12 mart 1971 i de irdelese hocamız ne güzel olur. çok değerli bi iş yapıyorlar, teşekkür ediyoruz

32:31 Demokrat Parti dönemini incelerken (4-5 kitap üzerinden inceliyordum) daha önceden kitapĺığıma koyduğum Atatürk'ten 12 Marta adlı 4 ciltlik kitabi da incelemeye başladım diğerleriyle birlikte. Şevket Süreyya Aydemir in Menderes'in Dramı kitabı ve diğer kaynaklarda adı geçiyordu Sadi Koçaş ın. 2 cildini bitirmiştim ve en az 4-5 yerde "bu adamla keşke tanışabilseydim.... ben olsam bende burada ayni tepkiyi verirdim ..." gibi ifadeleri kitapta not olarak düştüğüm birçok hatırasını ibretle okumuştum. 29.07.23 tarihinde twetterda Cengiz Özakıncı nin bir paylaşımına (ve alta verilen cevapta) denk geldim. Sadi Koçaş in 1.ciltte "Necati Tacan" başlıklı bölüme gönderme yapıldığını gördüm merak ettim ve programı izlemek istedim. Burada Necati Tacan ın vefatına dair anlattıkları bana komplo teorisi gibi geldi. (Bakın daha bu kitapta ki anılarında anlattığı birçok olay var, Cemal Gürsel le ilk tanıştıkları zamanlar, daha cokkk önceden (1940 ların sonunda, yani daha Dp bile yok) yine TSK içinde guruplaşmalar olduğu, kendisinin bu işlere olan yaklaşımı vs konular var ki hiç temas edilmiyor) 1- Necati Tacan a gittiler ama o olmadan da bu iş yoluna girecekti. Tek örgütlenen gurup Sadi Koçaş ve arkadaşları değil, İstanbul da da guruplaşmalar var. Necati Tacan yok edilecek hedef değil bence 2- 1970 lerde bile olsa (yani yıllar geçmiş olsa da) bir adam neden kendisi üzerine komplo üretilecek detayları anılarına yazsın ? 3 - TSK içinde de ve toplumun içinde de özellikle 1957 sonrası (artan ekonomik sorunlar ve iktidarın baskıyı artırması vs vs) iktidara karşı tepkiler artıyor . Yani CIA ve Pentagon desteğine yönlendirmesine çok gerek yok darbe için. 4 - Londra Uçak kazasından A. Menderes in kurtulması (pilot Sadi Koçaş ın arkadaşı) olayında bile yine S. Koçaş ı töhmet altında bırakıyorsunuz. 5- Neredeyse sonuna geldim en son bir psikolojik savaş uzmanı olan komutandan bahsetti Özakıncı ama programın başından bu yana Demokrat Parti idarecilerinin ülkeyi sürüklediği ortamdan yapılan ikili anlaşmalar dan, artan diktatörce idareden bahsetmedi. Adnan Menderes in nasıl değişken bir ruh haline sahip olduğunu, parti içindeki guruplaşmalar vs için muhakkak Şevket Süreyya Aydemir ve Mükerrem Sarol un kitaplarını incelemeli merak edenler. Evet son 1-2 dk kala "Dp yönetiminin idaresindeki sorunlar başka konu ...." deyip geçti. Yani bu program sadece 27 Mayıs ın olası komplo teorisi kısımlarına temas ediliyor. Demokrat Parti dönemi icin benim inceldigim ve tavsiye ettiğim bazi kitapları buraya bırakıyorum. - Menderes'in Dramı (Ş. Süreyya Aydemir) - Bilinmeyen Menderes (M. Sarol) - Düşler ve Entrikalar (E. Mütercimler - M. Kemal Öke) - Atatürk'ten 12 Marta (S. Koçaş) - Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları ( Metin Toker) - Günlükler (Ekrem Alican) - Bir İhtilal Daha Var (Örsan Öymen) *Benim naçizane görüşüm şudur; Demokrat Parti özellikle Adanan Menderes gittikleri şehirler ve kasabalar da kendilerini karşılayan halk kitlelerine aldanıp (tav olup) giderek baskıcı bir yönetimle ülkeyi idare etmeye başlamışlardır. En çarpıcı olanı ise ABD ile ekonomik ve "askeri" alanlarda alınan yardımların dışında imzalanan anlaşmalardan bazılarından TBMM nin bile haberi yok. Şevket Süreyya Aydemir bu ikili anlaşmaları daha sonra bazı DP lilere soruyor ama "evet haberimiz vardı..." cevabını alamıyor. Yapılan anlaşmalar uluslararası ama meclisin haberi yok ! Asla ama asla asılıp "kahramanlık" payesi verilmemeli, şimdinin iktidarları gibi (akp) sömürüsü yapılmasına fırsat verilmemeliydi, halkın karşısında siyasetin kendini tüketmiş biri olarak tarihe geçmeliydi ama maalesef asılarak tüm hata ve ihanetlerinin üzeri örtülmüş oldu.*

27 Mayıs a dair adı geçen eserler ; - Ak Devrim (1960 - Ankara) * - Birinci Cumhuriyet Biterken - Hıfzı Oğuz Bekata - 27 Mayıstan İkinci Cumhuriyete - İsmet Giritli - Türkiyede Demokrasi - Arif Hikmet Pamukoğlu - Hayat Mecmuası - Oltadaki Balık Türkiye - M. Emin Değer * - Akis Dergisi (10 Nisan 1958) - Uluslararası İlişkiler Ortamında 27 Mayıs Müdahalesi - Cüneyt Akalın - Atatürk'ten 12 Marta - Sadi Koçaş *

40 YASINDA 27 MAYIS DARBESININ GERCEK NEDENINI CENGIZ OZAKINCI DAN OGRENEBILDIM..

Sunucu, güzel bir soru (1960 darbesine 2. cumhuriyet denilmesine dair) sordu.. lakin sayın Özakıncı, bütün bunları araştırmış ve normalde, her şeyi de biliyor olmasına karşın, kendi çıkarımları yerine, daha önce okuduğu, başka bir yazarlara ait görüşleri dile getirmek ihtiyacı duyuyor. Yani belli ki, sayın Özakıncı şahsi görüşlerini belirtmekten, belki de haklı nedenler dolayısı ile halâ İMTİNA ediyor...! Oysa biz artık merhum, sayın Prof. O. Sinanoğlu'nun, hem de bir GÖRGÜ TANIĞI olarak, bizzat naklettiği anılarından, ülkenin 1945-46yılında, Abd tarafından fiilen (yapılan gizli-açık anlaşmalara da dayanılarak) mukavemetsizce, YUMUŞAK USULDE İSTİLA EDİLİP, sonrasında da, GİZLİ BİR DOMİNYON veya Müstemleke olduğunu, net olarak, BİLMEKTEYİZ. Yani bu durumda, ordu veya asker imiş gibi görünenler aslında, ABD ve Nato'nun birer elemanı olarak, böyle bir darbeyi, halkın seçtiği hükümete (o bunu hak etmiş bile olsa) karşı, yapmak hak ve yetkesini hiç de, haiz değilmişler, diye anlıyor ve 2. cumhuriyet sözü ile de, Atatark ve arkadaşları tarafından kurulmuş bulunan, asli Cumhuriyet ve bağımsız-egemen devlet yapısının YIKILARAK, GERÇEK BİR MÜSTEMLEKE HALİNE, DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ OLDUĞUNU, ÇIKARMAKLA KALMAYIP, aynı durumun, o zamanda beri kesintisiz devam ettiğini, bugünlerde yaşanılan bin bir türlü olayla da, durumla da, görebiliyoruz...! Oysa ki başta, darbeyi yapan ekibin, en aktif üyeleri, A.Türkeş ve 13 Arkadaşı, bunun böyle sonuçlanmasını istemedikleri, hemen çok partiye geçilmemesi gerektiğini, savundukları halde, onlar bir şekilde (ama kolayca) diskalifiye edilip (hatta kimine göre, kurşuna bile dizilmeleri istenip ama, şanslarına, o sırada Türkiye Cia yetkilisi olarak bir Özbek Türkü olan, Ruzi Nazar'ın buna mani olup, yönetimden atıldıklarından sonra da, onları yurt dışı ateşelik gibi, görevlere gönderdiği söz konusu) sonra ise, orduda ne kadar Atatürk takibinde samimi oldukları veya olabilecekleri düşünülen subay varsa, belirlenip, ordudan atılırken, bunların tazminatlarının da, Amerikadan gelen para ile ödendiği bir vakı olarak, araştırmacı yazar Yılmaz Dikbaş dahil, bir çok kişi tarafından açıklanmaktadır. Yani, işin aslı, Atatürk Cumhuriyeti çoktan yıkılıp ama, bu gerçek çok uzun zaman boyunca, samimi diye bilinen aydınlar tarafından bile dile getirilmediği için, Türk milletinden gizli tutulup, hala dahi, işte sayın Özakıncı'nın kimi yaklaşımlarından da görülebileceği gibi, mümkün mertebe, gizlenmeğe çalışılmaktadır; müstemleke ulusü, bağımlı devlet sistemi ve buna tabi bütün partililer ve bürokratlar tarafından hem...!

Şükrü Erdelhun değil,Rüştü Erdelhun..

Teşekkürler 🌷

Bilinmeyen ya da göz ardı edilen herşey bu programda. Teşekkürler Cengiz Özakıncı, teşekkürler Levent Yıldız.. Kaan bey sizede ayrıca teşekkürle. 2 Haziran 2018 de program yokmuydu? Varsa yüklermisin ? Tekrar teşekkürler

Sonlardaki 61 anayasasındaki 115. madde konusu kafa karıştırıcı. Eyalet yönetiminden bahsedilmemekte görünüyor 1961 Anayasası metninde.

Neymis bu amerika hertarafta parmagi var