Рет қаралды 113,368
Arkadaşlar Selamünaleyküm! Bu videomda sizlere ölmekte olan bir kimsenin en son hangi duyusunu kaybettiğini ve ölen bir insan öldüğünün farkına ve şuuruna ne zaman veya kaç saat sonra vardığı hususunu ayet ve hadisler ışığında paylaşmak istiyorum.
İnsanın ruhu bedeninden ayrılınca artık biz onun bulunduğu âlemde sürdürdüğü hayatı dünya gözüyle müşahede edemiyoruz. Ama şer'î naslarda haber verilmiş olan her şeye de imanımızın gereği kesin olarak inanıyoruz. Gözlem ve deney sahasından uzak olan, dünyadaki duyularımızla idrak edemediğimiz bu fizik ötesi âlemde meydana gelen olayları ve ölümden itibaren insanların başına gelecek şeyleri ancak nakli delillerden yani ayet ve hadislerden öğrenebiliriz. İşte insanların bu ebediyet yolculuğu esnasındaki halleri âyet ve hadislerde yeter derecede izah edilmiştir.
Öyleyse ebediyet yolcularının ilk yola çıkışları olan ruhun bedenden çıkışı ve ölünün cesedi kabre konuluncaya dek başına gelecek hallerden bahseden rivayetlere bir göz atalım.
Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır:
"Sizden birinize ölüm geldiği vakit, elçilerimiz (meleklerimiz) onun ruhunu alırlar."
Arkadaşlar, ölümün gerçek faili Allah Teâlâ'dır. O, hikmeti gereği, ruhları almakla ölüm meleğini (Azrail'i) görevlendirmiştir. Ölüm meleğinin ruhları alışı, Allah'ın izniyledir. Allah'ın izni olmaksızın bir sivrisineğin canını almaya dahi güç yetiremez. Ölüm meleğinin yardımcıları, rahmet ve azap meleklerindendir. Bir insan vefat edeceği zaman ölüm meleği ile birlikte rahmet ve azap melekleri de hazır olur. Bunların sayılarının üç rahmet, üç de azap meleği olmak üzere altı olduğunu bildiren rivayetler vardır.
Ölen kişiyi iyilerden ise cennete, kötülerden ise cehenneme taşırlar. Ölüm anında kötüler pişmanlık duyarlar çünkü o esnada perdeler sıyrılır ve gidecekleri yeri yani cehennemi görürler. Elbette o esnada artık yapılacak hiçbir tövbe de kabul olunmaz. Ölüm anındaki telaşı, Kur'an şöyle hatırlatıyor:
Hayır! Dünyayı âhirete tercihten vazgeçin! Ölüm anında o can, köprücük kemiklerine ulaştığı zaman, yanında bulunanlar tarafından: “Buna okuyup ilaç yapacak kimdir?” denildiği zaman, böylece o ölüm döşeğindeki kişi, o başına gelen durumun gerçekten dünyadan tam bir ayrılık olduğunu yakinen bildiği zaman, Ölüm anında ve kefenlenirken bacaklar birbirine dolaştığı zaman, işte o gün sevkiyat sadece Rabbinin emredeceği yere; yani cennete veya cehennemedir!
Bu ayeti kerimden anlaşılacağı üzere ölen kimse, ruhun cesedinden ayrılmasından sonra öldüğünü anlamaktadır. Nitekim hadislerden de anlaşıldığı gibi, ruhun cesetten ayrılması ile birlikte iyi ise nimet ve kötü ise azap başlamaktadır.
Bu melekler eceli gelmiş olan mü'mine güzel surette görünüp yumuşaklıkla muamele ederler. Mü'mine verilen bu müjde ve meleklerin güzel görünüşü, şiddetli olan ölüm acılarını unutturur ve onu sevince mazhar eder.
Arkadaşlar! Ruhumuz vücudumuzu tedricî olarak terk eder; önce ayaklardan yukarı doğru çekilir ve ayaklar soğumağa başlar. Daha sonra ise bacaklar ve daha yukarı kısımlardan çekilir ve gırtlağa gelince artık insanın dünya ile ilgisi kesilir. Dünyayı göremez ve öteki âleme yönelmiş olur. Ölmekte olan bir kimse en son hangi duyusunu kaybeder? Sorusuna cevaben İmam-ı Gazâlî hazretleri şöyle buyurmuştur:
“Ölünün his duygularından en son kaybedeceği şey işitmesidir. Zira ruh kalpten ayrıldığı vakit sadece görmesi bozulur. Fakat işitmek, ruh kabz oluncaya kadar kaybolmaz. Bunun için Fahr-i âlem efendimiz; “Ölmek üzere olanlarınıza Lâ ilâhe illallah demeyi telkin ediniz!” (Müslim, Cenâiz 1) buyurmuştur.
Ölüm anında insanın yanına gelen melekler, kâfir ve kötü kimselere son derece korkunç bir surette görünecek ve azap edilerek ruhları alınacaktır.
Sonuç olarak yaşanılan bu olaylar neticesinde ölen kimse ruhun bedenden ayrılması ile birlikte dünya hayatının sona erdiğini ve ruhunun bedenden ayrıldığını bilir ve anlar.
Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet eylesin, bizlere de hayırlı ve imanlı ölebilmeyi nasip eylesin.