Ben Mary Stuart.
Çoğunuz beni 1. Elizabeth’in tahtını elinden almak isteyen taçsız kraliçe olarak tanıyorsunuz.
Doğru… bir tarafta Protestan, çocuksuz, bakire, kibar, taktikçi ve zeki Elizabeth; diğer tarafta Katolik,
kadınsı, büyüleyici, romantik ve hiçbir şeyi umursamayan ben, Kraliçe Mary!
Ama ben doğduğum günden itibaren bir kraliçeydim. Tahttın tek vârisi olarak İngiltere halkının da
kraliçesiydim. Çünkü ben hem Stuart hem de Tudor kanını taşıyordum. 8. Henry’nin kız kardeşi
Margaret Tudor’un torunuydum. Ama bunlar acı çekmeme engel olmak yerine, beni felakete
sürüklüyordu işte…
Daha doğduğum andan itibaren güç mücadelesinin içinde açan bir bataklık çiçeği gibiydim.
Protestanların ve Katoliklerin birbirine düşman edildiği bu dünyada, omuzlarıma ağır gelen o tacı
korumak için mücadele vermekten yorulmuştum.
Küçücük bir çocukken beni oğullarına eş yapmak isteyen kralların ağzında bir mezeydim!
Annesinin yanından koparılan ve yıllarca başka bir ülkenin prensesi olarak büyütülmüştüm.
Bebeklerle oynamam gereken bir yaşta, nişanlımla beraber evlilik masalları dinlemiştim.
İyi bir kraliçe olmak için ne dedilerse onu yapmıştım.
Bir süs çiçeği gibi, başına bir şey gelirse sarayın duvarları altında kalmaktan korkanların yanında hiçbir
söz hakkım olmadan yaşadım. Ama bir gün ülkemin başına gelip kraliçe olacaktım.
Ben gayri meşru sayılmasına rağmen tahtta oturan Elizabeth gibi değildim.
İşte Elizabeth benden bu yüzden korkuyordu. Elizabeth benim için şöyle diyordu: “Onun içinde o
umut olduğu sürece, biz korku içinde yaşayacağız”
Benim hakkımda binlerce kitap yazıldı, film ve belgesel çekildi. Ama şimdi bildiklerinizi unutun. Ve
soylu bir kadının, nasıl da ölüme adım adım yürüdüğünü bir de benden dinleyin!
Size neden kocam Henry Stuart’ın katili olmakla suçlandığımı…
Neden koyu bir Katolik’ken en yakın adamlarımı Protestanlardan seçtiğimi…
Neden tahtını istediğim Elizabeth’e sığındığımı…
Ve neden oğlum James tarafından ihanete uğradığımı anlatacağım.
Ve her şeyi dinledikten sonra, aynaya bakmanızı ve kendi çıkarlarınız uğruna insanların hayatlarını
nasıl da altüst ettiğinizi anlamanızı istiyorum.