Рет қаралды 16,858
#ahmedelhaznevi #allahdostları @saadatıkiram
Gavsî Hizanî (k.s) vefatına yakın bir zamanda halifesi Abdurrahman et-Tahî (k.s) çağırttı ve ona şöyle bir vasiyette bulundu:
“Ben, bu fani diyardan ebedi ikametgâhıma göç etmek üzereyim. Ahmet Berive isminde birine rastlarsan ona selamımı ilet! Bize dua etsin! Şeyh Abdurrahman et-Tahî (k.s) hayatı boyunca efendisinin bu vasiyetini yerine getirmek için gelen her ziyaretçiyi yakından tanımak istediyse de Ahmet Berive isimli bir zatı bulamadı.
Abdurrahman et-Tahî’nin (k.s) vefatı yaklaştığında, halifesi Fethullah el-Verkanisî’yi (k.s) yanına çağırttı, o emaneti Fethullah el-Verkanisi’ye şu vasiyetle devretti:
“Şeyhimin bana bir vasiyeti vardı. Artık miadımı tamamlıyorum. Takdiri ilahi böyle cereyan etti, vasiyeti yerine getiremedim. Bu vasiyet bayrağını sana devrediyorum. Ahmet Berive isimli bir zatı görürsen ona efendimin ve benim selamımı ilet ikimize dua etsin!” dedi.
Fethullah el-Verkanisî (k.s) bu emaneti efendisi gibi yerine getirmek için çok çaba gösterdiyse de, öyle bir zata rastlayamadı. Fethullah el-Verkanisi’nin de vefat anı yaklaştığında halifesi mürşidinin oğlu, Muhammed Diyauddin’e (k.s) aynı vasiyeti devretti ve şöyle dedi:
“Ahmet Berive isminde bir zata rastlarsan ona; Gavsî Hizanî’nin, Seyda Tahî’nin ve benimde selamımı ilet ve Saadeatlara ve bize dua etmesini tembih et!” dedi.
Emaneti alan Muhammed Diyauddin (k.s) Bir gün atının üstünde seyrederken,yakınından geçmekte olan iki gence rastladı. Gençlere selam verdi ve onlarla tanışmak istedi. Gençlerden biri adını söyledi ve sünnet üzere tanıştılar. İkinci genç ise: “Bende, Ahmet Berive’yim!” dedi. Muhammed Diyauddin (k.s) atından indi ve: “Uzun zamandır seni arıyoruz!” dedi. Ahmet Berive hayret içinde Muhammed Diyauddin’i (k.s) can kulağıyla dinliyordu. Çünkü böyle bir mübarek kendisini arıyordu. Muhammed Diyauddin (k.s) devamla:
“Ey genç! Gavsî Hizanî’nin, Seyda Tahî’nin, Fethullah Verkanisî’nin sana selamı var. Bu mübarekler senden dua istediler. Bunların yanında Hakka yakarırken duanda bana da yer verir misin!” dedi.
Ahmet Berive:
“O dediğin zatlar ulvî insanlardır, onlara duada bulunmak benim haddime mi düşmüş?!” dedi. Muhammed Diyauddin (k.s):
“Bize düşen Saadatlara itaattir. Selamlarını al ve o mübareklere duada bulun.” dedi. Genç:
“Ve aleykümüs-Selam” dedi ve ellerini açtı emir üzere duada bulundu. Bunun üzerine Muhammed Diyauddin (k.s):
-Tut elimi!” dedi ve devam etti:
“Yarabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım.” diyerek Sadat-ı Nakşibendîye’nin biatini verdi. Onu kendine mürit kabul etti, terbiyesine aldı ve yetiştirdi. Daha sonra Hazret’in halifesi olarak Sadat’ın nisbetini Hazne şehrine taşıyan ve irşada orda devam eden kişi Şahı Hazne Lakabıyla bilinen Ahmed El Haznevi hazretlerinden başkası değildi.
Ne mesuddur o Sufi ki;
Saadatların, Kendisinden dua istediği bir zatı alinin duasındadır.
Ne bahtiyardır o mürid ki;
Ahmet El Haznevinin hazretlerinin
“Alem onun zamanında irşadı görsün” diye işaret ettiği bir Güzelin gönlündedir.