#muıhammednurani #allahdostları
Ehl-i Beyt'in gülistanında bir gül,
Seyyid Muhammed Nurani (k.ds.) kısa hayatı
ŞEYH SEYYİD MUHAMMED NURANİ (K.S)
Seyyid Muhammed Nurani hazretleri Siirt’in Baykan ilçesine bağlı Siyanis Köyünde Dünyaya teşrif ettiler. İslami ilimlerde ilköğrenimi Adıyaman ilinin Kahta ilçesine bağlı menzil (Durak) köyünde medfun bulunan Babası Ğavsı Kasrevi namıyla meşhur Şeyh Seyyid Abdulhakim El hüseyni (k.s.a.) Hazretlerinden aldı. Ğavs Hazret’lerinin Şahı Hazne namıyla meşhur Şeyh Ahmed El Haznevi (k.s.a.) Hazret’lerine ziyarete gittiği zamanlarda ilim tahsiline Ğavs-ı kasrevi hazretlerinin müderrisi olan Molla Osman’ın yanında devam etti.
Molla Osman’ın yanında gayet disiplinli bir tedrisat dönemi geçirdi.
Seyda Hazretlerinin çocukluk yıllarına şahit olanlar Mübareğin ta o zamanlardan beri manevi hallere sahip olduğunu, namazlarını, hiç cemaatsiz kılmadığını ve hatmeleri hiç kaçırmadığını anlatır.
Seyda Hazretleri, o yıllarına ait hatıralarını şöyle yadederdi.
“Bazen çocuklarla kör ebe oyununu oynadığımızda bir ağaç kütüğüne saklanır onlar beni ararken eğer Hatme vakti ise hemen tespihimi cebimden çıkarıp kendi kendime Hatmemi yapar, ondan sonra tekrar oyuna katılırdım”.
Seyda hazretleri, babası Ğavsı Kasrevi kd.s. Hazretlerini ziyarete gittiği zamanlarda Ğavs hazretlerinin hanesinden biri olmasına rağmen genelde müritlerle beraber camide yatar, hatta bazen ayakkabıların bulunduğu yerde, üzerine sadece bir keçe örterek yattığı olurdu.
Bu olaya şahit olan Ğavs Hazretlerinin bir sofisi söyle anlatır.
” bir gece ayakkabıların olduğu yerde hasıra sarılmış yatan birini gördüm merak edip üzerini açtığımda gördüm ki Seyda Muhammed nurani Hazretleri. Ben
“Kurban ne olur böyle yapmayın ümmeti Muhammed zarar görür” dediğimde
Seyda Hazretleri “Ğavs’un sofilerinin ayaklarının başımın üzerinde yeri vardır git sakın bana karışma” diye buyurdular.
Seyda Hazretleri Ğavsı kasrevi Hazretlerinin vefatından 2 sene sonra Ğavs hazretlerinin Halifelerinden olan Şahı Arıncı namıyla meşhur Şeyh Ali Hazretlerine intisab etti.
Seyda Hazretleri mürşidine muhabbetle o kadar bağlıydı ki Şah-ı Arınci hazretlerinin huzurunda saatlerce konuşmadan oturur, yerinden bile kımıldamazdı. Şah-ı Arınci Hazretleri de Seyda Muhammed Nurani Hazretlerini çok severdi.
Şahı Arıncı hazretlerinin, Gavsı kasrevi hazretlerine olan hürmeti Oğlu Muhammed Nurani hazretlerinde tahakkuk ederdi.Öyle ki Mürüdi olmasına rağmen Muhammed nurani hazretlerini önünde namaz kılmaktan haya ederdi.
Seyda Hazretleri 1981 yılında Şeyh Ali Arinci ksa Hazretlerinin ilk ve tek halifesi olarak hilafet aldı.
Çok geçmedi ,Şahı Arıncının 3 yıl sonra 1984 yılında hakka vuslatının ardından
Seyda Hazretleri, Mürşidinin emrine binaen bulunduğu Van iline bağlı Çaldıran ilçesinin Soğuksu Köyünden, şu anda Markadı Şerifin bulunduğu Siirt ilinin Baykan ilçesine bağlı Kalplerin tecelligahı, ümmeti Muhammed (s.a.v)’in sığınağı, gönüllerin dünya sevgisinden ahiret sevgisine bağlandığı Zokamir Köyüne yerleşti.
Yerleştiği her köyde yaptığı gibi burada da bir camii inşa ettirdi.
Yazları Soğuksu Köyüne gider 3-4 ay orada kalır daha sonra tekrar Zokamır Köyüne dönerdi.
1984 yılından sonra bölgede yaşanan sosyal olaylardan rahatsız olması ve çevresinde bulunan bazılarının, yaşanan olaylarla ilgili nasihatlerini dinlememesi üzerine Zokamir’den ayrılmaya karar verdi.
Şeyhi Ali Arınci’nin oğlu Hikmet Efendi; Zokamir köyüne giderek köyden ayrılmamasını, yahut Arınca (Tılfakir) köyüne gelerek kendileriyle beraber kalmasını rica etmişse de Muhammed Nurani hazretleri, kararında ısrar etti. Bu dönemde İzmit’teki muridlerinin daveti üzerine 1992 yılında İzmit’in Kullar Beldesinin Doğantepe köyünde bir külliye inşa ederek irşad hizmetlerini yürütmeye başladı.
Şartların musait olduğu dönemlerde Zokamir köyüne sık sık ziyaretlerde bulunurdu. Ve Nihayet olayların azalması üzerine tekrar Zokamire döndü.
Seyda Hazretleri (k.s.a.) İslami ilimleri okumayı teşvik eder, talebelerin maişetini bizzat kendi karşılardı. Âlimlere saygı gösterir onları daima namazda en ön safta olmalarını isterdi.
Mekke-i Mükerremede iken seccadesini âlim bir müridinin taşıdığını görünce kendi nazarında ilmin ve alimin ne kıymette olduğunu ifade eder bir tarzda
“Seccademi bir âlime nasıl taşıtırsınız” diye müridlere kızmıştı.
Sadatlara, onların evlat ve torunlarına karşı çok hürmetli idi. Öyle ki saatlerce onların yanında adap üzerine oturur, müridin mürşidine gösterdiği hürmet gibi onlara hürmet ederdi.
Tevazuda zirve idi. Hiçbir şeyde kendini görmez Babası Gavsı kasreviyi ve Mürşidi Ali arınci hazretlerini kasdederek,
“Bana ait bir şey yok ne varsa Ğavs’ındur ve Halifenindir” derdi.
Hatta bir gün gördüğü yabancı bir kişinin kim olduğunu müritlere sorduğunda;
“-Efendim o sizin müritlerinizdendir” demelerine kızmış ve
“Biz mürit olabildik mi ki, bizim müridimiz olsun” diyerek tevazunun en zirvesini göstermişti.
#mursid