Felsefe yalın, naif soruları sorabilmektir; ama biz bilgiyle öyle deforme olmuş durumdayız ki soru sormayı bile unuttuk.
Felsefede sonuç almak önemli değildir; önemli olan hayretin, hayranlığın ve merakın olmasıdır.

“Beraber ayrı yaşamak” bir sonuçtur. Bu yargı bir paradoks gibi görünse de paradoks değildir. Burada bakılması gereken yer; aile, evlilik ve bireylerin evrimidir. Aile kültürel bir yapıdır ve her dönemin sosyo-ekonomik, politik koşullarıyla belirli özelikler edinir.
“Beraberlik”; birbirine denk, eşit olanların olduğu bir yerdir; fakat buradaki eşitlik kavramına Batılı filozofların gözünden bakacak olursak; Batılı filozoflar, kadın ve erkeği eşit, eş değer olarak görmemişlerdir. Hatta bu fikirlerini Aydınlanma döneminde bile sürdürmüşlerdir.
“Ayrı yaşamak”; parçalanmış demektir. Yaşadığımız dünyada uzun zamandan beri sorulan sorulardan bir tanesi “toplum var mı?” sorusudur. Toplum fikrinin dağıldığı yerde, aile de aynı şekilde atomize edilir.