Bir Süleyman Demirel klasiği: "Yollar, yürümekle aşınmaz!", bir başka klasiği: "Benzin vardı da biz mi içtik? Binaenaleyh, şapkamı alır giderim...", belki bu videonun konusuyla çok alakalı değildi ama en klasik ötesi klasiği de: "GenelHouseları gapatalım da millet bizi mi şeayy etsin?!"di... Bu klasikleri, bir de onun o unutulmaz üslubu ve aksanıyla söylediğini canlandırın şimdi gözünüzde.
Yeaaa, şimdi bunların bu videodakilerle ilgisi ne diyecekler çıkacak elbette. Demesinler öyle; çünkü "Süleyman hep başbakan, başbakan hep Süleyman" en klasik klasiğini bozup Fötrlü Cumbaba olmuştu ki, ben de genç bir asker, teğmen olarak Gökçeada'da göreve başladım. İmproz-Gökçeada, benim içinde hızla evrildiğim, bir taraftan da ismiyle bütünleştiğim, o eşsiz ada kültürüyle tanıştığım, tutkularıma sıkıca sarılmaya başladığım coğrafya olarak, başka başka anlamlara bürünen çok özel bir yer ve kimlik oldu bende.
Klasik demişken, vardır işte klasik karşılaştırmalar; "Yav, İzmir dururken, Ankara mı sevilir? Sen Paris'i görsen Barselona da neymiş dersin..."ciler aramıza karışmışlardır ve öyle bir bilmişlikle dolaşırlar. Bunlarla yetinmeyip "Bir Datça, bir de Bozcaada'yı bilirim ben, başkasını da tanımam" diyenleri var ki en çekilmezleri de onlardır işte. Barselona ve Ankara için, içim içimi yer, üzülürüm ama laf Gökçeada'ya geldi mi, dayanamam ve hemen "Tanımazsın tabi, gerçekten Gökçeada'yı görmüş olsan zaten tanımazsın hiçbirisini" der ve geçerim.
İlk göz ağrısı desem, sanırım en büyük ağrım oradan ayrılmak oldu, o değil. İnsanları, bakir doğası, özgür keçileri, koyunları, hindileri desem, geldim gördüm işte yeniden yeniden, o da değil sanırım. Hayata ilk adım gibi ilk ev arkadaşım, Büdü desem, şimdi "kimlerrrrr kimlerleeee" gelir aklıma o malûm kinayeli ses tonu ile, o hiç değil sanırım... Böyle söylüyorum ama siz benim sözlerime bakmayın, aslında bunların hepsi, bütünü o İmproz tutkumun sebebi. O yaşanmışlıklar ve izleyeceğiniz videoda bolca bulacağınız dostluklar beni bir başka bağladı Gökçeada'ya. O zamanlar yeni yeni hayat bulan dijital dünyaya girişim de işte tam da bu videoda anlatılan "İmproz Lombağı" adıyla oldu.
Süleyman Demirel'in o zaman söylediği ama kıymetini bilemediğimiz o klasiklerden devşirme "Yol vardı da biz mi gitmedik?! Getirin şapkamı, pardon CamperLombağı, Gide gide aşınmaz yollar!" şeysi ile yola çıkmışken beni çok öncesinden tanımış olan ya da bir gün bu dijital ortamlarda tanıyacak olan, olmaz ama olur da "Neymişşşş yeeaaaaa bu İmproz Lombağı; anlamını bilmeden ne takip etçem laynnn ben bunu" diyebilecek eli baltalı sosyal medya canavarına, yol hikâyelerinden önce İmproz Lombağı'nın hikâyesini anlatarak başlayayım istedim buradaki serüvene.
O zaman tanıştırayım: Akın Zengin, nam-ı diğer İmproz Lombağı...
Keyifli seyirler olsun!
Müzik :
----------------------------------
KZfaq Ses Kitaplığı
----------------------------------