Рет қаралды 446,828
Ben Fatmagül Hasırcı.
Beni hepiniz tanıyorsunuz. Beni tanımasanız bile yaşadığımız bu ülkede her gün Fatmagüllerin başına
neler geldiğini gazetelerden ya da televizyondan öğreniyorsunuz.
Şiddete, tacize, tecavüze ses çıkaramayan kadınların hikâyelerini her gördüğünüzde birkaç saat
üzülüp sonra hayatınıza devam ediyorsunuz.
Takım elbisesi indirimi alanlara çanak tutuyorsunuz. Bu davalara her ses çıkarmadığınız gün, ses
çıkarmadığı için rızası var sayılan kadınları, çocukları, hayvanları sessiz çığlıklarında boğuyorsunuz.
Ben Fatmagül… İşte onlardan biriyim.
Bana beş kişi saldırdığında 16 yaşındaydım. Arkamda duracak ne annem ne de babam vardı. Hatta
arkamda duracak bir Kanun bile yoktu.
O zamanlar TCK’nın 439. maddesine göre tecavüz eden kişiyle evlendiğimde dava düşüyordu. İşte
bundan yola çıkan Sevgili Vedat Türkali 1970’lerde, “Umutsuz Şafaklar” adıyla bir senaryo yazmıştı.
Süreyya Duru da 1986 yılında “Fatmagül’ün Suçu Ne?” olarak hikâyemi beyazperdeye uyarladı. Beni
bu filmden Hülya Avşar canlandırdı. Daha sonra bu senaryo 2011 yılında, Sebahat Altıparmakoğlu
tarafından öykü kitabı olarak yayımlandı.
Ancak burada ben; pısırık, sinik, her denilene evet diyen; tecavüzcünle evleneceksin deyince ses
çıkaramayan, sanki bugün yaşadığımız ataerkil toplumun bir devamı gibiydim.
Celladıma âşık olmak zorunda bırakıldım. Ne dedilerse yaptım. Başıma gelen felaketin acısını bile
yaşayamadım. Belki o zamanın toplumunu çizmek istemişlerdi; ama genç bir kadın olarak beni silik bir
tip olarak resmetmişlerdi…
Oysa 2010 yılında Beren Saat’in oynadığı Fatmagül beni daha iyi canlandırdı. Yönetmen Hilal Saral ve
senaristler bir nevi beni daha iyi yansıttılar.
Adımı değiştirdiler. Fatmagül Ketenci yaptılar. Böylece benden başka bir Fatmagül yarattılar.
Benim acılarımı, mücadelemi, hırsımız, öfkemi gösterdiler. Bir kadının başına gelen bu tecavüz
olayının peşini bırakmadılar. Suçluların nasıl cezalandırıldığını gösterdiler.
Ancak onlar da normalde beni istismar eden Kerim’i sadece olayı engelleyemeyen, bundan pişmanlık
duyan biri olarak anlattılar. Böylece dizide bir aşk hikâyesi yarattılar. Çünkü Türk halkı aşka
inandığında, böyle bir pisliği bile affeder, biz de reytingimize bakarız diye düşündüler.
Ama gerçek Kerimler bu kadar kolay temize çıkamazdı bizim ülkemizde, celladına âşık edilen mağdur
kadınlar böyle kolayca sevemezdi o adamları, bunu unuttular.
Şimdi yaşadığım süreci bir de benden dinleyin istediğim için bunları anlatıyorum.
Size neden evlenmeye evet demek zorunda kaldığımı…
Neden hiçbir şeye ses çıkaramadığımı…
Ve neden beni istismar edenlerden biri olan Kerim’e âşık olduğumu anlatacağım.
O güzel Fatmagüller yaşasın, benim gibi sessiz kalmasın, haklarını arasın diye bunu yapacağım. Bir de
biraz vicdanınız kalmışsa eğer içinizde; nasıl bir bataklıkta çamura battığınızı, sadece klavye başında
kadın hakları aklınıza geldiği için sizi, ne kadar iki yüzlü olduğunuzla yüzleştireceğim.