Futbol anlamında süper bir haftayı geride bıraktık.
Üç gün içinde A Milli Futbol Takımımız, bir başka ifadeyle Bizim Çocuklar Avrupa Şampiyonası’na
gitmeyi garantilediler.
Hırvatistan'ı dağıttık, Galler çarptı gruptan çıkacak ikinci takım kim olacak? Bizim hiç dertlenmediğimiz bir konu. Onlar düşünsün.
Türkiye, Hırvatistan ve Galler aynı puanda bitirirse
gidebiliyor muyuz? Evet averajla gidiyoruz
Galler'e yenilmezsek grup birincisi olarak gidiyoruz.
Montella’ya bir teşekkür borcumuz var.
Kir pas içinde kalmış, baktığımızda karşı tarafı görmekte zorlandığımız futbol penceremizi temizlemeye yardımcı oldu.
Kendi adıma Hırvatistan maçındaki futbolu unutamıyorum.
İçimde yeniden Milli Takım ruhu yaşadığını hissediyorum.
Dinlediğim hemen herkes “işte benim milli takımım” diyor.
Ve bu milli takımımızın futbolumuzun üzerindeki tüm olumsuzlukları dağıtma potansiyeli var.
Belki futbol kavgamıza barış getirecek, kaybetmeye yüz tutan 'Rakibe Saygı' duygusunu getirecek.
Hatırlayın, Beşiktaşlı Cenk tosun gol atıyor, sırtında Fenerbahçeli İsmail yüksek var. Orada bir kule
oluşuyor. Kulenin üzerinde Galatasaraylı Abdülkerim Bardakçı. Kalesinden fırlamış Trabzonsporlu Uğurcan Çakır koşuyor.
Öte tarafta Kerem Aktürkoğlu ve Ferdi Kadıoğlu sarılmışlar birbirlerine.
Bu sevginin hakkını verelim...
***
Ve evet artık ligimize dönüyoruz. Galatasaray
Beşiktaş karşılaşması ile dönmenin heyecanı da bir
başka.
Umarım ve isterim ki kaliteli bir rekabet, güzel bir futbol ve en çok da saygı olsun.
Bu arada, şöyle bir huyumuz var bizim…
Gol attık mı geri çekiliyoruz. Genellikle psikolojik etkenler.
Montella'nın maç sonrası bir açıklaması beni fazlasıyla mutlu etti...
Ne dedi biliyor musunuz?
İçerikte anlattım, adam teşhisi koymuş, tedaviye geçiyor.
Farkındalık bu işte
Başarılı teknik adamlarımızdan Rıza Çalımbay şöyle bir soru koydun ortaya... “Türkiye'de bu takımı çalıştıracak yerli antrenör yok mu?”
Devamında antrenörler derneği başkanı olsa buna çok üzüleceğinin altını çizdi.
Aslında zamanlaması talihsiz oldu. Çünkü Montella 2 karşılaşmadan da beklenenden daha büyük bir sevgi ve güvenle ayrıldı.
Bununla birlikte Rumen teknik adam Marius Smudica, çok daha üzerinde durulması gereken, Türk teknik adamların seslerini yükseltmesi gereken bir konuda futbol federasyonun seslendi "Neden" diye. İçerikte izleyince bana hak vereceksiniz...
Kerem Aktürkoğlu, İsmail Yüksek, Zeki Çelik, Cenk Özkaçar, Bertuğ Yıldırım, Barış Alper Yılmaz...
Hepsinin ortak özellikleri alt liglerden fırlayıp gelmiş olmaları. Örnek adamlar onlar. Demek olabiliyor ifadesinin vücut bulmuş halleri.
Ve kapaktaki transferler onlar aslında.
Futbolumuzun yeni nesil ilaçları onlar.
***
Yabancı kaynaklardan da haberler gelmeye başladı.
“Igor Tudor, Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü olmak üzere."
Umarım doğru değildir. Hayır hayır İgor Tudor'un iyi ya da kötü bir teknik direktör olması konu değil.
İçerikte anlatıyorum...
Benim kalbimden geçen şu: Burak Yılmaz başarılı olsun.
Beşiktaş, zorda kaldığında ‘gel’ diyebileceği bir teknik adama daha sahip olsun.
Son olarak haberlere bakılırsa, Türkiye futbol federasyonu, Merkez hakem kurulunun yönetimi ve hakem atamalarını Kulüpler Birliği’ne devretmeyi teklif etmiş.
Ancak Kulüpler Birliği bu fikre sıcak bakmamış. Hiç şaşırmadım, nedenlerini de anlattım.
Lüten beğenip yorum yapmayı unutmayın.
Sevgilerimle..