde şekillenen ve halkı eğitmek için bir otorite tarafından kullanılan eselerdi. Yani sanat eserinde sanatçının birseysel mesaj iletme kaygısı yoktu. Hatta daha da ileri giderek sanat eserinde -eğer gerçekten çok önemli bir sanatçı değilseniz- kendinizden bir şey katma şansınız yoktu. Örneğin Miklenjelo ile kilise baya takışır sistin şapelinde çizdiği karakterler çıplaktır diye. Üstüne şal falan çizerler daha sonra. Öte yandan günümüz sanat eseri ve modern sanat direk olarak sanatçı ile alakalıdır. Hatta kimileri daha ileri gidip direk olarak bakan kişi ile alakalıdır der. Hani modern sanatın ve modern sanata yapılan eleştirilerin çoğu 'modernite'nin paradigması ile yapılır ve bu yüzden 'mıhe mıhe pisuvar koymuş mıhe' denir. Sanırım bunun en 'komik' örneği bir devlet ''büyüğümüzün'' ''bunu bende yaparım'' çıkışıdır. Fikir olarak kaynağını modernitenin yıkımında bulan post modernite dünyasının ürünüdür modern sanat. Bu yüzden aydınlanma düşüncesi doğrularıyla bakıldığında yapılan işler eğreti durur. Çünkü modernite sana der 'xxx budur xxx şöyledir ve böyle olmalıdır.' Ancak post modernite zaten tamamen muğlaklar ve tanımsızlıklar dünyasıdır. Bu yüzden ducamp çıkıp 'ben bu eserin altına imza atarsam bu çok satar çünkü benim yaptığım artık ''sanattır'' ''demiştir. Pisuvarla aslında modernitenin sanat tanımına karşı çıkar. Ama modernitenin bakış açısıyla pisuvar bakıp pisuvar görürseniz çok normal 'bunu bende yaparım' demeniz. Baktım berlin duvarı gibi oldu yazı. Burda keseyim en iyisi. Zaten siz ara ara sanat nedir ne değildir değeri nedir kim belirler temelli tartışmalara çok sık giriyosunuz programda. Eminim 2-3 bölüme yine denk gelir o ara berlin duvarının kalanını da yazarım. Çünkü bir noktada gerçekten eserin değeri konusu önem kazanıyor. Oturup arkadaşlarla gittik galeriye bir büste şapkamızı koyduk bir grup insan da 'hmmmm sen'eat diye izledi olgusunun da konuşulup tartışılması lazım sanki.

Gözlüğün linkini alabilirmiyim, teşekkürler.

Velvet buzzsawda bana göre başta adamın resimlerindeydi lanet ama sergiye resimlerin bir kısmını getirdiklerinde sergideki diğer eserlere de geçti. Harry Potter'daki portreler birbirinin mekanına geçebiliyordu ya bu portrelerdeki ruh da öyle bişi bana göre. Ayrıca ben de mesajıyla ilgili tancan gibi düşündüm.

22:50 Star Wars bende hâlâ başlamadı :'D

Canlı yayında izlemiştim zaten ama belki kaçırdığım bir detay vardır diye yeniden izliyorum bu kaliteli muhabbeti. Ağzınıza sağlık.

Harika beybi, alita battle angle hakkında da birşeyler duymak isteriz, tam bunu yazarken alita sohbetine girdiniz

50:50 de bahsedilen reklamda Kevin Spacey değil Kevin Costner var.

Ethan Hawke'ın başrolunde olduğu Predestination adlı hiç beğenmediğim ama konustuğum herkesin sevdigi filmi incelermisiniz . İkinizin bilim kurgu türündeki imcelemeleriniz hoşuma gidiyor.

2017 sonbaharın da yayında modern sanatla ilgili yaptığın yorumdan dolayı olay çıkarmıştım CS. Söylemem gerek ki anlamamışım neyden bahsettiğini. İstanbul'daki sanat camiası İzmir de olmadığı için kafamda bambaşka bir şey canlanmıştı. Ayıp ettmişsem özür dilerim. Bunu yazdım Çünkü velvetbazsav filmi çok güzel izah etti bu durumu. Emekten yada samimiyetten yoksun bir film koyalım ve modern sanat teması içerisinde koyalım. İzleyiciyi aptal yerine koyarak film yaptık diyebilelim demişler. Son sahnede kumsala resim çizen dayı sahnesi bunu kanıtladı sanki. Hem benimle alakalı bir film hemde konuşulacak diye izleyeyim dedim. Çok üzüldüm. Geçmişe yönelik özür dileyebilmemi sağladı bu film. Tek artısı bu oldu sanırım. Bunun dışında öznel bir sebebi olmayan bir insan olsaydım gereksiz sert bir yorum yapabilirdim sanırım :D

İnsana " Hiç böyle düşünmemiştim " dedirten bir seri. Gerçekten olaylara farklı gözle bakmayı öğretiyor. Bu program hakkını veriyor. Tebrikler..

24:52 kulaklık takanlar için saygı duruşu

True Detective'in 1. sezonu hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum.

Her hafta bir Nolan filmi mutlaka konuşun. Haftaya az bilinen Insomnia yı öneririm.

Abi ya bi ara Young Justice 3.sezon izleyip yorumlar mısınız? Böyle tam yan hikayelerden animasyon serisi. Şu Marvel'ın gençler serisi gibi hani. Orijin hikayeler değiştirilmiş oluyor ama dizi de izletiyor kendini cidden. Bakmayı düşünür müsünüz hiç hazır süperhero dizilerine girmişken?

Abim iki ay kadar geç kaldım soruna cevap vermek için ama yeni çıkan star wars fragmanı ile ben bizim evde star wars konuşulmasını yasakladım, başucumdaki darth vader figürünün yönünü değiştirdim yüz yüze gelmemek için.

İskandinav sinemasının son yıllarda gördüğüm en güzel örneklerinden Jagten'i izlemenizi çok isterim. Polar gibi ardıyanık filmleri olsa da, Madds Mikkelsen'in güzel işlerinden birisi bence bu film. (arka fonda asu maralman - ardı yanık dostlara da merhaba çalıyor)

Kedi geldikten sonra pek dinleyemedim :) o kadar tatlı ki dikkatimi dağıttı :D

Osmancık çok tatlı be abi. Çıktığı zaman sizin muhabbeti bırakıp direkt kediye kitleniyorum

Oha lan süper fikir !!! şengör vs ortaylı vs canikligil vs milor vs özcan

Maşallah Osmancıkta çok büyümüş iyice tatlılaşmış

Can diğer bölümde dune filmi hakkında konuşursunuz.

İntroyu göremeyince üzüldüm biraz ama allahtan videoda CS var

Filmin kendisi modern sanat arkadaşlar, lütfen. (Velvet Buzzsaw)

50:50 Kevin Spacey değil, Kevin Costner'lı reklamdan bahsediyorsun CS yanılmıyorsam Kevin Spacey'li THY reklamı yok.. "Feel Like a Star" bahsi geçen reklam

Bence thy reklamı "weird shit gets intention" tarzında çekilmiş olabilir

DC 10:00 Star wars 20:00 Bilim 30:00 Bireysel 40:00 Havaalanı 50:00 Velvet 1:00:00 modern sanat 1:10:00 Memento 1:20:00

Abi yalan olmasın ben sadece filmleri ve Clone Wars animasyonu izledim. Ben de Star Wars sadece ilk 6 filmde bitti. Evet ikinci üçlemenin ilk 2 filmi o kadar iyi değildi, hatta bazı yerleri çok kötüydü ama en azından Star Wars filmleriydi. Yani sadece filmleri ve animasyon dizisini izlemiş biri olarak bile şuanda çok üzülüyorum filmlerin geldiği noktaya.

Abi Sam Elliot ve Bradley Cooper hatrina A Star Is Born'a da bakiverin klişe senaryo fakat güzel oyunculuk.

Doğru merak ilmin hocasıdır.

Alita esaslı manita çok güzel seyredin...

Sanat bu arada ifade etmeyle ilgili. Kafandakini ortaya koy ama istersen bi iskemleyi pembeye boya, yine sanat. Konuştuğunuz estetik ve güzellikle ilgili. O da başka bir tartışma konusu, daha doğrusu kişisel zevklerle alakalı ama tabii pembe iskemleyi tablosuna kusanı işeyeni de kim güzel buluyorsa artık.

25:00 Filme Gitmeden Önce: episode 9'da kaçırdığınız 65655855 sey.

Last Jedı izlemedim diye üzülüyodum şimdi bunun bir lütuf olduğunu anladım

introsuzda ne biliyim yani :)

abi Primer'de harbiden kafamız karıştı, bi yorum, bi eleştiri fırlatın da farklı bi bakışla izleyelim

22:50 tek ben mi gülüyorum

Hangi kanal youtube daki mike bir şey dedi star wars muhabbeti

Gecenin bu saatinde çölde bulunmuş su gibisin sevgili CS. Teşekkürler video için iyi geceler :*

Programi birakip full kediyi seviyolarmis :D

abi velvet buzzsawdaki esmer kadının kötü çocuk oyunculuğunu konuşmamızsınız hiç

Beynim redletimedia gibi bişey algıladı (RedLetterMedia'imiş)

1:18:40 Memento

Burning-Beoning konusur musunuz?

1:14:05 abi nabıyosunsadasfadsg

Ben 96'lı bir birey olarak Star Warsı çok geç izledim üniversiteye başlarken falan 2014 olması lazım. Episode 3 ve 5 başta olmak üzere hayran kaldım defalarca izledim ve yeni seriye de heyecanlandım o zamanlar toyuz Abrams'ı iyi yönetmen falan sanıyoz Star Trek'leri falan sevmişim. Episode 7 belki iyi bir Star Wars filmi değildi ama kendi başına iyi bir filmdi. Rogue One ne üdüğü belirsiz yaratık gibi bir şeydi ama neyse ana seriydi önemli olan. Sonra episode 8'e gittim facepalm yapmaktan izleyemedim filmi bırak star warsa olan ayıbı film bile değildi. Her şey mantıksız her şey anlamsız. 9'a gidermiyim bilmiyorum ama 9 iyi olsa nolacak sanki.

Siz mükemmel detaysınız abi 😎😂 🤣

olm usb kaçırmak nedir ya utanır gider döner dükkanı açarım ben

Carl Sagan yetişkinlerin susam sokağı gibi bir şeydi, eğitim alma fırsatı olmayan bireylere eğitim götürmek hem de fark ettirmeden fngng

Büyük bir hata yaptım yaa :( Velvet Buzzsaw'ı Netflix'te görüp izlememiştim. Sonra yatay bakışın yeni bölümü yüklenince başlıkta filmin adını gördüm. "Yaa şimdi filmi konuşacaklar, spoiler yemiyim gidip izliyim" dedim. Önce filmi izledim :( Ne bileyim gömeceğinizi :( Ben öneriyorlar herhalde diye direkt atlayıp izledim başlıkta adını görünce :( Salak kafam :(

Konuya Adnan Oktar dahil olsa kavgayı bitirirler biz bu kadar düştük mü diye 😂

Geekyaparda The Godfather hakkında konuştun ama yetmedi bana hem Tan Can'ın da gçrüşlerini merak ediyorum birazcık Godfather konuşur musunuz?

Star Wars figurlerinin eritildigi video, RedLetterMedia kanalina ait arkadaslar bakabilirsiniz ve de bu yatay bakis videosundaki gizli detayi gorunce sok oldum!

Arkadaşlar kedi 42:02 de sövüyor gevgevgevgevgev

hocaaaaaaaaa yatay bakış yatay bakış yatay bakış ve yakuza 0 özledik

46:35 bu ultimate showdown fikrinin abartılı bir animasyonunu yapmak lazım.

Abi dedigin thumbnaili yapsaydin keske ahhahaha

56:48

Celal Şengör'ün söylemleri hakkında konuşmak istiyorum. Öncelikle Celal Bey kaliteli bir çevrede büyüyen, zengin bir aileye sahip bir insan. Amacım Celal Bey'i küçümsemek değildir sadece bizi anlayamadığını vurgulamak için yazıyorum. Öncelikle eğitim sistemine değinmek gerekiyor herkesin bildiği üzere eğitim sistemimiz felsefi bir merak aşılamıyor. Meslek kazandırma görevi tek önceliği. Normal, mahallede büyüyen çocuk toplumun etkisinden yaşı büyüdükçe kurtulmaya başlıyor. 20 yaşından itibaren bir insanın bilimsel/felsefi bir alana yönelmesi, bu toplumsal çevreden kurtulması çok zor. İşte Carl Sagan gibi insanlar burada devreye giriyor, popüler bilim eserleri insanların eline hızlıca geçiyor. Dediğiniz gibi insanların birazı 'dünya düz' kafalarına girse de geri kalan büyük kesim bilimsel meraka sahip oluyor. Açıkça söylemeliyim ki lisede rastgele gördüğüm, Stephan Hawking'in Zamanın Kısa Tarihi isimli eseri sayesinde dünyam değişti, farklı bir dünyam oldu. 'Karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı'nı bulmanız dileğiyle. İyi geceler

The Haunting of Hill House izleyin cs

raging bull da konuşsanıza beyler

SAAT 2 de pusuda bekliyorum

bilginin bilgisi

1:38:00 Celal Şengör'e hak verdim.

Babam ben 10 yaşımdayken İtalya'dan döndüğünde onun çektiği heykel fotolarına bakmıştım. 1:11:43 te tancan ın verdiği tepkiyi vermiştim "aaa siki var ehere zehere" diye :)

Sonunda Star Wars 2´nin ilkinden daha kötü olduğunu düşünen birileri daha😄 Bu arada benim ilkim de Phantom Menace olduğundan ve de sümüklü çocukken 7-8 yaşlarında bir de sinemada izlediğimden asla nefret etmedim. Yaş ilerledikçe of ya burası kötü burası da kötü diye sevgim azaldı azaldı ama asla bitmedi. Duel of the fates yeter zaten😄

Celal şengör popüler bilime karşı felan değil programlara'da bilime karşı merağı arttırmak için çıktığını hep söyler. Carl sagana laf atması onun bilimi popülerleştirmesi yüzünden değil, anlattığı bilimi yapmadığını anlatıyor bu yüzden sahtekar diyor iyi bir bilim adamı olmadığını söylüyor.

Celal Şengör yorumu mu daha gerçek yoksa jahrein yorumu mu acaba?

Kafamı açtınız.Bu devirde, sosyal medyanın bu kadar kötü olduğu olduğu, bir dönemde böyle kaliteli bir muhabbet...Harikasınız

1:33:00

Osman sungur💞

Abi siz Yatay Bakış fragmanları atın biz de onlara reaction çekip üstüne 10 saniyelik teaserdan 30 kaçırılmış detay bulmalı challenge yapalım. Sonra sizin videolarınızı çektiğiniz evren ile bizim sizin videolarınız üzerinden prim yaptığımız evrenleri birleştirip o evren üzerine teori yağdıralım. Off inanılmaz format garanti trendlerdeyiz hemen gerekli işlerimi bırakıp şu boş işe başlıyorum.

Resim öğretmenliği öğrencisi alt dalıda grafik olan biri olarak, sanat konusunda yaptığınız eleştirinin haklı ancak bilgi eksikliğinden dolayı yüzeysel kaldığını söylemek isterim. İlk önce eleştirdiğiniz şey aslında modern sanat değil postmodern sanat akımıdır. Sanatın bir tane tanımı yoktur ve tek tanıma sığacak bir konuda değildir. O yüzden bol keseden bu sanattır, şu değildir diye insanların serbest atış yapması doğal bir süreçten ibarettir. Günümüzde ise sanatın tanımını 4 ana başlıkta yaparız. Ayrıntıya hiç inmeden anlatmam gerekirse bunlar; 1. Doğa ve toplum (Dış gerçeklik):Doğayı birebir taklit etmek.(Realizm) 2. Sanatçı:Doğayı birebir taklit etmek yerine sanatçı duygularını dışa vurur.(Ekspresyonizm) 3. Sanat eseri:Biçimi ön planda tutan yorum. Sanat eserinin göze hoş hitap etmesinden çok, sanat anlamlı bir biçimdir diye özetler. Modern sanat akımları bu yorumu yapar.(Kübizm, Fovizm, Soyut sanat gibi) Zaten bu akımları araştırdığınızda çok iyi eserlerle karşılaşırsınız. 4. Sanat tüketicisi: Bu yorum ise hepimizin bir geek olarak sevdiği, sanatın işlevsel olma kısmına dikkat eden fantastik,düşlemci sanat kuramlarını kapsayan(Sürrealizm) yorumdur. Postmodernizm ise 1960 yıllının başlarında çıkmış bir akımdır. Artık gelişen teknoloji ile zamanında realizmin zayıflaması modern sanat akımları da zayıflayınca çıkmış bir akım.(kabul etmek gerekir ki para yoksa bu anlattığım şeylerin anlamı yok. Tüketen insan önemli olan) Burada tarihçesine girecek değilim ama fikir sahibi olmanız için tüm sanatsal aktivitelerin(Resim,müzik,sinema,animasyon vb) aslında kısmen başının belası olduğu gibi özgürlüğünü veren akımdır bu. Sanatçılar alıcıları ne isterse onu üreten bir işçi olmuşlardır hep. Kendi istedikleri gibi eserler çıkaramazlar, ülkelerin siyasetine ve dönemin tonuna göre değişen birşeydir sanat. Bir ülke rejim değiştirdiğinde önceki sanat akımlarını hep kötülemiş, hatta barbarca diye nitelendirdiği de olmuştur. Güney rönesans sanatçıları gotik eserler için gothlardan gelen barbarca bir akım derken,.(italyayı hakimiyeti altında alan bir barbar kavmin anakolu ostrogot,vizigot) kuzeyliler rönesansını gotik akımla yapmıştır aksine. Caravaigo gibi dahilerin çıktığı barok dönemi, rokoko ressamları zaten ülke boktan durumda, karanlık, dini, ciddi olayları değil mutlu olayları resmimize aktarmalıyız derken, neoklasikler rokoko saray elitlerinin oyunuydu, eskiye dönmeliyiz, antik roma ve yunana bakmalıyız demişlerdir. İlginçtir ki bu akımlar bir 50-60 yıl geçtikten sonra ya eski akımda o kadar kötü değil moduna girip, ondanda faydalanmaya başlarlar. Yani özünde devlet rejimi yada yeni bir devlet kurulduğunda onu temsilen sanat akımları çıkıyor aslında. Postmodernizm ise sanatçıya artık özgürsünüz, ne bok yerseniz yiyin demenin farklı bir versiyonudur özünde. Bu serbestliğide %95 kötü kullansalar da bugün iyi eserlerde gayet çıkabilmektedir(resim,heykel gibi klasik sanat türleri dışında) Bundan sonra subjektif olacağım. Günümüz postmodernizmi için söylenen 100 yıl sonra haklı çıkabiliriz iddiasına cevap vermek gerekirse, önceki arkadaşın aksine söylemek istediğim aksine eski sanatı yok sayan, onu görmezden gelen postmodernizm de ya eskisi de aslında o kadar şey değilmiş diye bir u dönüşü yapmak zorunda kalacaktır. Ben sanat tarihçileri ve çoğu sanatçının aksine sanatın devamını modern sanat akımlarından sonra resim için devam eden sanat akımlarını animasyon,çizgi roman,herhangi bir tasarım alanı(grafik,endüstriyel) olarak varsayıyorum. Çünkü tarih boyunca tüketicisi yoksa bir eserin, yaptığın şeyin kendini tatmin etmek, kendi küçük grubunda 31 çekmekten ibaret olduğunu varsayıyorum. Bu durumda verilen van gogh örneğine geleceksek adam kendi ülkesinde sevilmemişken başka ülkelere gayet gidip, sanatını duyurabilecek biriyken yapmamış biri. Aynı şekilde yunanlı bir resim olan el greco da eserleri İtalya'da taşak malzemesi olmuş, ülke ülke gezerken ispanyol bir kontun desteğini alıp bugünkü ispanyol sanatının temellerini atan büyük bir ressam olmuştur. Van gogh'un ekonomik kariyeri bok gibi diye işte dönemin insanları anlamamış efendim demenin anlamı yoktur. Devlet büyüğü bak bu yeni sanattır, doğrusu budur derse o oluyor çünkü sanat. Tabi van goghun alaylı çok geç yaşlarda ressime başlamış biri olmasınında etkisi hükkümeti tarafından nasıl kullanıldıklarını, nasıl komikçe öne çıkarıldıklarını ve bazılarının aslında ben sanatçı değilimi anladıkları an intihar ettiğini okuduğunuzda zaten kendi yorumunuzu yaparsınız. Neyse bugünde kendi bölümüm dahil tüm sanat bölümü okuyanları da tetiklediğime göre gideyim ben :D

Gral Alita hentaisi çıksa onu yatay bakarak inceler miyiz ?

Hala Force Awakens'i izlemedim, Last Jedi'ı eski sevgilimin ısrarı üzerine onun kardeşi ile beraber izlemiştim.O gün Star Wars'a da eski sevgilime de veda ettim.

'DC Comics, Crisis dışında paylaşılmış evreni iyi yapamıyor' konusunda hiç katılmıyorum. Marv Wolfman'ın Teen Titans'ından tutun, Grant Morrison'ın JLA'sı, Pre-52 Suicide Squad, son dönemde Super Sons, Pre-52 & New 52 döneminde yer alan ve birçok karakterin dahil olduğu Batman, Green Arrow (2003) gibi hikayeler bu paylaşılmış evrenin ne kadar iyi yazıldığının ve kurgulandığının akla gelen ilk örnekleri ve aslında bunun meyveleri. Son olarak, 'DC Comics, 'Old-Man Logan' tarzında alternatif hikayeleri ana evrene dahil olmayan yüzlerce limitli seri, Earth One ve Year One gibi başlıklarda son 25 senedir yapıyor zaten. Sevgiler, iyi yayınlar dilerim.