Рет қаралды 289,377
Gece üç saat, gündüz de sadece yarım saatlik bir uykunun normal bir insana yettiğini biliyor muydunuz? Hani bazen saatlerce uyuruz da uyuruz ancak ne tam manasıyla dinlenebilir ne de uykumuzu alabiliriz. İşte bunun sebebi uyku saatlerimizdir! Bu videomda sizlere Allah Resulünün bizzat uygulayıp bizlere tavsiye ettiği ve yine modern tıbbın Allah Rasulü ile bire bir bağdaşan ve bizlere de telkin ettiği uyku düzeni ve saatlerinden bahsetmek istiyorum. Yani kısaca bu videoda Allah Resulünün yine bir mucizesine tanıklık edeceksiniz.
Şöyle bir düşünsenize, hiçbir teknolojinin olmadığı ve bilimin bil hayli geride olduğu bir dönemde, okuma ve yazması olmayan biri bir söz söylüyor veya bir tavsiyede bulunuyor ve beklide o sözün hakikaten anlaşılabilmesi için üzerinden 1400 yıl geçmesi gerekiyordu. İşte teknolojinin ve bilimin zirve yaptığı bu çağ, bundan 1400 yıl önce buyurduğu Efendimizin sözünü bilimle doğruluyor.
Öncelikle dengeli ve istenen saatte uyku insan sağlığını ve verimliliğini artırırken, uykusuzluksa sağlığa o kadar zarar veriyor. Hani bazen saatlerce uyuruz da uyuruz ancak ne tam manasıyla dinlenebilir ne de uykumuzu alabiliriz. İşte bunun sebebi vücudumuzun zinde kalmasını sağlayan bazı hormonlardır. Ve bu hormonların dengelerinin de belli saatleri vardır. Mesela vücudumuzu zinde tutan kortizol dediğimiz hormonun kanımızda en yüksek olduğu seviye sabahleyindir. Yani en çok zinde olduğumuz saat sabah saatleridir. Ki bu saatlerde uyumak ne kadar mantıklıdır? Bu seviye gün boyu giderek düşer ve gece saat 23.00 te en düşük seviyeye ulaşır. Bir diğer melatonin hormonu ise vücudun uyku dengesini düzenlemekle beraber vücut sağlığının da koruyucusudur. Onun da en yüksek olduğu saatler gece 23.00 ila 05.00 arasıdır. Bu yüzden lambanın icadı, sanayileşme ve modern hayatın etkisi ile saat 23.00 ila 05.00 arasında ışığa maruz kalarak uyuyan ya da hiç uyumayan kişilerde melatonin salgılanması kısıtlı olduğundan bu durum uyku ve sağlık bozukluklarına yol açar.
Saat 15.00 ila 18.00 saatleri arasında tansiyon ve kalp atım sayıları en üst seviyelere ulaşır. Dolayısıyla tansiyon ve kalp atımının yüksek olduğu ve hücrelerin en üst derecede çalıştığı ikindi vaktinde yani kerahet vaktinde uyunmamalıdır. Aksi takdirde yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına davetiye çıkartılmış olur.
Bir insan toplamda 3,5 saat uyuyarak 8 saat uyumuş gibi verim de alabilir. Nasıl mı? Akşam saat 23.00 ila 03.00 arasındaki uyku %200 verimlidir. Bu saatler arasında 3 saat uyunduğunda 6 saat uyunmuş gibi olur. Gündüz ise saat 10.00 ila 15.00 arasındaki uyku yani kaylule uykusu %400 verimlidir. Ancak bu 10.00 ila 15.00 saatleri arasındaki uyku 45 dakikayı geçmemeli! Bu saatler arasında mesela yarım saatlik bir uyku 2 saatlik uykuya karşılık gelir. Dolayısıyla gece 3 saat gündüz de yarım saat uyuyan bir kimse zahiren 3,5 saat uyumuş olsa da gerçekte 8 saat uyumuş olur. Ve vücudunu buna alıştırdığında hiçbir uykusuzlukta hissetmez. Birde ikindiden sonraki ve gece 3.00 ten sonraki uykuların %50 verimi olur. Yani gece 3.00 te uyuyan birisi gündüz 10.00 te uyansa zahiren 7 saat uyur fakat 3,5 saat uyumuş gibi hisseder. Tüm bu bilimsel bilgilere baktığımızda Peygamberimizin bizzat uygulayıp bizlere tavsiye ettiği uyku düzeninin ne kadar bilimsel bazlı olduğunu göreceğiz.
Efendimiz yatsıdan sonra erken yatıp ardından gece teheccüt namazına kalkarmış. Yani 10.00 da yatıp 3.00 te kalkarmış. Hani bir söz vardır ya “saat 10, yatağa kon; saat 3, yataktan uç!” aynen böyle. Sonrasında yine uyumaz sabah namazına hazırlanırmış. Sabah namazından sonra kerahet vakti sebebiyle yine uyumaz, “Sabah uykusu rızka manidir” buyururmuş.
Öğlen namazından sonra ise yarım saat-45 dakikalık bir kaylule uykusu yapar ve “öğleyin kaylule yapınız muhakkak şeytanlar öğle vakti kaylule yapmazlar” buyururmuş. Ve keza ikindi ila akşam arası yani kerahat vakti uyumaz ve “Gündüzün evvelinde uyumak aklı azaltır, ortasında uyumak yani kaylule yapmak enbiya ve evliyanın ahlakındandır. Gündüzün sonunda uyumak ise tembelliktir.” buyurmuştur.
Öyleyse tüm bunlara baktığımızda hem dinen hem tıbben uygun olanı yapmak, hem az uyku ile çok verim almak, hem de Peygamber sünnetleri ile düzene girmek adına bu bilgilerden faydalanarak uyku saatlerimizi düzenleyebiliriz. Zaten pek çok Akdeniz ve güney Amerika ülkesinde saat 14.00-16.00 arasında siesta (öğle uykusu) uygulaması yapılmaktadır. Güney Almanya da gün ortası istirahatı denilen bu uyku zamanında dükkânlar bile kapanır. Yine Asyalılar da bu uykuya çok düşkündür. Hindistan ve Çin de şekerleme denilen bu uyku için okullarda yarım saat mola verilir. Hatta Japonya da işçilere bu uyku için bir yer ayırmak mecburidir deniliyor.
Görgü kurallarına dair eski kitaplarda öğleden sonra kimseye ziyaret yapılmaması ve rahatsız edilmemesi ehemmiyetle tavsiye edilirdi. Zinde, dinç, sağlıklı ve çalışkan oluşlarına hepimizin şahit olduğu dedelerimiz ve ninelerimiz böyle yaparlardı. Bu güzel âdet yok olunca, sağlık da bereket de huzur da yok oldu.