Dilenci, başka insanlardan para, yiyecek isteyen kişilere deniyor. Dilencilik dünyanın en eski mesleklerinden biri. Türkiye'de dilenci olmak da kökleri düşündüğümüzden daha eskilere giden bir tarihe sahip. Öyle ki Osmanlı'da dilenciler loncası bile mevcut.
Peki bir insan neden dilenci olur? İnsanları dilencilik yapmaya iten nedenler nelerdir? Bir dilenci ne yer, ne içer ve nerede yaşar? Küçük yaşta sokağa düşen dilenciler ne gibi sorunlarla karşılaşırlar? Bu soruların cevaplarını işlediğimiz bölümümüzde çarpıcı gerçeklerle karşılaştık.
Kimlerin gerçekten muhtaç, kimleri ise dilenciliği sadece sömürü olarak kullanıyor ve son derece özgün dilenme metodlarına başvuruyor.
Küçük yaşlarda ailevi sorunlar nedeniyle Bursa’dan İstanbul’a kaçıp, sokaklarda yaşam mücadelesi veren Alişan, nasıl ayakta kaldığını ve geçtiği kötü yolları bizlere anlatıyor. Giyim kuşamından ve eğitiminden dolayı iş bulamayan Alişan'ın zabıtalarla iletişimini, dilenmenin püf noktalarını ve hayatını geçirdiği sokaktaki bir gününü inceliyoruz.
İnsanlar neden dilencilere karşı koyamaz? Ne gibi etkenler söz konusu? Osmanlı döneminde dilencilik kavramına bakış ve bu konu hakkındaki yaptırımlar nelerdi? Sosyolog Esra Akyol, bize bu soruların cevaplarını çeşitli örnek ve analizlerle anlatıyor.
Günümüzde sıkça karşılaştığımız dilencilerin bu durumu aile mesleği haline getirip çeteleşmelerinin önüne geçmek için bazı yaptırımlar bulunmakta. Anadolu Yakası Zabıta Şube Müdürü Nazan Başelli bize Kabahatler Kanunu'ndan, idari yaptırımlardan ve para cezalarının nasıl uyguladığından bahsediyor. Dilencilerden bir seferde elde edinilen yüksek meblağları ve onlarla yaşadığı anıları bizimle paylaşıyor.
Dilenci Amiri Cenani Arslan, zabıta birimlerinin işleyişini ve günlük rutinini anlatıyor. Dilenci şikayeti baskınlarından, dilenme yöntemlerine; yardıma ihtiyaç duyan insanları nasıl tanıyıp, onlara nasıl yardımda bulunduklarını paylaşıyor.
#Dilenci #DilenciOlmak #İstanbulZabıta