Bu hayatta ya Zagor olursun; hiç gözükmesin ama bütün hikaye etrafında döner. Yada Bekir olursun; koşarsın, çabalarsın, gururunu hiçe sayarsın ama bir yere gelemeyip usul usul yürürsün yolunda.

Ulan sırf şu tiradın hatrına kader filmi çekildi be. Helal

Kendi başına gelse anca böyle anlatabilir. Nasıl bir oyunculuk, nasıl bir yetenektir. Allah uzun ömürler versin Haluk Abimize.

Emmy ödüllerinden sonra buraya tekrar bi uğrayıp ne kadar büyük bi aktör olduğunu tekrar hatırlamak istedim

Bu sahneyi normalde kamera 360 derece dönerek çekmeyi planlamış ancak teknik sorunlardan dolayı sabit çekmişler , ve bir kere de çekmişler, o kadar iyi iş çıkmış ki efsane olarak kaldı

Vay be. Adamın hacı babası 2 taksi 1 dükkan verip yaşa diyor ama aşk uğruna hepsi iptal. Büyük adamsın Haluk abi. Rolünü yaşayan az adamlardan

Tek seferde çekilmiş bu sahne. İnanılmaz. Haluk Bilginer’in hakimiyetini gösteriyor alanına. Jest, mimikler, ses tonu... Her şey yerli yerinde. Arkaplan müziği de işin cabası. Vurguluyor replikleri.

"bir de zagor vardı." dedikten sonra arkada çalmaya başlayan müzik...

Ufuk Bayraktar hem ramizin hemde kenanin genclikleri olmus la :))

telefona indirdim guzel bir sarki gibi dinliyorum. ne guzel bi sahne be ne muthis bi oyunculuk...

Türk sinemasının bence en inandırıcı,en iç parçalayıcı,en yetenek barındıran,en akılda kalan,en son nokta tiradı...Ödülü duyunca koşup hemen izleyesim geldi.Emmy ödülü az sana Haluk Bilginer, Oscar da lazım!!!

Şunu her izlediğimde sanki anlatılanları yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Efsane film, efsane sahne.

Her ses tonu,her yuz mimigi suratimiza (ben en iyisiyim)diyen bir uslupla binlerce kez tokat gibi iniyor.

arkadaki müzik,Haluk Bilginer’in tirata kendini kaptırarak sergilediği mükemmel oyunculuk... Zeki Demirkubuz ülkenin en önemli yönetmenlerindendir,öyle de kalacak. Bu tirat izleyen herkesin kafasında yer edinir,can acıtır,vicdanı yaratır. Unutulmaz bir şaheser.

Bir adam tanıdım kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. Bir olayın olması gerek insan bağlantılarından çoğunun açıklaması işte bu. Bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile. O halde yaşasın ölü gömme törenleri! Düşüş Albert Camus

İhaleyi kadere yıkmak eski bir Türk âdetidir.

Babaya Emmy ödülünü verenler bu sahneyi izledi mi acaba. İzleseler sırtlarındaki ceketi verirlerdi herhalde.

Harika 7 dakikada tüm detaylarıyla bir hayat hikayesini böyle derinden duygusallıkla anlatmak çok zor. ÜSTAD!

Haluk bilginer nasıl bir oyuncu arkadaş bu sanatçının türkiyede olması ne muhteşem bi gurur çok değerli adam öyle bir anlattı ki yaşadım resmen.

Filmin özeti : Bekir Uğur'a aşıktı; Uğur Zagor'a, Zagor ise suça...

2007 de kader filmini sonra bu filmi izledim.19 yasindaydim. Korktum. Bekir olmaktan... Basmanede gecen bucada gecen sahnelrini gorunce korkum artti. Unutacagim dedim ve unuttum...

Uzun hikâye, karışık.

Zeki demirkubuz ilk olarak bu sahneyi şöyle çekmiş; kamera ikisinin tam karşısından haluk bilginer lafa girince harekete başlar, etraflarında dolaşacak şekilde büyük bir daire çizer ve yine tam karşılarına geldiğinde tirat ve kamera hareketi son bulur. Sahne bu şekilde çekilir, montajlanırken zeki d. bu şeklini beğenmez ve tekrar ekip toplanır, mekana gidilir, zeki demirkubuz kamerayı sahnedeki gibi sabit bir noktaya koyar ve haluk bilginere “anlat” der...

Bi' de Zagor vardı...

Bu filmi Beyoğlu sineması ilk gösteriminde oyuncuları ve Zeki Demirkubuz ile birlikte izledim,o gün öyle dolanıyordum birden pasaja girdim.Güven Kıraç’ı,falan grdüm alt kattaki cafede sohbet ediyorlardı.Hep sıkı filmler oynar ama çok da büyük bir beklenti ile girmemiştim açıkçası öğrenciyim dünyayı ve hayatı sorgulamaya başladığım bir dönem film yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı bu hissi Yılmaz Güney filmlerinde yaşamıştım ama başka bir tattı bu.Bir belirsizliğin peşinde yk olan kötücül bir hayat gerçek tipler perdenin içine girip orada yaşamak istiyorsum garip sarhoş edici bir ilüzyon.Açıkçası kendimi biraz şanslı hissediyorum sanırım bu filmi ilk izleyen 40-50 kişiden biriyim ve hala o tadı unutmam.Zeki Demirkubuz bu ülkenin en büyük yönetmenlerinden ve gerçek,”Türk sinemasının”çok az sayıdaki temsilcilerinden.Aslında çok daha fazla yazmak isterim ama sanki ne yazsam tarife yetmeyecekmş gibi.Girdap,teslimiyet ve hep birşeylerin kıyısında kalmanın acısı uzar da uzar...

Icime bisey oturdu ağlamaya basladim,ama ne ağlamak...

Dönüp dolaşıp buraya geliyorum..

Yaşanmadan yazılacak şeyler değil bu üstad !! Hayatın ta kendisi ...

Film çok önemli bir mesaj veriyor aslında bu adam olmayın sizi istemeyen birisi uğruna hayatınızı mahfetmeyin. Bekir karısıyla ve çocuklarıyla yaşasa şuan onuru şerefini kaybetmemiş çok daha mutlu bir aile babası olucaktı.

Sevdiğim bir şarkı gibi oldu bu tirad. Ne zaman aklıma gelse açar izlerim tekrardan

Adamda nasıl ses var 5 gün dinlerim

“Yol belli eğ başını usul usul yürü şimdi”

şu sahne çekilmiş en orjinal en gerçekçi sahne filmi izlemenizi tavsiye ederim

çocuk neden sakat abi? doğuştan... Doğuştan denmez aslında, hamileyken babasından ağır bi' dayak yemiş. babası nerde? sinopta. hapishanedeki? Geçen gün Uğur Ablayı hapishaneye giderken gördüm. sevgilisi. onun için mi bu şehirdesiniz? Sen? uzun hikaye karışık... ''Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder.... dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagora kesikmiş. zagorda kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar'a benim içimde bi sıkıntı... işi anladım tabii: zagoru ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor'a, sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat... ama bu sefer başka güzel orospu. orhanın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, "nasıl?" diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuyla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına.gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum @t keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişey demiyo. sinop'ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o halinle kalk git sen diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden.sonra çocuğu doğuruyo. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır'a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır'dayım. bi soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin öyle yol belli. eğ başını usul usul yürü şimdi... o gün bugündür usul usul yürüyorum işşte...

bu filmi o kaltakla beraberken ilk defa izlemiştim. çok etkilendim. ne zaman içsem kendimi burada buluyorum. önce ben onu bıraktım, sonra o beni. unutmadım üstünden seneler geçti. saatler sonra doğum günüm. yine içtim. tek başıma. kendimi yine burada buldum. o kadar kız geçti hayatımdan senden de bir o kadar erkek. yine çakır kafam yine buradayım. senden tek bir isteğim var ece, girme artık düşlerime, rüyalarıma. lütfen unutmama izin ver, hala sırılsıklam sevsem de seni.

Böyle guzel filmler 40 yılda bir çıkıyor her izledigimizde de bizim içimiz cız ediyor

Mevlanakapı diyince şok oldum birden içtiğin cigaran oluyum abi .

Uzatmayalım...

7 dakikalık hikâyeden bile bir film çekilir. Zeki Demirkubuz film içinde film. Diye yazmışken zaten filminin çekildiğini anlamak! 😊 Abi senin gibi bir yönetmene sahip olduğumuz için çok şanslıyız çok yaşa sen.

Haluk abi ne güzel anlatıyorsun, arada bir açıp dinliyorum hiç sıkılmadan.

Bence uluslarası emmy ödüllerini veren komite bu sahneyi izlese, Haluk Bilginer'e emmy verdik, resim çekindik diye sağda solda hava atarlar.

Önce “Kader” filmini izleyip sonra masumiyeti izleyin. Şurdaki 7 dakikaya 5 sigara sığdırdım. O son sahnedeki patlayan silah sesi kendime getirdi birden. Zor zamanlardan geçiyoruz vesselam. Kaderim benzedi finalim benzemesin . 🚬

Sen emmy ödülünü bu sahnede bizim gönlümüzde almıştın

Üzerine film çektiren tirad.

Sadece şu tirad dan koca bir film çıkarmak nedir helal olsun (kader)

loop'a aldım izliyor ve dinliyorum sürekli..

Elindeki joint olayım Üstad bu nasıl bir sanat

İnsan kimseye hiçbir şey anlatamayacağını anladığı zaman, Tanrı’nın varlığı ya da yokluğunu sorgulamaktan çok,olması gerektiğine inanmak ister !

Bu filmi, hele ki bu sahneyi ilk defa izlemek için neler vermezdim...

"Oğlum bekir dedim kendi kendime yolu yok çekeceksin isyan etmenin faydası yok yol belli eğ başını usul usul yürü şimdi o gün bu gündür usul usul yürüyorum işte."

Ulan gözümün önünden HD film şeridi gibi çekti anlatılanlar. Nasıl olur böyle bir şey .

Uğur tarafından sevilmeyen bekir gibiyim sürekli ona koşuyorum ama onun aklı zagorda.

Bu sahneler insanı adam ediyor. İlk defa üniversitede bir CD’de izledim ve hayatım şaştı bir anda olgunlaştım. İntihar etmez de olgunlaştım derseniz o saniye her şey çok değişiyor

En sevdiğim Türk filmi olup en güzel en doğal en gerçekçi ve en etkili tirad. Çok başarılı emeğine sağlık herkezin. Yeni nesil Türk filmleriyle kıyaslanmayacak kadar güzel bir filmdir Masumiyet....

işin kısası , zagor hapıs , ugur zagora mahkum , bekir muebbet

Neden bilmiyorum ama hayatımda film izlerken kitap okuyormuş hissine kapıldığım tek film.

Üçüncü sınıf otel odalarında , döl kokan yataklarda geçen bir hayat. Sözler verilir kurtuluyorum denir ama nihayetinde bilekler kesilir. Her şey insanın içinde bulunduğu koşullara bağlıdır. Koşullar belirler her şeyi. İnsan ise bir hiçtir..!

Kader’de kars , masumiyet’te diyarbakır

196 dakikalık bol diyaloglu Kış Uykusunda bile şuradaki tirat kadar etkileyici performans çıkaramadı. Öyle bir noktaya koymuş ki Haluk Bilginer çıtayı burada kendi bile aşamıyor.

Şu sahneyi ne zaman izlesem içimi boydan boya bi sıkıntı kaplıyor. İşin kötüsü izledikçe daha da izleyesim geliyor. 7'şer dakika dön başa, tekrar dön, sonra bi daha, bi daha...

Olayı bizzat yaşasam böyle anlatamam

Adam yaşatıyor resmen ayrı bir seviye Bekir'in çaresizliğini hissettim resmen büyük üstat

Cok büyük bir oyuncusun Haluk Bilginer, benim söylememe gerek yok senin icin ama gerçekten helal olsunnn

Mükemmel üstü .Haluk Bilginerin efsanesi yine kendisini gösteriyor .

*Adam oynamamış yaşamış resmen! Büyük ustasın be Haluk Bilginer.*

Insan her gün kendini aynı yerde bulur muymuş? Ya da her gün aynı şeye sığınır mıymış bu videoyla öğrenmiş oldum. Iyi ki her gün buradayım.

Emmy den gelip nostalji yapanlar beğensin

Hayatın bir bölümünde Zagor’da olmalısın, Bekir’de. Açmazların ve kısır döngünün filmi bu. Toplumsal histeri ve paranoya da hayatta hem belli bölümlerde Zagor hem de Bekir olmanın önüne geçmekte. Asıl alt metin bu. O yüzden herkes masum ve aslında herkes suçsuz.

Kader'in senaryosu :)

Haluk Bilginer boşuna zirve değil şuan hollywood da oyunculuk yapıyor kolay gelinmedi buralara 26 yıl önce yaptığı sanata bak muazzam 👏

abi bu tiradı kim yazdı ona ayrı helal olsun ama, haluk baba sen nasıl büyük oyuncusun ya..

Şimdinin yeni yetme oyuncuları iyi izleyin bu tiratı,Kralınızı izliyorsunuz.

"O gece oturup düşündüm: Oğlum Bekir, dedim kendi kendime. Yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok. Kaderin böyle. Yol belli. Eğ başını usul usul yürü şimdi. O gün bugün usul usul yürüyorum işte."

Kusursuz seneryo ve kusursuz oyunculuk. Bu zamanlardada, belli Haluk abi büyük oyuncu. Dün teşkilat izledim ne seneryo var ne oyunculuk adam anı yaşatıyor bize ses tonuyla. Aldı gitti bizi bu dünyadan. Her mahallede bir tane böyle abi olur zoru yaşayan şansı olmayan yüzü gülmeyen.

Hergün dozumu almaya geliyorum."Hep rüyalarıma girerdi."

Haluk Bilginer gerçekten harika bir oyuncu. Haluk Amca eğer bu yorumu şans eseri okursan seni seviyorum ve büyük saygı duyuyorum.Bu büyük eseri izleyebildiğim için çok şanslıyım

Şu filmi izlediğimden beri gün aşırı kendimi bu sahnede buluyorum...

Bir bu sahne birde Nuri bilge Ceylan’ın bir zamanlar Anadolu’da filmindeki ercan kesalin muhtar sahnesi oyunculuğun gelebilecek en üst noktalarıdır

Bu, Türk sinemasının en iyi tiradı olsa gerek; Bilginer de yaşayan en iyi aktörümüz...

Bu filmi izlediğimde görüntü rengi hep 90 lı yılların Ankarasını hatırlatıyor o kaliteli gerçek yıllar mükemmel yıllardı

sonra dayanamadım ben de onun peşinden...

Haluk bilginer oyunculuğu başka bir seviyeye çikarmiş inanamıyorum gerçekten hemde tek çekimde inanılmaz

Sakın bu filmden sonra "Kader" filmini izlemeyin onun yerine bu mükemmel tek çekim sahneyi iki defa izleyin. Bu güzel filmin damağınızda bıraktığı tadı sakın bozmayın.

Kaderi izleyip geldim. Önce bunu izlemedigim için kendimi şanslı hissediyorum. Şimdi Masumiyeti izliycem. Film değil adeta gerçek bir hayatın kameraya çekilmiş hali.

Böyle bir oyunculuk olamaz, her izlediğimde aynı etkiyi veriyor…

Şu tiratın hakkını haluk bilginer dışında kimse veremezdi ses,mimik,tip

Gece vardiyasindayim servise biniyorum eve giderken bu tiradı izliyorum hayatımı sorguluyorum... Bence burada bunu izleyenler hepimiz birer bekir iz.....

Zeki demirkubuzun en en zirve filmi bence

Biz bu dünyaya, emek sarf etmeden mutlu olanları izleyip, mutsuz olmaya gelmişiz...

Bu sahneyi her izleyişimde bi garip hissederim. Oyunculuk senaryo falan değil, bayağı bayağı yaşıyor sahneyi. Her izleyişimde tüylerim diken diken olur

dedi para lazım. çok para

Kader ve Masumiyet filmi her ikisi de efsane, kimse sevdiğinden vazgeçmiyor ☺️istikrarlı seviyorlar

Türk sinemasının en iyisi

yok böyle bir sahne, böyle bir oyunculuk...

Ulan böyle güzel anlatan bir adam olur mu ya ? Efsane yemin ediyorum

Haluk abi bu ülkeye gelmis gecmis en iyi oyunculardan biridir.Yasarken kiymetini bilelim usta oyuncunun.Senden simdiki genclik feyz alsin.Bugün yapilan dizilerin cogu sahte ve yapmacik.Seni yeni filmlerde görmek istiyoruz.Özellikle traji komik projelerde.Allah sana ailenle birlikte saglik sihhat versin Haluk abi

Bugün bir kez daha tornavida yemiş gibi oldum ve yine buradayım...

Zagor dedikten sonra giren müzik . Zagor çok önemli çok

Ne zaman canım sıkılsa bu sahneyi açıp izliyorum. Ne zaman bu sahneyi izlesem aklıma sen geliyorsun

Her dizinin her programın yeni versiyonu cekiliyor. Sadece bu tiratin bile olsa tekrarı cekilmeli . Haluk bilgilenir'in ölmeden önce boynunun borcudur bu bize